İstanbul’dan eğitim işçisi: “Göçmen işçiler ölüme yakın yaşıyor”

Rengi, dili, dini, ırkı yüzünden ayrımcılığa uğrayan mülteci işçiler bir taraftan da emekleri üzerinden ayrımcılığa uğramaktadır. Bindiğimiz otobüste, sohbet ettiğimiz kişilerden, mahalledeki bakkaldan duymuşuzdur, “Bizden daha iyi yaşıyorlar, AKP’nin oy deposu, bunlar yüzünden dışarıya çıkamaz olduk” gibi cümleleri. Hangi sebepten olursa olsun tek istedikleri geldikleri ülkede mutlu ve güven içinde yaşamak. Ne yazık ki çoğu zaman geldikleri ülkede onları yanma, donma, boğulma, katıldıkları bir eylemden dolayı sınırdışı edilme, hatta nefret söylemlerinden dolayı katledilme tehlikesi beklemektedir.

Ola ki bir işe girdilerse güvencesiz, kayıtdışı, uzun çalışma saatleri ve düşük ücretle çalışmaya mecbur bırakılırlar. Çünkü her insan gibi yaşamlarını devam ettirmek için çalışmak gibi bir durum söz konusudur onlar için de. Ancak geldikleri ülkelerde yaşam istedikleri gibi olmamaktadır. Mahallede bakkal işletirken, inşaatta bekçilik yaparken, evde uykudayken ya da çalıştıkları atölyede ölüm onları beklemektedir.

Geçtiğimiz günlerde Güngören’de, hemen hemen hepsi kayıtsız göçmen işçilerden oluşan bir atölyede çıkan yangında 3 Suriyeli işçi (Cesim Elvaaka, Uday Al-Wadweed ve Majid Al Jadaan) ile bir Özbek ve İranlı işçi yaşamını kaybetti. İşçilerden 4’ünün hiçbir iş sağlığı ve güvenliği önlemi olmayan binada patlama sonrası alevlerden korunmak için tuvalete sığındıkları ve dumandan zehirlenerek öldükleri, birinin ise patlama esnasında yaralanarak öldüğü ifade ediliyor. Hayatını kaybeden göçmen işçiler kayıtdışı, güvencesiz ve sendikasız, işyeri ruhsatı bile olmayan bir yerde çalışıyorlardı. Ölümlerinin de ana sorumlusu kelimenin her anlamıyla karşı karşıya kaldıkları bu kayıtsızlık oldu!

(soldan sağa) Majid Al Jadaan, Uday Al-Wadweed ve Cesim Elvaaka

İşçilerin çalıştıkları bu atölyelerin birçoğu ruhsatsız ve hiçbir denetime tabi tutulmamaktadır. Rakamlar bunu çok net açıklamaktadır: İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin raporuna göre 2021 yılında en az 94 göçmen işçi yaşamını yitirdi. Bunların çoğunu Suriyeli ve Afganistanlı işçiler oluşturmaktadır. Patronların kâr kaynağı olarak gördüğü göçmen işçilerin sayılarını artık bilmiyoruz bile. Çünkü kapitalist sistemde insan yaşamının hiçbir anlamı yok. Tek düşündükleri “ne kadar çok sömürürüm, ne kadar çok çalıştırırım.”

Bizler biliyoruz ki işçilerin vatanı yoktur. Dünyanın neresinde olursa olsun işçiler sömürülüyor, açlık sınırının altında yaşıyor ve yoksullaşıyor. Göçmen işçiysen eğer bunların daha fazlasını yaşıyorsun. İşittiğin hakaret, uğradığın ayrımcılık da işin farklı boyutu. İşçi sınıfının çıkarlarını savunan bizler güvencesizliğe karşı ortak mücadele etmeliyiz. Göçmen işçilerle birlikte sınıf mücadelesini yükseltirken, bir taraftan işçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması gerekliliğini, bir taraftan da, “İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” vurgusunu ön plana çıkarmalıyız.

İstanbul’dan bir eğitim işçisi

Yorumlar kapalıdır.