Enerji işçisi: “Haramiliklerinin boyutu o kadar yüksek ki…”
Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır’la beraber yedi ilin enerji dağıtım ihalesini alan Eksim Holding’in başındaki kişi, birkaç dua okuduktan sonra Dicle Enerji’yi kastederek dedi ki: “Bu şirkete tek bir kuruş haram para girmiyor.” İşin kötüsü, dini referansları kullanıp geldikleri noktanın haramilikten başka bir şey olmadığının farkında değillermiş gibi davranıyorlar. Daha da kötüsü, mecburiyetimizden faydalanıp bizi bu soygun çarkının içinde pay sahibi yapıyorlar.
Haramiliklerinin boyutu o kadar yüksek ki, size en basitinden bahsedeyim. Borcunu 45 gün ödemeyen herhangi bir abonenin elektriği kesilir ve elektriği kesildiği anda elektrik kesme bedeli uygulanarak aboneye bir fatura daha çıkar. Zaten normal faturasını ödeyemeyen abone, elektriği kesildikten sonra karanlıkta kalmamak için elektriğini açıp ödemesini yapamaz ise, ay başı gelecek olan faturası usulsüz kullanım sebebiyle iki kat gelir. Usulsüz kullanım faturası geldikten sonra şirket, abonenin elektriğini istediği zaman kesme hakkına sahiptir ve şirket bu yetkisini kullanarak abonenin her gün elektriğini keser ve dolayısıyla her gün usulsüz kullanım faturası çıkartır. Enerji Bakanlığına göre bir abone beş fatura ödemediğinde dağıtıcı firma aboneyi icraya verebilir (tabii burada kast edilen aslında beş aydır). Fakat kanunlarda bırakılan bu bilinçli boşluklardan dolayı firma abonenin elektriğini beş gün üst üste keser, haliyle beş günde üst üste fatura çıkarır ve aboneyi beş günde icraya verir. İcraya verdikten sonra kendisi için tuttuğu avukatlar ordusundan bir avukat icra dosyasını açar ve böylelikle ortalama ilk faturası 500 lira gelen bir abone toplamda 55-65 gün arasında firmaya 2500 lira civarında borçlanmış olur. Daha sonrasında şanslı ise bu borcu ödeyebilir, değil ise bu borç katlanarak devam eder.
İşlediği en hafif günahın hırsızlık olduğu bir şirketin başındakinin bu sözleri beni şaşırtmamıştı. Çünkü insanların elektrik faturasını ya da diğer giderlerini ödeyememesinin sebebi aslında yine bu insanlar. Ama yine bu insanlar yardım fonları kurup sözde iyilik adı altında insanlara yardım ediyorlar. Gecekondulara yılda bir sefer erzak paketi yollayıp yılda 12 sefer şişirilmiş fatura göndererek ihya oluyorlar. Bu durumu anlatan eski bir atasözü vardır: “Bi gur re dikujin, bi şiwan re dixwin, bi xwedî re digirîn.” (Kurtla beraber öldürüyorlar, çobanla beraber yiyorlar, sahibiyle beraber ağlıyorlar.)
Diyarbakır’dan bir enerji işçisi
Yorumlar kapalıdır.