Kadın, yaşam, özgürlük!

Geçen haftalarda İran’da Mahsa Jîna Amini’nin ahlak polisi tarafından gözaltına alınması sonrası ölümü kitlesel protestolara yol açtı. Yıllardır molla rejimine karşı direnen kadınlar korkusuzca sokakları doldurdular, başörtülerini yaktılar, saçlarını kestiler. Diktatörlük rejiminin erkek egemen baskılarına ve kapitalist sömürüsüne karşı sadece kadınların değil emekçi ve ezilen halkın da seferber olması, protestoları rejim karşıtı bir mücadeleye dönüştürmüş durumda. Türkiye dahil dünyanın pek çok yerinde İran halkıyla dayanışmak için sokağa dökülenler, “Kadın, yaşam, özgürlük” diyerek mücadelenin sesini yükseltiyorlar.

Öte yandan, bugün sadece molla rejiminin baskılarıyla karşı karşıya olan İran’da değil, dünyanın hemen hemen her yerinde rejimlerin patriyarkal sisteme daha fazla yaslandığını, kadın ve LGBTİ+ düşmanı tutum, söylem ve politikaları öne çıkardığını görüyoruz.

Kürtaj hakkına saldırılar sürüyor, kürtaj mücadeleleri de…

Bu kapsamda, 28 Eylül Dünya Güvenli Kürtaj Günü’nü geride bırakmışken, tüm dünyada kürtaj hakkı için verilen mücadeleleri bir kez daha hatırlamak önem taşıyor. Latin Amerika’daki yeşil dalganın etkili olduğu yerlerden biri olan Venezuela’da kürtajın yasallaşması ve ceza olmaktan çıkarılması için yıllardır bir seferberlik sürmekte. Venezuela’da kadınlarda önlenebilir ölüm nedenleri arasında 3. sırada gizli kürtaj yer alıyor. Bundan en çok etkilenen de yoksul kadınlar oluyor. Kapitalist Maduro hükümeti ise kamusal sağlık politikalarını hayata geçirmek yerine kemer sıkma uygulamalarına devam ediyor. Erkek egemen sistemin bedenleri üzerinde söz sahibi olmasını kabul etmeyen kadınlar parasız, güvenli ve yasal kürtaj haklarını elde etmekte kararlılar.

Kürtajın, 28 Ocak 2021’de yürürlüğe giren yeni yasa ile neredeyse tamamen yasak hale geldiği Polonya’da bir yandan hükümet kürtaj karşıtlığını sürdürürken, liberal muhalefet partisi de kadınların bedenini seçim malzemesi haline getiren beyanlarda bulunuyor. Tüm bunlar olurken, savaştan kaçıp Polonya’ya sığınan ve kürtaj olmak isteyen Ukraynalı kadınlar, Polonya’nın kürtaj yasaklarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Diğer yandan Macaristan’da, kürtaj olmak isteyenlere kürtajdan önce fetüsün kalp atışını dinleme zorunluluğu getirdi. Macaristan’ın Tek Adamı olan Orban hükümeti bu hamleyle kürtaj olmak isteyenleri travmatize ederek caydırmayı ve baskı uygulamayı hedefledi. Kadınları ucuz işgücü makinesi olarak gören iktidarlar, kürtaja erişimi zorlaştırmak için her yolu deniyor.

Bir kişi daha eksilmemek için…

Diğer yandan, rejimlerin etkin önlemler almak yerine uyguladıkları cezasızlık politikaları nedeniyle, neredeyse tüm dünyada kadın cinayetlerinde artış görülmekte. İşte bu yüzden Türkiye’den Meksika’ya, Ekvador’dan Güney Kore’ye kadınlar sokakları terk etmiyorlar. Son olarak Güney Kore’de 28 yaşında bir kadının, kendisini üç yıldır taciz eden bir adam tarafından öldürülmesi üzerine kadınlar, kadın cinayetlerinin durdurulması için sokaklara çıktılar. Türkiye’den de çok iyi bildiğimiz gibi hükümetler kadınları korumak için gerekli koruma mekanizmalarını işletmedikçe ve cezasızlığı sürdürdükçe failler bundan cesaret alıyor.

Patriyarkal kapitalist hükümetlerin kadınlar ve LGBTİ+larla derdi bitmiyor. Buna rağmen kadınlar ve LGBTİ+lar patriyarkaya, dinci ve otoriter baskılara ve kemer sıkma politikalarına karşı birlikte mücadele ediyor. Haklarımız, hayatlarımız ve özgürlüğümüz için bu mücadeleyi daha da ileri taşımak ve tüm dünyada kadın ve LGBTİ+ mücadeleleriyle enternasyonal dayanışmayı sürdürmek her zamanki önemini koruyor.

Yorumlar kapalıdır.