Filistin: İkiyüzlü birlik söyleminin karşısında mücadelenin birliği

Filistin’de 2005 yılında gerçekleşen devlet başkanlığı ve 2006 yılında yapılan milletvekilliği seçimlerinin ardından 14 yıl sonra seçimler düzenlenecek. Ocak ayında devlet başkanı Mahmud Abbas tarafından açıklanan kararname uyarınca milletvekilliği seçimleri 26 Mayıs, devlet başkanlığı seçimleri ise 31 Temmuz tarihlerinde yapılacak. Batı Şeria’yı yönetimi altında tutan El Fetih ve Gazze’de kontrolü elinde barındıran Hamas’ın “uzlaşısı” ile alınan seçim kararının ardından Mısır’ın başkenti Kahire’de, 12 Filistinli örgütün katılımıyla düzenlenen toplantılarda seçimlerin “ulusal birlik” hedefi etrafından ele alınması gerektiği dillendirildi.

Filistin direnişinin üzerinde yükselen, emekçi halkın intifadasına ket vuran, uzlaşmacı iki önderlik tarafından “ulusal birlik” şiarıyla kendi konumlarını yeniden meşrulaştırmak adına dayatılan seçim ortamında Filistin halkının gerçek gündemini ise Siyonist İsrail devletinin işgalci, saldırgan politikalarına karşı mücadele dinamikleri ve Covid-19 salgını sonucu derinleşen sağlık krizi ve kötü yaşam koşulları oluşturuyor.

Pandeminin derinleştirdiği ekonomik krizle birlikte yüzde 50 bandına yaklaşan işsizlik oranı, Filistinlilerin yaşam koşullarını daha da geriletmiş durumda. Bu tabloya, nüfusunun önemli bir kesimini aşılayan İsrail’in, apartheid (ırk ayrımcılığı) rejimini salgın karşısında da takviye ederek, Filistin halkının aşıya erişimini engellemesi ve bir “aşı apartheidı” uygulaması eklenmekte. Filistin halkının işgal krizi, sağlık ve ekonomi kriziyle katlanmakta.

Ayrıca Filistinliler son iki haftadır İsrail devletinin ve aşırı sağcı grupların ırkçı saldırıları ile yüzleşmekte ve buna karşı direnişini sürdürmekte. Ramazan’la birlikte Doğu Kudüs’ün Eski Şehir kısmının Siyonist rejimin kolluk güçlerince kapatılmasına karşı, Filistinli gençlerin başını çektiği bir mücadele başladı. Aynı zamanda Siyonist rejimden güç alan Lehava falanjları (aşırı sağ örgütlenme), La Familia milisleri (aşırı sağ futbol kulübü taraftarları), İsrailli yerleşimciler ve ultra-ortodoksların çağrılarıyla Mescid-i Aksa ve Eski Şehir bölgelerinde “Araplara ölüm” sloganlarıyla, Filistinlilere dönük ırkçı baskın ve saldırılar organize ediliyor.

Doğu Kudüslü Filistinlilerin, işgalci rejimin kolluk güçlerinin baskısına ve aşırı sağcı örgütlerin saldırılarına karşı direniş ve mücadeleleri sürerken, eylemlere, henüz kısmi olsa da başka bölgelerden de destek sunulmaya başlandı.

Kısacası, seçim öncesi Filistin’de kendisini açığa çıkartan iki kutup bulunmakta. Bir tarafta, emperyalizmin bölgedeki temel dayanağı Siyonist rejimin işgaline ve Filistin yönetiminin derinleştirdiği sağlık krizine ve ekonomik çöküşe karşı mücadelesini sürdüren Filistin halkı. Diğer tarafta ise, Siyonist rejim ile normalleşme olanaklarını arayan, bunu yaparken de emperyalizm ve bölge gerici önderlikleriyle işbirliği halinde olan, iki devletli kendi ekonomik ve bürokratik çıkarlarını meşrulaştırmak adına “ulusal birlik” söylemi üzerinden seçim çağrısı yapan, başını El Fetih ve Hamas’ın çektiği Filistin “önderliği”.

Mevcut tabloda, Filistin ve bölge halkının Siyonist rejime ve işbirlikçi yönetime karşı mücadelesini, Siyonizmin bölgeden kovulması, Müslüman, Musevi, Hıristiyan ve tüm dinlerden toplulukların demokratik, laik ve ırkçı olmayan tek bir Filistin devleti inşası hedefiyle birleştirebilecek bir odağın mücadele içerisinde açığa çıkartılması, zorunluluğunu koruyor.

Yorumlar kapalıdır.