1 Mayıs’ın ardından, elde var mücadele!

1 Mayıs’a girerken rejimin, ekonomik krizin ve pandeminin tüm yükü omuzlarımızdaydı. Bu üç başlıktan hangisinin daha acil olduğunu söylemek güç olsa da, tam kapanma ile beraber 1 Mayıs kuşkusuz ki hükümetin yanlış pandemi yönetiminin ve işçi düşmanlığının damgasını taşıdı.

Hükümet “tam kapanma” sürecini hafta başında değil de 1 Mayıs’tan bir gün önce 30 Nisan Cuma günü başlatarak 1 Mayıs’tan, işçi ve emekçilerin bir araya gelmesinden ne denli korktuğunu yeniden göstermiş oldu.

“Desteksiz tam kapanma olmaz, ultra zenginlerden servet vergisi alınsın, Kod-29 ve işten çıkarmalar gerçekten yasaklansın, işler tüm emekçiler arasında ücretler düşmeksizin pay edilsin, baskı rejiminden kopuş için bağımsız ve egemen bir kurucu meclis” demek için 1 Mayıs büyük bir olanaktı. Ayrı ayrı yakınan emekçilerin bir araya gelmesi, parçalı haldeki mücadelelerin birleşmesi için mühim bir gündü. İşçi sınıfının dünyayı yeniden ve adil bir biçimde kurabileceğinin sembolü olan 1 Mayıs bu talepleri birlikte haykırmak ve bunun için sınıf örgütlerinin açıkladığı bir mücadele programı etrafında bir araya gelmek için bulunmaz bir fırsattı.

Türkiye işçi sınıfının en fazla üyeye sahip konfederasyonu Türk-İş geniş çaplı hiçbir kampanyaya imza atmayıp 1 Mayıs sabahı erkenden anıt önüne çelengini bırakarak Başkan Ergün Atalay’ın demeciyle yetindi. Direnen, sendikalı olmayan, sendikalı olduğu için işten atılan, yoksul kalan işçiler için “yetkililere” seslenmek Türk-İş için yeterli oldu. Türk-İş bürokrasisi bir kez daha kendi üyelerini dahi hükümetin insafına bıraktığını göstermiş oldu. Ancak vurgulamak gerekir ki bürokrasinin tüm çabasına rağmen konfederasyon üyesi pek çok işçi hâlâ direnmeyi sürdürüyor ve kararlılıklarından bir adım bile geri atmıyorlar. Üç yılı aşkın süredir direnen Cargill işçileri bunun güçlü bir örneğidir.

1 Mayıs günü bir olanaktı, peki bu olanak yitirildi mi? Bizce hayır. Çünkü tüm sembolik anmalara, sendikalar ile tabanın birbirinden kopması sonucunu yaratan hamlelere rağmen işçi sınıfının derdi hiç olmadığı kadar ortak ve mücadeleleri hiç olmadığı kadar yakınlaşıyor.

DİSK, Türk-İş’in gelenekselleşen sembolik 1 Mayıs anmalarını bugüne değin eleştiregelmişti. DİSK yöneticileri haklı olarak 1 Mayıs günü eziyet gören çok sayıda devrimci, işçi, genç varken anıt önünde bir anma yapamayacağını tekrarlayıp Taksim’in 1 Mayıs alanı olması için verilen mücadelenin de başını da çekmişti. Ancak bu yıl DİSK, tarihinde ilk kez Türk-İş’in yaptığını birebir tekrarladı. Mühim olan DİSK’in çağrısının ne olduğudur, biçime takılmayalım desek dahi, DİSK işçi sınıfına yönelik ağır saldırılara karşı bir mücadele programı sunmak yerine isim isim özel izinle çıktıkları Taksim meydanındaki barikatları eleştirmekle yetindi. “Üretenlerin yöneten olduğu emeğin Türkiye’si ve emeğin dünyasını kuracağız” sözünün verildiği eylemde işçi ve emekçilerin nasıl ve ne şekilde birleşeceğine dair maalesef ki tek söz geçmedi. Sonuç olarak bu yıl Türk-İş iki kez 1 Mayıs anması yapmış gibi oldu.

1 Mayıs günü bir olanaktı, peki bu olanak yitirildi mi? Bizce hayır. Çünkü tüm sembolik anmalara, sendikalar ile tabanın birbirinden kopması sonucunu yaratan hamlelere rağmen işçi sınıfının derdi hiç olmadığı kadar ortak ve mücadeleleri hiç olmadığı kadar yakınlaşıyor. 1 Mayıs konfederasyonlar tarafından işçi sınıfından koparılarak kutlanmış olsa da işçi ve emekçiler 1 Mayıs dendiğinde aynı dilden konuşup, aynı sorunları hem de geçmişten daha cesur bir biçimde ifade ediyor.

İşyerlerinde kutlanan 1 Mayıs’lar ve birbirlerine gönderilen dayanışma mesajları dahi emekçilere güven veriyor. Desteksiz tam kapanma olmaz, Kod-29 ve işten çıkarmalar gerçekten yasaklanmalı, baskıcı rejim derhal sonlanmalı vb. talepler artık hepimizin günlük hayatında tekrar tekrar dile getirdiği şeyler oluyor. 1 Mayıs vesilesiyle bunu her zamankinden de çok konuşuyoruz. Pandeminin başından bugüne işçi sınıfı daha güçsüz bir hale gelmedi; ancak patronların sistemi daha güçsüz! Ortaklaşan dertlerimiz ve birleştirmeye başladığımız mücadelelerimizle 1 Mayıs umut vermeye devam ediyor!

Yorumlar kapalıdır.