HDP’ye dönük saldırılar: 7 günlük bir fotoğraf

14 Haziran günü, birkaç ay önce ertelenmiş olan ve 28’i tutuklu 108 HDP’li ismin yargılandığı Kobane Davası’yla başladı. 17 Haziran günü, haftalardır bu sinsi saldırının planlarını yaptığı anlaşılan ve tıpkı Ogün Samast gibi yönlendirildiği de açığa çıkan bir katil, HDP İzmir İl Binası’na silahlı bir saldırı düzenleyerek Deniz Poyraz’ı katletti. 21 Haziran günü ise Anayasa Mahkemesi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın HDP’nin kapatılması istemini içeren iddianameyi kabul etti.

14 Haziran’dan 21 Haziran’a dek bir haftalık süreçte yaşananlar bunlardı; şimdi bu yedi günün bir fotoğrafını çekelim. Bu yedi gün, Tek Adam rejiminin Kürt hareketine dair benimsemiş olduğu saldırgan politikanın parmak izi niteliğindedir. HDP’ye yapılan saldırılarla başarılmak istenen iki hedef mevcut: İlk olarak, muhalefetin en mücadeleci kesimini oluşturan ve “Seni başkan yaptırmayacağız” sloganıyla 12 Eylül’ün seçim barajını aşmış olan Kürt hareketini sindirmek ve ikinci olarak da, Saray’ın kendi iktidarını pekiştirmek için demokratik mevzileri sürekli olarak geriletmek istemesi.

Dolayısıyla bir patron fabrikada sendikalaşan işçileri sendikalaştıkları için işten atmak istediğinde ve Tek Adam rejimi de kendi çıkarlarına karşıt bir siyasal programa sahip diye HDP’yi cezalandırmak istediğinde, aslında patronun da iktidarın da saldırdığı aynı demokratik haklar ile mevziler oluyor. Bu nedenle HDP’ninkiler de dahil bütün demokratik hakların korunması, işçi sınıfı hareketinin en acil gündemlerinden ve işçi sınıfı mücadelesinin başlıca konularından birisi.

Saray binlerce HDP’li yöneticinin tutuklanmasını ve neredeyse bütün HDP belediyelerine kayyum atanmasını organize etmiş olmasına rağmen HDP’nin gerilemeyen etkisinden hoşnutsuz olmayı sürdürüyor. Kapatma davasında sadece HDP’nin bir kurum olarak resmen sonunun getirilmesi değil, ancak 451 HDP yöneticisi veya üyesinin siyasi yasaklı olması da öngörülüyor. Bu mücadele insanlarının beş yıl boyunca herhangi bir siyasi partinin kurucusu, üyesi veya yöneticisi olamaması amaçlanıyor.

Bütün bu saldırılar yan yana koyulduğunda iktidarın HDP’ye dönük tavrını siyasi soykırım olarak yorumlamak mümkün olabilir. Ancak bu adlandırmayı dikkatli yapmak gerekir, zira Saray’ın politikası başarıya ulaşmış veya ulaşıyor gibi bir yanılgı yaratma hatasına düşmemeliyiz. Bu saldırılar, Tek Adam rejiminin Kürt politikasının bir enkaz haline dönüşmesinin, dolayısıyla da HDP’nin teslim olmayışının bir sonucudur.

Yorumlar kapalıdır.