Bunun adına pahalılık değil yağma denir!

Aralık ayının sonunda asgari ücret belirleme aşamasına gelindiğinde samimi olarak söylemek gerekirse iktidarın 4000 TL civarında maaş vereceğini düşünüyordum. 4253 TL verildiğinde, istenen zam değil ama iktidardan beklenenden fazlası yapıldı, diye düşünmüştüm. Fakat bu sevinç çok kısa sürede yerini şaşkınlığa bıraktı. Çünkü yılbaşının ilk günü elektriğe yüzde 127 zam yapıldı. Doğalgaza da zam yapıldı. Bu, zam furyasının başlangıcı oldu. Bundan sonra zamlar öyle bir ivme kazandı ki yaşam alanımızdaki bütün ürünler hızlı bir şekilde yükselmeye başladı. Daha altıncı aya gelmeden, verilen maaşın resmi rakamlara göre yüzde 73’ü yok oldu. TÜİK’in resmi rakamlarına göre bile enflasyon yüzde 73. Bağımsız araştırma kurumları, enflasyonun bu rakamın çok daha üzerinde olduğunu söylüyor ve biz bunu çarşıda, pazarda alışveriş yaptığımızda birebir görüyor ve yaşıyoruz.

Eskiden markete gittiğimizde alacağımız ürünlere göre kasada üç aşağı beş yukarı ne kadar ödeyeceğimizi bilirdik ama şu anda böyle bir tahminde bulunabilmenin imkânı yok. Yılbaşında tavuğun kilosu 18-19 TL iken şimdi 35-40 TL arası. Temel gıda maddelerinden olan beyaz peynir, yoğurt, sütte yüzde 100’ü geçen artışlar oldu. 30 adet yumurta yılbaşında 18-20 TL arası iken şu anda 45-50 TL arasında. Üstelik fiyatlar günden güne bile değişiyor. Bu fiyat değişimlerine baktığımızda yaşanan enflasyon ve pahalılığın yüzde 73’ün çok üzerinde olduğu zaten görülüyor. Buna bir de akaryakıt fiyatları eklenince yıl başında 8-10 TL olan benzinin litresi şu anda 30 TL’ye yaklaştı. Bunun yanında ev kiraları asgari ücretlinin ev tutamayacağı derecede yükseldi. Bazı semtlerde ev kiraları 2-3 kat hatta daha fazla arttı.

Bu yazıyı yazdığımız gün asgari ücret 4253 TL idi ve asgari ücrete zam yapılıp yapılmayacağı belli değil. Bu ücretlerle ise hayatı sürdürmenin imkân ve ihtimali yok. Emekli maaşının asgari ücretten daha da düşük olduğunu düşünürsek emeklinin halinin asgari ücretliden beter olduğu çok açık. Yine bu yazıyı yazdığımız saatlerde emekli maaşlarına yapılacak zam da belli değil. Keza emekli maaşına da asgari ücrete de zam yapılsa bu, enflasyon ve pahalılığa çare olamaz. Çünkü iktidar asgari ücret ve diğer maaşlara zam yaptığının ertesi günü kaşıkla verdiğini kepçeyle geri alıyor. Bu durum çalışanı ve emekliyi kara kara düşünmeye sevk ediyor. İktidar maaşlara zam yaptığında çareyi bol bol para basmakta buluyor. Bu bastığı paraları geri toplayabilmek için de iğneden ipliğe her şeye zam yapıyor. Bu iktidarın, iktidara geldiğinden bu yana söylediği bir durum var. “Eskiden gıda kuyrukları, tüp kuyrukları, yağ kuyrukları vardı”, şimdi o yok diye övünüyor ama kendi iktidarlarında ucuz ekmek kuyrukları, pazarlarda çöplerden gıda toplayan insanlar, çocuğuna 1 litre süt alamayacak durumda olan anneler, torununun cebine bayramda üç kuruş harçlık koyamayacak durumda olan emekliler yarattılar. Halkın büyük bir bölümü bu iktidar giderse her şey düzelir yanılgısı içerisinde. Sistem ve rejim böyle devam ettiği sürece değişimin iyiye doğru, güzele doğru olması ise mümkün değil. Üretmeden tüketen bir toplum haline geldik. Çiftçi mazot, gübre ve ilacın pahalılığı yüzünden ekemez duruma geldi. Bu durumda üretmeyen ülke dışarıdan buğday, pirinç, mercimek de dahil her türlü gıda maddesini ithal etmek zorunda kalıyor. Çiftçinin mazotu, gübresi desteklenmediği sürece çiftçi zararına ekim yapıyor ve üretmekten vazgeçiyor.

Peki, iktidar ne yapıyor? İktidarın hiç mi güzel yaptığı bir şey yok? Hakkını yemeyelim, iktidarın elbette ki yaptığı güzel işler var. Onları da şöyle tek tek sıralayalım: müşteri garantili hastaneler, araç geçiş garantili köprüler ve otoyollar, yolcu garantili hava alanları. İktidarın yaptığı güzel işler bunlarla da sınırlı değil, mesela yandaşlarına ihalelerden bol bol para akıtıyor. Kur garantili mevduat hesabı altında yine üç beş zengine bankalardan yüksek faizle paralar akıtıyor. Biz şikâyetçiyiz ama zenginler bu durumdan hiç de şikâyetçi değil. Çözüm ne diye sorarsanız, çözüm sizsiniz, biziz, hepimiziz çözüm. Çözüm mücadele, çözüm birlikte hareket etme, çözüm dayanışmadan geçer. Unutmamak gerekir ki mücadele eden kazanabilir ama mücadele etmeyen baştan kaybetmiştir.

Yorumlar kapalıdır.