Kadınlar ve LGBTİ+lar için nasıl bir ittifak?

İçinden geçmekte olduğumuz politik ve ekonomik kriz, seçimler ve seçim ittifaklarını ülkenin temel gündemlerinden biri haline getirmiş durumda. Bir yanda Tek Adam rejiminin Cumhur İttifakı, diğer yanda CHP ve İyi Parti’nin başını çektiği Millet İttifakı, son olarak da HDP’nin çağrısıyla bir araya gelen çeşitli sol partilerin muhtemel Demokrasi İttifakı… Peki biz kadınlar ve LGBTİ+lar bu ittifak tartışmalarının neresindeyiz? Bedenlerimize, emeğimize, sözümüze ve kimliklerimize dört bir taraftan saldıran erkek egemen kapitalist düzene karşı isyanımız, mücadelemiz ve taleplerimiz seçim hesaplarına sığar mı?

Kadın ve LGBTİ+ düşmanı olduğunu her dönemeçte kanıtlayan Cumhur İttifakı karşısında Akşener’in “Yetkiyi aldığımda masaya çayım gelmeden İstanbul Sözleşmesi imzalanmış olacak” açıklaması ya da Kılıçdaroğlu’nun iktidara geldiklerinde kadınlar için atacağı adımlar listesi, aslında erkek egemen kapitalist sistemi karşılarına almaktan oldukça uzak. Örneğin, İstanbul Sözleşmesi’nin hemen imzalanması ve tam anlamıyla uygulanabilmesi için kadına şiddet davalarına bakan özel yetkili mahkemeler kurulacak, tüm savcı ve hakimler bu konuda özel eğitim alacak gibi somut bir adım ortaya koyuluyor. Senelerdir kadın ve trans cinayetlerinin faillerini koruyup aklayanların özel bir eğitimle “temize çıkacak olmaları” bir yana; kadının beyanının esas alınması, işyerlerinde kadınlara yönelik şiddeti engellemeye dönük ILO 190’ın imzalanması ve uygulamaya konması, cinsel şiddet kriz merkezleri açılması ya da nitelikli ve donanımlı sığınmaevlerinin sayısının artırılması gibi kritik taleplerimiz burjuva muhalefetin vaat listesinde yer almıyor. Keza, belediye seçimleri sonrasında gördük ki kadın hareketinin basıncı sonrası yer bulan kimi vaatlerse iş icraata geldiğinde yeterince karşılık bulmuyor.

HPV aşısı dahil olmak üzere kadınlar için tüm önleyici sağlık harcamalarının ücretsiz olacağı sözü veriliyor. Ancak cinsiyet kimliği ve cinsel yönelime dair beyana dayalı ve ayrımcılık karşıtı herhangi bir yasal düzenleme, tüm beden ve kimliklerin ihtiyaçlarına yönelik düzenlenmiş ücretsiz önleyici ya da tamamlayıcı cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri ya da fiili kürtaj yasaklarının kaldırılması gibi konular, sağ seçmenleri küstürmemek adına olsa gerek, LGBTİ+ları görünmez kılmak pahasına gündeme dahi gelmiyor.

Peki ya emeğimiz? Ekonomik kriz ve yönetilemeyen pandemi kıskacında işsizlik, güvencesizlik, ücret eşitsizliği ve özellikle göçmen kadınların emeğini sömüren, kalitesiz koşullarda kayıtdışı istihdam, kadın yoksulluğunun son bir sene içinde yüzde 70’e varan oranda artmasına neden oldu. Bu tablo karşısında kadın işsizliğini önlemeye dönük kaynak ayrılması, kadınlar için esnek değil güvenceli iş ve insanca yaşayacak bir ücret sağlanması, eşdeğer işe eşit ücret uygulanması, her işyerine kreş açılması gibi politikalar yerine, ev kadınlarına sosyal güvence, aile sigortası, KOBİ’ler aracılığıyla yarı zamanlı kadın istihdamını artırma gibi çözümler sunan Kılıçdaroğlu, peşinden de ekliyor: “Ev kadınları güçlendikçe aileler güçlenecek.” Yetişkin tüm kadınları heteroseksüel, evli, çocuklu, ev içi ve bakım emeğinden sorumlu ve ancak aile kurumu çerçevesinde var olabilen edilgen özneler olarak gören bu çözümler, günün sonunda kadınları özgürleştirmeyi değil aileyi ve sermayeyi güçlendirmeyi hedefliyor. Yani Millet İttifakı da erkek egemen kapitalist düzeni kendi iktidarı için bir dayanak noktası olarak görüyor ve bize güler yüzlü bir erkek egemen kapitalist düzen vaat ediyor.

Ama biz gerçek sorunu örtmeye çalışan makyajlamalar istemiyoruz. Kadınların ve LGBTİ+ların toplumsal olarak eşit, insani olarak farklı ve mutlak olarak özgür olacağı bir dünya için mücadele ediyoruz. Bu ise sadece demokratik restorasyonu değil erkek egemen kapitalist sistemin ilgasını hedefine alan, bütünlüklü ve somut politik ve ekonomik taleplerde cisimleşen bir programla mümkün. Tam da bu yüzden bizim de tüm emekçiler ve ezilenlerle birlikte aktif siyasi öznesi olduğumuz, patron partilerinden bağımsız ve feminist bir kavrayışa sahip, seçim hesaplarını değil mücadelelerimizi ve taleplerimizi temel alan ve ilerleten bir acil eylem planı çerçevesinde kurulacak bir emek ittifakının inşasına ihtiyacımız var. Tıpkı kurulması gereken bir emek ittifakının kadınları ve LGBTİ+ları kapitalizm ve patriyarka karşısında birer siyasi özne olarak görme ve kapsama ihtiyacı olduğu gibi.

Yorumlar kapalıdır.