Ekonomik çöküşe ve Tek Adam rejimine karşı: Bir Emek İttifakının inşası için mücadeleye!

Tek Adam rejimi ülkeyi uçurumun eşiğine sürüklüyor.

Ekonomik alanda bir çöküş, iç politikada baskı ve şiddet, dışarıda ise hamaset!

Saray rejiminin, Türkiye’yi ucuz emek cennetine çevirerek sermaye gruplarının rızasını yeniden üretmeye, zengini daha da fazla zenginleştirmeye, yoksulluğu ise derinleştirmeye dönük ekonomi politikalarının sonucu, TL’nin 2021 yılında dolar karşısında yüzde 45 oranında bir değer kaybı yaşamasına yol açtı. Tabii o da şimdilik!

Erdoğan ve şürekâsının ekonomik krize karşı reçetesi ortada: “Emekçi halkla aynı gemide değiliz ve krizin faturasını Türkiyeli emekçilerin üzerine yıkacağız.” Kılıfımız da hazır: “ekonomik kurtuluş savaşı.”

Dış politikada hamasetle, emperyalizm ve bölge ülkeler arasındaki çatlaklara oynayarak, manevra alanları yaratarak ülke ekonomisinin emperyalizme bağımlılığını katmerlendiren rejim, ekonomik çöküşe karşı da aynı silaha başvuruyor: Hamaset!

Peki soruyoruz, hamaset karın doyurur mu?

Türkiye ekonomisinin içerisinden geçtiği süreç, Erdoğan’ın dediği gibi bir “ekonomik kurtuluş savaşı” süreci değildir.

Tek Adam rejimi, emekçi halka karşı açtığı savaşın şiddetini artırmaktadır!

Ülke toplam servetinin yüzde 42,5’ine sahip olan en zengin yüzde 1’lik kesim kârlarına kâr katmaya devam ediyor. 2021 yılının ilk 9 aylık verilerine bakınca, yıllık bazda Türk Telekom’un yüzde 374, THY’nin yüzde 164, Akbank’ın yüzde 111, Garanti Bankası’nın yüzde 92,3, Ford Otosan’ın yüzde 39 kâr ettiği görülüyor. Daha net bir ifadeyle, birilerinin Türkiyeli emekçilerle aynı gemide olmadıkları açığa çıkıyor.

Aynı dönemde, enflasyonun hızlı bir şekilde yükselişi, TL’nin değer kaybının yoğunlaşması, hayat pahalılığının her geçen gün tırmanması, temel gıda ve tüketim maddelerinin sürekli olarak zamlanması emekçilerin eline geçen ücretin devamlı olarak erimesine, yoksulluğun derinleşmesine yol açıyor.

Çok basit bir ifadeyle, Türkiye’de ücretli çalışanların, emeklilerin eline geçen tutar 2021 yılı başına göre yüzde 45 oranında değer kaybederken, yani biz emekçiler çalıştıkça zarar ederken, bir avuç zengin yüzde 120’lerle ifade edilen kârlar elde edebiliyor.

Bu, iktidarın Türkiye’yi ucuz emek cennetine çevirme gayretinin, krizin faturasını emekçilerin sırtına yüklemesinin planlı bir sonucudur.

Ancak Tek Adam rejiminin yaratmış olduğu tablo yalnızca bununla da sınırlı değil. Türkiyeli emekçiler çalıştıkça zarar ederken, bir yandan da durdukları yerde borçlanıyorlar! Rejim, TL’ye dolar karşısında değer kaybettirip yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmeye çalışırken, bizlerin geleceğini ipotek altına alıyor!

Haziran 2021 verileri uyarınca dışa bağımlı Türkiye ekonomisinin brüt dış borç stoku 446,4 milyar dolar seviyesinde. Dolar kurundaki 1 TL’lik yükselişin etkisi, bu stokun 446,4 milyar TL artmasına neden oluyor. Sonuç mu? Emekçilerden toplanan vergilerle ödenen dış borçlar, iktidarın planlı saldırı politikaları uyarınca bir anda bizleri yeni borç yükleri altına sokuyor. Türkiye tarihine “Kara Salı” olarak geçen 23 Kasım 2021 gününün Türkiye’de kişi başına maliyeti 5338 TL! Yani, 23 Kasım 2021 günü Türkiye’de dünyaya gelen bir bebek, 5338 TL borçla doğmuş oluyor!

