SMS’ler biterse, güvercinler de olmazsa…

Son dönemde evde çalışmaya geçmemle beraber çeşitli kesintilerde mobil cihazlara ve onun üzerinden dağıtılan internete olan bağımlılığım arttı. Cep telefonu operatörleri de bunu bildiğinden veri paketlerini olabildiğince kısıtlı bir şekilde pazarlamaya çalışıyor, çünkü en çok kâr ettikleri bileşen bu olmuş durumda. Tabii bunun yanında da bir zamanlar günde yüzlercesini kullandığımız, şu an sadece banka ve benzeri resmi mesajlar için yüzüne baktığımız SMS paketleri ise sınırsız bir şekilde dağıtılıyor. Fakat bu paketlerin benim gibi çoğu kişi için bir anlamı yoktu, ta ki geçtiğimiz günlerde tüm dünyayı etkileyen kesintilere kadar. Evet, hepimizin de hatırlayacağı gibi WhatsApp ve Instagram başta olmak üzere çeşitli iletişim platformlarında yaklaşık 8-10 saate yakın kesinti yaşandı ve bizi dünyaya bağlayan, küreselleşmeyi sağlayan internet ağı çöktü ve o bir köşede unutulan SMS’lere mecbur kaldık. Gelin bu durum neden oldu, gelecekte daha kötüleri olabilir mi ve ne yapmalı sorularına beraber bakalım.

Cevapsız sorular…

WhatsApp, Instagram ve bunların sahibi olan Facebook’ta meydana gelen sorun aslında birden çok hatanın birbirini tetiklemesinden kaynaklanıyor. Normalde sunucu adresi bilgilerinin tutulduğu DNS denilen yapılar şirket bünyesinde olmaz ve herhangi bir sorun ve hata anında her yerden erişilebilir olur. Fakat Facebook habitatı o kadar büyük ki bu sunucu bilgilerini kendi bünyesinde tutuyor. Geliştirme sırasında yaşanan yanlış komut çalıştırmadan dolayı sunucu bilgileri kalıcı olarak silindi ve sunucular ile biz son kullanıcılar arasındaki bağ koptu. Ancak ve ancak fiziksel müdahale ile bu hatanın giderilmesi söz konusuydu, fakat bu sunucuların tutulduğu ortam da aynı ekosisteme bağlı olduğu için bina ve oda kapılarına da erişilemedi, yani surlar içeriden kilitlenmişti. Sonuç olarak, teknisyenlerin yoğun gayretiyle, tüm ekosistemde saatler süren çökme sorunu aşıldı. Peki Facebook ve benzeri sistemler ne kadar güvenilir?

Kim denetliyor?

Aslında kimse. Çeşitli bağımsız ticari şirketlerce denetlendiği söylense de bununla ilgili net bilgi yok, çünkü ticari sır. Daha bu büyük çöküntü yaşanmadan 1-2 gün önce, Facebook’a ait geniş ölçekli bir sızıntı ortaya çıkmıştı. Yaklaşık 1,5 milyar Facebook kullanıcısının kişisel verisi çeşitli ortamlarda satışa çıkarıldı. Bu aslında özel bilgilerimizin başka grup ve şirketlerce ne kadar kolay pazarlanabilir veya manipüle edilebilir olduğuna dair endişelerimizi daha da artırıyor. Hepimizin de hatırlayacağı gibi Cambridge Analytica skandalında, Amerika ve İngiltere seçimlerine hile karıştırılması için Facebook ekosistemi bilinçli bir şekilde kötüye kullanılmıştı. Tüm bunlardan aslında sadece kâr için her şeyi yapabilecek olan ve denetlenmeyen devasa bir yapıyla karşı karşıya olduğumuzu anlayabiliriz.

Peki ne yapmalı?

Çernobil felaketinde santralin patlamasına gelinceye kadar bir sürü hata yapılmış, denetlemesi gereken ve yöneten insanlar bu hatalara göz yummuş ve ses çıkarmamıştı. Çünkü bürokratik düzen, işçi denetimi ve iktidarı yerine bir avuç insanın çıkarını korumuş ve uyarıları görmezden gelmişti. Kapitalist rejim ise bunu gözümüze sokarak yapmakta ve ne yazık ki tehlikenin ne kadar büyük olduğunun hâlâ farkında değiliz. Bu tür iletişim ve teknoloji şirketlerinin acilen kamusal denetim ve açık kaynak koda geçmesi, sorgulanabilir ve gerçekten denetlenebilir olması gerekmekte. Belki bugün saatler içinde çözülen bu sorun, önümüzdeki süreçte içinden çıkılmaz hale gelecek ve daha büyük krizlerle karşılaşacağız.

Yorumlar kapalıdır.