Yurtiçi Kargo’ya açtığı işe iade davasını kazanan Veysel Dönmez: “Sendika düşmanlığı tescillendi”

Yurtiçi Kargo firmasında çalışırken sendikaya üye olması gerekçesiyle işten atılan Veysel Dönmez’in açtığı sendikal tazminat davasında, aynı gerekçe ile işten atılan işçiler için emsal niteliğinde bir karar çıktı. Mahkeme, sendika üyeliği gerekçesiyle işten atılan işçiye bir yıllık brüt ücret tutarında sendikal tazminat ödeme kararı verdi. Biz de Gazete Nisan olarak Veysel Dönmez ile emsal niteliğindeki bu kararı, sürecin kendisini ve diğer işçiler için önemini konuştuğumuz söyleşiyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

Gazete Nisan: Veysel, Yurtiçi Kargo’da çalışırken sendikalı olduğunuz için işten çıkarıldınız. Öncelikle bize çalışma koşullarından bahseder misin?

Veysel: Merhaba Gazete Nisan. Yaklaşık iki sene Yurtiçi Kargo’nun Boğaziçi aktarma merkezinde çalıştım. Sabah 05:30’da işbaşı yapıyorduk; işin yoğunluğuna göre paydos zamanımız uzayabiliyordu. İşimiz kargo yükleyip boşaltmaktı. Asgari ücret alıyorduk. Aktarma merkezinde 200’e yakın işçi çalışıyor; Avrupa yakasının bir bölümüne ve Boğaz hattındaki şubelere bütün kargolar buradan gidiyordu. Alışveriş sitelerinin indirimli günlerinde ve özel günlerde işimiz iki, üç katına çıkabiliyordu fakat ücretimizde hiçbir değişiklik olmuyordu. Bunun yanı sıra şef ve müdürlerin tempolu çalışmamız için sürekli yaptıkları baskı da vardı. Kargoların şubelere yetişmesi gereken bir süre var ve o süre içinde kargoları şubelere teslim etmek için hızlı çalışmak gerekiyor. Çalıştığım firmada sendika olmadığı için itiraz eden işçiler rahatlıkla işten çıkarılıp yerlerine yeni işçiler alınıyordu. Bu yüzden sirkülasyon çok oluyordu. Kısaca belirtmem gerekirse esnek ve güvencesiz bir çalışma ortamımız vardı.

GN: Peki sendikal örgütlenme deneyiminiz nasıl oldu?

V: Ben çalışmaya başladığımda işin zorluğunu ve çevremdeki işçi arkadaşların hoşnutsuzluğunu hemen fark ettim. Herkes şikâyet ediyordu, ama kime, nasıl güvenilmesi gerektiği büyük bir muammaydı. İlk önce en yakın çevremdeki arkadaşlarla bu şikâyet durumunu daha sistemli tartışmalara çektik. Hemen yanı başımızda Aras Kargo’nun aktarma merkezi vardı. Orası sendikalıydı; bizim çalıştığımız yerde ise sendika yoktu. Aynı iş kolunda aynı işi yaptığımız Aras Kargo işçilerinin çalışma koşullarının ve ücretlerinin bizden iyi olması bile sendikanın önemini kavramaya yetiyordu.

Üç dört arkadaş sektörde toplu iş sözleşmesi yapabilen tek sendika olan Türkiye Motorlu Taşıt İşçileri Sendikası (TÜMTİS) ile bir görüşme yaptık. Sendikanın Yurtiçi Kargo’da örgütlenmek istediğini gördük; bunun üzerine üyeliklerimiz yapıldı. Bu üç dört kişinin dışında yavaş yavaş diğer arkadaşlara da sendikayı anlatıp üyelikler yapmaya başladık. Fakat bir gün çalışırken müdür yardımcısı beni odasına çağırdı ve sistemde sendikalı olduğumun göründüğünü, e-devlet sayfamdan üyeliğim olup olmadığına bakmak istediklerini söyledi. Tabii ben e-devlete bakmanın suç olduğunu hatırlatınca kıdem ve ihbar tazminatımı vererek çıkışımı yaptılar. Benim çıkışımdan sonra bana yapılan haksızlığa karşı daha önce sendikalı olmayan arkadaşlar da birer birer sendikaya üye olmaya başladılar. Benden 4-5 ay sonra işyerinde bu işin başını çeken arkadaşları da kademeli olarak işten çıkarmaya başladılar ve bugün Boğaziçi aktarma merkezinde 15, Türkiye genelinde 60 işçi sendikalı olmak istediğimiz için işten çıkarılmış olduk.