Tek Adam rejiminin faizleri düşürerek, bilinçli bir şekilde TL’de değer kaybı yaratmasından bir diğer beklentisi ise ihracatı artırarak ekonomik büyümeyi hızlandırmak. Bu politikanın emekçi halk için sonucu ise, marketlerde ürünlerin fiyatlarının sürekli olarak artışı, temel tüketim maddelerine kotanın getirilmesi ve hayat pahalılığının dayanılmaz boyutlara ulaşması. Ancak bunun karşısında, egemen sınıfların, bir avuç zenginin kârlarını yükseltmesi iktidar tarafından garanti altına alınıyor.

“İtibardan tasarruf olmaz” diyerek lüks, şatafat ve gösteriş budalalığı içerisinde yüzen Tek Adam rejiminin emekçi halka açmış olduğu savaşın bilançosu oldukça ağır. Kitleler nezdinde güvenilirliğini yitirmiş Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre işsizlik yüzde 13,2 oranında. Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) Eylül 2021’de yayımladığı verilerde ise geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 21,9 olarak tespit edilmiş vaziyette. Dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 2977, yoksulluk sınırının ise 10.299 TL bandına dayandığı mevcut durumda, 83 milyon nüfusun 60 milyonu yoksulluk sınırının altında bir yaşama mahkûm ediliyor.

Böylesi bir tablo, Türkiyeli emekçilerin kabullenip sineye çekebilecekleri, insan onuruna yaraşır bir yaşam sürdürebilecekleri bir tablo değil!

Tersine, bugünden başlayarak güvenceli bir iş, insan onuruna yaraşır bir yaşam ve ücret için Tek Adam rejimine ve onun sorumlusu olduğu ekonomik çöküşe karşı işçi sınıfının, emekçi halkın ve tüm ezilenlerin birleşik mücadelesini örmek gerekiyor.

Emek İttifakının inşası için!

Cumhur İttifakı, bu enkaz tablosuna emekçi halkın geliştirebileceği mücadele dinamikleri karşısında kendi baskı ve şiddet politikalarına güveniyor. Devlet aygıtını kullanarak emekçi halkın mücadelesini kriminalize etmeye, toplumsal örgütlülüğün karşısına baskı mekanizmasını yerleştirmeye çalışıyor.

Millet İttifakı ise, bu çöküş karşısında sürekli olarak sandığı işaret ederek, seçimler yoluyla bir restorasyonu hedefliyor. Sürmekte olan işçi sınıfı direnişlerini, mücadeleleri ve toplumsal hoşnutsuzluğu sandığa sıkıştırmaya, işçi sınıfından ve emekçi halktan yana, gerçek bir dönüşümün temellerinin üzerini örtmeye çalışıyor.

Ancak bugün, dünyanın her ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de demokrasi mücadelesi ile sosyal ve ekonomik dönüşümler için sürdürülen mücadele birbirine içkindir. Bu dönüşümü sağlamanın temeli de işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların, Kürt halkının ve tüm ezilenlerin mücadelesinden, bu mücadelelerin birleştirilebilmesinden geçer. Birleşik bir mücadelenin örülebilmesinin dayanağı da Tek Adam rejimine ve ekonomik çöküşe karşı tüm emek örgütlerinin, sendikaların ve sosyalistlerin acil talepler ve bir acil eylem planı doğrultusunda sınıfçı bir kutup inşa edebilmesinde saklıdır.

Ancak böylesi bir birliktelik ve seferberlikle Tek Adam rejiminden devrimci bir kopuş ve ekonomik çöküşten emekçiler yararına bir çıkış yaratılabilir.

İşçi Demokrasisi Partisi olarak, Türkiye’nin içerisinden geçmekte olduğu süreçte, işçi sınıfı, emekçiler ve tüm ezilenler yararına bir çıkış yaratabilmek adına ortaya sunduğumuz acil talepler listemiz aşağıda yer almaktadır. Gerek bu talepleri gerekse de uzlaşılacak talepler etrafından oluşturulacak bir acil eylem planını tüm sınıf örgütleri, siyasi partiler ve sosyalist yapılarla tartışmaya açığız. Çünkü içerisinden geçmekte olduğumuz süreç işçi sınıfı ve tüm ezilenleri temsil edebilecek böylesi bir kutbun, bir Emek İttifakının mevcudiyetini zorunlu kılmakta!

