Normalleşen salgın mı, biz miyiz?

Sağlık Bakanlığı mayıs ayında vaka sayılarının üç gün üst üste 1000’in altına düşmesiyle toplu ulaşım dahil maske zorunluluğunu ortadan kaldırmış ve böylelikle koronavirüs salgınıyla mücadele kapsamında alınan son tedbir de hayatımızdan çıkmıştı. Devlet tarafından alınabilecek tüm tedbirler bireylerin inisiyatifine terk edildiğinden biz emekçiler için gündelik hayat yeni bir mücadeleye dönüştü; kalabalık otobüsler, havasız metrolarda Covid’den korkarak ama işten atılmaktan daha çok korkarak hayatta kalmaya çalışıyoruz. Merkezi planlama olmaksızın kişilerin vicdanına terk edilen salgın tedbirleri, hem insanları birbirine düşürüyor hem de pandemiye yeni bir soluk veriyor. Dahası salgınla mücadelede hakiki bir mücadele planı ortaya koyulmadığında işin gerçek sorumlusu flulaşıyor ve Sağlık Bakanlığı hesap sorulamaz bir konuma geliyor.

Günde 20 bine varan yeni vaka ve sıfır tedbir

Oysa en yakınlarımızdan biliyoruz; salgın hâlâ devam ediyor. Bakanlığın kendi verilerine göre temmuzun ilk haftasında 117 bin kişi hasta oldu ve 31 kişi hayatını kaybetti. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) ise 39 ilden 396 aile hekimiyle yaptığı anket sonuçlarına göre günlük vaka sayısı 16 bin 838. Anket 39 ilde yapılmış olmasına karşın sayılar neredeyse Bakanlığın açıkladığının iki katı! Vaka sayılarındaki artışın henüz ölüm sayısına yansımamış olması, hastalığın hafif seyrettiği algısı yaratıyor olsa da BA4/5 gibi bir Omicron alt varyantı olan BA1’in, etkili olduğu 1 Ocak 2022-1 Nisan 2022 arasındaki üç aylık süreçte 15 bin kişinin ölümüne neden olduğu biliniyor.

HES kodu ve izolasyon uygulaması yokken, bu sayıların bayram haftasında ülke çapında artmış olduğunu söylemek yersiz olmaz. Aşı olmak isteyenler için yeni aşı randevuları açılmasına karşın, kimlerin aşı olması gerektiği konusunda dahi yeterince bilgi yok. Bakanlık sağlıklı bireylerin hatırlatma dozu olmasına gerek olmadığını söylüyor, ancak kimin sağlıklı kimin risk grubunda olduğunu tespit etmesi gereken yine vatandaşların kendileri! Mayıs ayından bu yana salgında böyle bir ivme varken Bakanlığın hâlâ üç maymunu oynaması Covid-19’un politik bir salgın olduğunu ortaya koyuyor.

Pandeminin sorumluluğu işçilere, yükü de sağlık emekçilerine

Sağlık Bakanlığı, kendi önlemlerini almayarak tüm tedbiri kişilerin ve hekimlerin üzerine yıktı, emekçileri patronların insafına terk etti. Sağlık çalışanlarının tükendiği, kamusal sağlık hizmetinin erişilemez hale geldiği bugünkü vaziyetin sorumlusu Sağlık Bakanlığı ve AKP iktidarıdır. Covid için tedbir alınmaması, sağlıkta şiddetin başka bir yüzüdür. Hastalık tam anlamıyla baskılanmadan salgını normalleştiren, vakalar dramatik biçimde artarken rakamları gizleyen, maske gibi en basit önlemleri hayata geçirmeyen, izolasyon ve ücretsiz test tedbirlerini uygulamayan iktidar, yaşanan sefaletin bizzat sorumlusudur. Görünen o ki, salgın da çürüyen iktidarlar da kendi kendine yok olup ortadan kalkmıyor; çözüm, işçiler ve yoksul halk için sahici bir siyasal seçeneği yükseltmekten geçiyor.

Yorumlar kapalıdır.