GN: Patronların en çok korktuğu şey aslında işçilerin bir araya gelip kendi sorunlarını tartışmalarıdır. Siz de bunun adımını atmış ve sendikaya üye olmuşsunuz. Sendikanın bu süreçteki tutumu nasıldı?

V: Yurtiçi Kargo sektörün en büyük firması. 18 bine yakın çalışanı var. Buradaki sendikal örgütlenme uzun ve meşakkatli bir süreç olacaktır. 15 işçi sendikal nedenle işten atıldık fakat çalışma devam edecektir. Sendika, işten çıkartılan arkadaşlar adına tek tek sendikal tazminat ve işe iade istemli davalar açarak hukuki anlamda önemli bir yardımda bulunmuş oldu. Fakat pandemi sürecinde işinden olan 15 işçi büyük bir ekonomik sıkıntı yaşadı. Hemen iş bulmakta da zorluk çektik; çeşitli günübirlik işlere giden arkadaşlar oldu. Sendika bu süreçte işten çıkarılan arkadaşları kendi örgütlü olduğu işyerlerinde istihdam edebileceğini söyledi, ancak bir yıla yakın bir süre geçmek üzere ve sendikanın örgütlü olduğu herhangi bir işyerinde çalışan bir arkadaşımız yok maalesef.

Sendika işçilerin yasalarca tanınmış en önemli mücadele aracıdır. Sendikalaşma oranının çok düşük olduğu bu zamanlarda sendikalaşmak ve işyerinde toplu iş sözleşmesi imzalayabilmek işçi sınıfı için büyük bir kazanımdır. Fakat mevcut sendikal düzende işçinin iradesinin tam anlamıyla yansıtılmadığını, sendika bürokrasisinin işçinin sözüne baskın çıktığını görüyoruz. İşyerlerimizi sendikalaştırmak için ne kadar mücadele ediyorsak, sendikalarda işçilerin iradesinin yansıması olan işçi demokrasisi için de mücadele etmemiz gerektiğini görüyoruz.

GN: Açılan davalar ne durumda ve son olarak ne eklemek istersin?

V: Arkadaşlar arasında sendikal nedenle ilk işten çıkarılan ben olduğum için ilk dava benimdi. İşe iade ve sendikal tazminat kararıyla sonuçlandı. Diğer arkadaşların davaları da devam ediyor. Benim davamın diğer davalara emsal olmasını bekliyoruz. Sendikal düşmanlığın hukuk nezdinde tescil edilmiş olması bizim için önemli bir kazanım oldu. Bizim talebimiz işe iade edilmek ve kaldığımız yerden sendikal mücadelemize devam etmek, fakat işe iade kararına rağmen işe alınmamamız durumunda patrona karşı bir yaptırım olmuyor. Hukuki olarak kazanmak tek başına işe iademizi sağlamıyor maalesef ki. İşe iade için Cargill işçileri gibi fiili bir mücadele yürütmek gerekiyor. Sendikalı oldukları için işten çıkarılan ve mahkemede işe iade ve sendikal tazminat kazanan Cargill işçilerinin mahkemenin işe iade kararını uygulatmak için Cargill yönetimine karşı başlatmış oldukları direnişin sendikalaşmak adına güzel bir örnek olduğunu söyleyebilirim.

Gazete Nisan adına teşekkür ederiz.

Yorumlar kapalıdır.