Tarihte bu ay: Afganistan işgalinin 20. yıldönümü
11 Eylül 2001’de İkiz Kuleleri yıkan saldırının ardından ABD emperyalizmi, 21. yüzyılın ilk çeyreğine damgasını vuran “Terörizmle Mücadele” başlıklı dış politika doktrinini bütün dünyaya ilan etti ve 7 Ekim 2001 tarihinde Afganistan’ı bombalamaya başladı. Afganistan’ın işgalinin 20. yıldönümü, ABD’nin ülkeden bir yenilgi alarak çekilmesiyle üst üste geldi. 20 yıllık işgalin bilançosu, askeri ve sivil olmak üzere 200 binin üzerinde ölü, on binlerce yaralı, 2,7 milyon mülteci, yerle bir edilmiş bir ülke ve İslamcı faşizmin yönetimine terk edilmiş bir halk oldu.
7 Ekim işgali yalnızca ABD’nin değil, emperyalist ülkeler arasında oluşturulmuş bir savaş koalisyonunun planıydı. Bu koalisyon bileşenleri arasında Almanya, Birleşik Krallık, İtalya, Kanada ve Avustralya da vardı. 1955 ile 1975 yılları arasında sürdürülen Vietnam işgalini beş ayla geçen Afganistan işgali, ABD emperyalizminin en uzun süreli işgal denemesi oldu.
Afganistan’ın işgali ABD emperyalizminin “tek kutuplu dünya” yaratmak yönündeki jeopolitik stratejisi açısından hayati bir önem taşıyordu. Bugün 38 milyonluk bir nüfusa ev sahipliği yapan Afganistan’ın Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan, ama en önemlisi de Pakistan, İran ve Çin’le sınırları var. 328 bin hektarlık haşhaş ekimiyle dünyanın en büyük afyon üreticisi ve ihracatçısı. Dolayısıyla Afganistan’ın işgali yalnızca Kuzey Afrika ve Ortadoğu’nun yeraltı kaynaklarının, özellikle de petrolün ABD merkezli firmaların tekeli altında çıkarılıp paylaştırılmasını güvence altına almaya yönelik değildi; bu işgal aynı zamanda ABD’nin uluslararası hegemonyasını Orta ve Doğu Asya’da güçlendirmeyi de hedefliyordu. Dünyanın burjuva hükümetlerine “terörizmle savaş” adı altında toplumsal muhalefeti bastırmalarına müsaade edecek ideolojik bir mazeretler silsilesinin bu işgalle birlikte sunulmuş olması da cabası!
Hatırlamakta fayda var: Afganistan işgalinin başladığı 7 Ekim 2001’den yaklaşık bir sene önce, 28 Eylül 2020’de Filistin’de İkinci İntifada başlamıştı. Bu İntifada, ABD’nin bölgedeki jandarmalığını üstlenen soykırımcı Siyonist İsrail devletinin varlık şartlarını tehdit ediyordu. Yine 1999’da Seattle’da patlak veren ayaklanma, küresel çapta milyonlarca işçinin neoliberal yağmaya dönük öfkesini kendisinde temsil ediyordu.
Bush yönetimi 11 Eylül saldırılarının yol açtığı korku ile öfkeyi, sömürülenler arasındaki bu ayaklanmacı ruh halini baskılamada, Amerikan kamuoyunu Wall Street’in kirli savaş planları arkasında birleştirmede ve emperyalist müttefikleri yeni askeri işgallere ikna etmede kullandı.
ABD emperyalizmi Japonya’da atom bombasıyla 250 bin insanı, Kore Savaşı’nda 1 milyon 500 bin insanı, Vietnam’da 2 milyon insanı, Kamboçya ve Laos’ta 500 bin insanı öldürdü. ABD emperyalizmi, insanlığın kendi tarihi boyunca başına gelmiş en barbar ve en kanlı politik-ekonomik egemenlik biçiminin ta kendisidir. Afganistan’ın işgali, bu emperyalizmin ne ilk ne de son suçuydu. Ve bu tip suçların durdurulmasının biricik yolu, küresel kapitalist-emperyalist sisteme son verilmesi ve işçi demokrasisi temelli bir sosyalizmin inşa edilmesi olmayı sürdürüyor.
Yorumlar kapalıdır.