Asgari ücretin ne kadar olacağı hepimizi ilgilendiriyor. Neden mi?
Çünkü iktidar ve patronların ekonomik saldırı politikaları ve krizi biz emekçilere fatura etme girişimleri, asgari ücreti ortalama ücret haline getirdi. Bu nedenle fabrika işçisinden ofis çalışanına, kamu emekçisinden emeklisine, ülkenin emekçi sınıflarının tamamının gözü kulağı 2025 yılı için asgari ücret zammının ne kadar olacağında.
Ancak hepimiz farkındayız. İktidar da patronlar da asgari ücrete gerçek enflasyon oranında bir zam yapmayacak.
Yapılamayacağından değil, yapmak istemediklerinden!
Çünkü krizi yaratanların tek derdi kendi kârlarını garanti altına almak. Ve hatta kârlarına kâr katmak. Servetlerini büyütmek!
Bunun yolu Türkiye’yi ucuz emek cenneti haline getirmekten geçiyordu. Başardılar.
Düşük ücretler, uzun çalışma süreleri, yaşamak için fazla mesai ve kötü çalışma koşulları… İktidar, yerli yatırımcıya da yabancı yatırımcıya da bunu sağladı. Yetmedi, patronlara getirilen vergi aflarıyla vergi yükü de biz emekçilerin sırtına yüklendi.
Ama bunu başarmış olmak yetmez, bir de bunu sürdürmek gerekiyor. Çünkü ekonomik kriz büyüdükçe pasta küçülüyor!
Bunun yolu da krizi yaratanların kemer sıkma politikalarıyla emekçilerin elinde kalan kırıntılara dahi saldırmasından geçiyor.
Neymiş; “Asgari ücret artışı enflasyona sebep oluyormuş”, “Kriter çalışanı enflasyona ezdirmemekmiş.” Patronlar servetlerine servet katsın diye gözümüzün içine baka baka yalan söylüyorlar!
Enflasyona sebep olan da emekçileri enflasyona her gün daha fazla ezdiren de iktidarın ve patronların politikaları. Tercihleri de çıkarları da sınıfsal!
Sonuç mu? Emekçiler de emekliler de “geçinemiyoruz” diyor. Örgütlü işçi sınıfı, sendikaları üzerinde basınç yaratmaya çalışıyor. İnsan onuruna yaraşır bir yaşam mücadelesi için onları harekete geçirmeye çalışıyor. Yani emekçiler öfkeli!
Öte yandan, ülke nüfusunun yüzde 20’si ülke toplam gelirinin neredeyse yüzde 50’sini kontrol ediyor. Biraz daha ileri gidelim: Türkiye’nin en zengin yüzde 5’i, ülkenin toplam gelirinin yüzde 25’ine el koyuyor! Yani patronlar huzurlu.
Dedik ya, aslında asgari ücret gerçek enflasyon oranında artırılabilir. Yukarıdaki tablo bunun için yeterli kaynak olduğunun kanıtı. Artırmayacak olmaları iktidarın ve patronların politik ve sınıfsal tercihlerinden kaynaklanıyor. Yani kaynakları kimin kontrol ettiğinden ve kimin yararına kullandığından.
Ülke toplam gelirinin yüzde 50’sini paylaşarak gelir dağılımındaki adaletsizlikle, yoksullukla, yoksunlukla, geçim sıkıntısıyla mücadele eden biz yüzde 80’in birbirimize şu soruyu sorması gerekiyor: Bu tabloyu nasıl tersine çevirebiliriz?
Evet, bu ülkenin mevcut kaynaklarıyla asgari ücreti insan onuruna yaraşır bir seviyeye çekmek de, emekli maaşlarını asgari ücret seviyesine yükseltmek de, iktidar ve patronların yarattığı kriz karşısında emekçilerin alım gücünü korumak adına tüm ücretlere gerçek enflasyon oranında üç ayda bir otomatik zam uygulamak da mümkün!
Ama bunu mümkün kılmak sendikaların, emek örgütlerinin, sosyalistlerin birleşik bir mücadele hattını, Emek İttifakı’nı inşa etmesini zorunlu kılıyor. İktidar ve patronlar kendi sınıfsal çıkarlarını birlik halinde koruyup emekçilerin haklarına birlikte saldırırken, bizlerin de kendi sınıfımızın etrafında birleşmemiz ve birlikte mücadelenin zeminini yaratmamız gerekiyor.
Ve bunun için de acil taleplerimiz etrafında en geniş seferberliği örmeyi mümkün kılmak zorundayız.
Yorumlar kapalıdır.