İran: Ne tür bir halk ayaklanması?

Mahsa Jina Amini’nin “ahlak polisi” tarafından katledilmesinin ardından öncülüğünü kadınların üstlenmiş olduğu İran ayaklanması devam ediyor. Kadınların yanı sıra gençler, işçi sınıfı, Kürtler, Azeriler ve Beluciler gibi İran halklarının tamamı sokaklarda, üniversite ve okullarında ve işyerlerinde eylemlerini sürdürüyor. Seferberlikler hızlı bir şekilde devrimci bir halk ayaklanması karakterine büründü. Neden mi?

Öncelikle, Amini’nin katledilmesi, ülkede yıllardır baskıya, şiddete, patriyarkaya, yoksulluğa karşı süren mücadelelerin bu defa kitleselleşerek hızlı bir şekilde İslam Cumhuriyeti rejimi karşıtı bir karakter kazanmasının fitilini ateşledi.

Öte yandan, molla rejimine ve kapitalist sömürü düzenine karşı önemli bir mücadele geçmişi olan İran’da bugünkü seferberlik, geçmiş deneyimleri daha da ileri taşımış durumda. Rejim tüm baskı ve şiddetine karşın (300’den fazla ölü, 15 binden fazla tutuklu) 40 günü aşkındır süren seferberlikleri ezemedi. Aksine ayaklanma daha da toplumsallaşarak, yerel/mahalli komiteler gibi kendi organlarını yaratmaya başladı. 2018-2020 arasındaki işçi seferberliklerinde inşa edilen sınıf örgütlenmeleri yayılıyor, öğrenciler ise farklı üniversiteler arasında birlikler/koordinasyonlar kuruyor.

Aynı zamanda, geçmiş deneyimleri aşan bir başka unsur ise başta Kürtler olmak üzere Beluciler, Azeriler gibi İran’ın tüm ezilen uluslarının halk ayaklanmasının başat güçleri arasında yer alıyor oluşu. Bu ise, molla rejiminin, İran halklarını ulus ve din üzerinden suni bir şekilde bölerek mücadeleleri ayrıştırması gibi, en temel silahını şimdiye kadar geçersiz kılmış durumda.

Bir diğer önemli faktör ise, geçmiş dönemlerde rejim karşısında verilen mücadeleleri domine etmeye çalışan İslam Cumhuriyeti içerisindeki reformist kanat ya da şahçılar gibi kapitalist sömürü düzeninin temsilcilerinin seferber olan kitlelerin büyük bir kısmı tarafından reddediliyor oluşu. Ayaklanmanın önemli sloganlarından biri olan “rehber de olsa, şah da olsa zalime ölüm”, emekçi halklardaki bu kopuşu açıkça gösteriyor. İşte bu dört unsur İran’daki devrimci sürecin kilidi niteliğinde. Seferberlikler içerisinde inşa edilen kitle özörgütlenmelerinin, sınıf örgütlerinin rejimden ve sömürü düzeninden kopuş temelinde birleşebileceği bir eylem programının yaratılması ise ülkedeki devrimci sürecin anahtarı olacak.

Yorumlar kapalıdır.