Hayat pahalılığına karşı, insan onuruna yaraşır bir ücret için!

  • Asgari ücret insanca bir yaşam sürmeye yetecek seviyeye çekilsin!
  • Emekli maaşları ve tüm ödenekler en az asgari ücret seviyesine çekilsin!
  • Tüm ücretler 3 ayda bir enflasyon oranında düzenli şekilde artırılsın!
  • Yap-işlet-devret (YİD) işletmelerinin tüm ödemeleri derhal durdurulsun! Tamamı derhal kamulaştırılsın!
  • Ülke kaynaklarının yüzde 42’sine el koymuş olan en zengin yüzde 1’den yüzde 20 oranında servet vergisi alınsın!
  • YİD’lerin kamulaştırılması ve servet vergisinden elde edilen kaynaklar emekçiler, çiftçiler ve kamu yararına kullanılsın!
  • Temel gıda ve tüketim maddelerine, elektrik, su, doğalgaz, akaryakıt ve ulaşıma yapılan zamlar derhal geri alınsın!

İşsizliğe karşı mücadele için!

  • İşten çıkarmalar gerçekten yasaklansın!
  • 6 saat iş günü uygulansın! Ücretler düşürülmeksizin çalışma saatleri kısaltılarak tüm işler çalışabilen nüfus arasında paylaştırılsın!
  • İflas açıklayan işyerleri tazminatsız şekilde ve işçi denetiminde kamulaştırılsın!
  • Özelleştirmeler derhal durdurulsun! Özelleştirilen kuruluşlar işçi denetiminde kamulaştırılsın!

Ekonomik çöküşten emekçiler yararına bir çıkış için!

  • Dış borç ödemelerine son!
  • Tüm bankalar derhal kamulaştırılsın! Bütün kredi sistemi tek bir merkez bankasında toplansın!
  • Dış ticaret devlet tekeline alınsın!

İşçiden, emekçiden ve tüm ezilenlerden yana bir demokrasi için!

  • Sendikalaşma, örgütlenme, ifade ve protesto hakkının önündeki tüm keyfi engellere derhal son verilsin! Siyasi tutsaklar serbest bırakılsın!
  • Kayyum politikalarına son! Seçilmişler derhal görevlerine iade edilsin!
  • Savaş politikalarına ve sınır ötesi operasyonlara derhal son verilsin!
  • Kadın ve LGBTİ+lara yönelik erkek ve devlet şiddetinin, homofobi ve transfobinin önlenmesi için acil önlemler alınsın! Cezasızlık politikalarına son verilsin. Etkin soruşturma yürütülsün. Donanımlı, nitelikli sığınma evleri, cinsel şiddet kriz merkezleri ve kreşler için kaynak ayrılsın!
  • Tek Adam rejiminden nihai bir kopuş işçiden, emekçiden yana yeni bir anayasanın hazırlanmasından geçmektedir. Bu nedenle; barajsız seçimler yoluyla, sendikaların, siyasi partilerin, sivil toplum örgütlerinin, işçi ve emekçilerin, kadınların ve toplumun tüm ezilen kesimlerinin dahil olacağı, demokratik, ekonomik ve sosyal haklarımızı garanti altına alabileceğimiz, işçiden ve emekçiden yana yeni bir anayasayı hazırlayacağımız Bağımsız ve Egemen bir Kurucu Meclis için mücadeleye!

Tek Adam rejiminden devrimci bir kopuşun, baskı ve sömürü düzeninden köklü ve kalıcı bir çıkışın ancak emeğin iktidarı altında olabileceğinin farkındayız. Kurulacak Emek İttifakı böylesi bir işçi emekçi hükümetinin inşası mücadelesinin de öncü gücü olacaktır.

İşçi Demokrasisi Partisi

24 Kasım 2021

Yorumlar kapalıdır.