Dot-com krizi ve gelmekte olan
Kapitalizmin vaat ettiği sürekli büyüme ve ilerleme hayalinin aslında acı bir reçetesi var, o da aşırı üretim krizi. 1929 Buhranı ve sonrasındaki sürece benzer bir durumla karşı karşıyayız desek aslında abartmış olmayız. Pandemi öncesinde de sürdürülebilirlik açısından zor durumda olan dünya ekonomik düzeni, emperyal ülkelerin pandemiye sebep olacak politikalarından sonra faturayı halka kesti. Neden halk diyoruz? Dünyada bilinen en zengin 10 insan pandemi boyunca servetlerini ikiye katlamış durumda ve Dünya Bankası verilerine göre bu dönemde 163 milyon kişi daha yoksulluk sınırının altında yaşamak zorunda kaldı.
Peki, tarih bize neler anlatıyor? 1929 Buhranı’ndan 1970’lerdeki petrol krizine ve bundan çıkmak için neoliberal politikaların uygulamasını tercih eden kapitalist düzen aslında milenyuma girerken “dot-com” kriziyle yüzleşti. Teknoloji şirketlerinin günümüzde benzer bir şekilde olduğundan fazla değerlenmesi ile başlayan kriz, aslında önümüzde bizleri neler beklediğine de ışık tutuyor.
Ne olmuştu?
90’ların başında neoliberal politikaların ve gerçekdışı finans sektörünün başta Amerika ve dünyayı sarsacak ilk ciddi krizini internet ve onunla ilgili teknoloji şirketlerinin fiyatlamasıyla gördük.
Normalde bir şeyin özelikle gerçek hayatta sürekli büyümesi, genişlemesi beklenemez fakat o günlerde, kriz öncesi başka anlarda olduğu gibi “yeni icat” internet ve etrafındaki teknoloji şirketleri böyle pazarlandı. Sonuç, karşılığı olmayan ve aşırı değerlenen meta, ona yatırım yapan ve bağlantılı sektörlerin de pul haline gelmesi oldu. O dönemin en değerli hisseleri yüzde 90’a varan oranlarda düştü. Mesela şu an dünyanın en değerli şirketlerinden biri olan Amazon’un hissesi 107 dolardan 7 dolara kadar inmişti.
Geçmiş günümüze ışık tutuyor
2010’ların sonunda hayatımıza giren kripto ve sanal paralar aslında bu yeni dot-com krizinin ön işaretleri olabilir. Karşılığı olmayan ve sürekli büyüme hedefi ile pazarlanan başta bitcoin olmak üzere çoğu kripto para ne yazık ki 20 yıl önce yaşadığımız krizin ön sarsıntılarını bize hatırlatıyor. Enflasyonist piyasa, aşırı fiyatlanan şirketler, özellikle teknoloji tarafında ve gerçekçi olmayacak şekilde sürekli büyümeye odaklı finans sektörü aslında bize yeni dot-com krizinin kapıda olduğunu söylüyor.
Ne yapmalı?
Hava bozmaya başladı, kara bulutlar ileride fırtınanın habercisi gibi toplanıyor. Artık yaklaşmakta olan fırtınanın şimdiden bizi teğet geçmeyeceğini biliyoruz ve iliklerimize kadar hissettiğimiz ekonomik krizi yıllardır yaşadığımız bu topraklarda tecrübe ediyoruz. Bugün örgütlü bir şekilde birlikte durmazsak, yaklaşmakta olan krizlerin faturasını tekrar bizlere kesecekler, aynı geçmişte yaptıkları gibi. Sermaye işbirlikçi ve düzen programlarına karşı yeni bir emek birliği örmenin zamanı şimdi değilse ne zaman?
Yorumlar kapalıdır.