Yemeksepeti işçilerinin sendikalı olma mücadelesi sürüyor

Yemeksepeti kuryeleri ile depo işçilerinin üç yıl önce başlayan sendikalılaşma mücadelesi, hem firmanın antidemokratik baskıları ile mobbing uygulamalarına hem de patronların lehine olan yasaların işçilerin aleyhinde yarattığı bürokratik zaman kaybına rağmen sürüyor.

Hatırlanacağı üzere Yemeksepeti işçilerinin taşımacılık işkolundaki sendikaları olan Tüm Taşıma İşçileri Sendikası’nda (TÜMTİS) örgütlenmelerinin önüne geçebilmek için Yemeksepeti bir gecede 8 bin işçinin işkolunu taşımacılıktan (15 numaralı işkolu) ofis-büro sektörüne (10 numaralı işkolu) geçirmişti. Buna rağmen işçilerin taşımacılık sendikasında örgütlenmeyi sürdürmesiyle firma yeni baskı yöntemlerini hayata geçirmişti. Bordrolu kuryeleri işten çıkararak veya onları mobbinge maruz bırakarak esnaf kurye alımı yapmak, depoları acentelere dönüştürmek, sendikalı öncü işçileri çeşitli yollarla cezalandırmak, agresif bir reklam kampanyasına girişerek kamuoyunda oluşan emek düşmanı imajını düzeltmeye çalışmak bu yöntemlerden sadece birkaçıydı.

TÜMTİS tarafından alınan çoğunluk tespit belgesine karşı yapılan hukuki itiraz da, Yemeksepeti’nin sendika ve işçi düşmanı politikasının bir devamıydı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın TÜMTİS’in lehine yapmış olduğu çoğunluk tespitine karşı Yemeksepeti’nin açtığı itiraz davası hâlâ sürmekte. Bir sonraki duruşması 16 Aralık’ta görülecek olan bu davadan Yemeksepeti’nin kazanan taraf olarak ayrılmayacağı ise son derece açık.

Öncelikle Yemeksepeti bu davayı, yine kanunları çiğneyerek açtı. Çoğunluk tespiti firmaya 14.07.2021 tarihinde bildirilmiş olmasına rağmen, Yemeksepeti davayı 28.07.2021 tarihinde açtı. Halbuki 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 43/1 maddesine göre, çoğunluk tespitine itiraz 6 işgünü içinde yapılmalıdır. Dolayısıyla yasaya göre Yemeksepeti’nin davayı en geç 26.07.2021 tarihinde açması gerekirdi. Bu nedenle davanın usulden reddi gerekmektedir.

Yemeksepeti’nin bu dava aracılığıyla yapmaya çalıştığı aslında zaman kazanmak ve böylece içerideki sendikalı işçileri işten ayrılmaya zorlayarak sendikayı güçsüzleştirmek ve işçilerin de moralini bozmak istemek. Tam da bu sebeple, dava boyunca birçok “bekletici mesele” olduğunu savunarak, yalnızca süreci uzatmaya çalışıyorlar. Ancak bu hukuki manevralar fayda etmeyecek: İşçiler sendikal hak ve özgürlükleri Yemeksepeti’ne sokacak ve Yemeksepeti’ne sendikal haklara saygı duymayı öğretecek.

Yemeksepeti’nin aslında kendisinin hayata geçirdiği işkolu hilesinin kurbanı olması, Yemeksepeti işçilerinin kararlı mücadelesiyle mümkün oldu. Şimdi şirket, şubeleri kapatıp onları birleştirerek, kuryelerin 3 veya 5 kilometre olan dağıtım alanını 7 kilometreye çıkararak, esnaf kuryeye yakında olan siparişleri, bordrolu kuryelere ise uzakta olan siparişleri vererek, bu kararlılığı ve iradeyi kırmaya çalışıyor.

Ancak bu tip uygulamalar geçmişte Yemeksepeti kuryeleri ile depo işçilerini yıldırmadığı gibi bugün de yıldırmayacak. Yemeksepeti işçileri depo depo örgütlenmeyi ve sendikaları TÜMTİS’te birleşmeyi sürdürüyorlar. 30 ilde, 180 işyerinde 8545 çalışanı bulunan Yemeksepeti’ne sendikal hak ve özgürlükleri sokma mücadelesi, aslında bütün taşımacılık işçilerinin ve Türkiye’nin bütün emekçilerinin sendikal ve demokratik hakları için verilen bir mücadele; zira Yemeksepeti’ndeki sendikal mücadele, kamuoyu açısından bir simge halini almış durumda. Bu sebeple bütün işçi örgütleri, sosyalist partiler ve demokratik kurumlar, TÜMTİS’in ve Yemeksepeti işçilerinin burada verdiği sendikal mücadeleyle dayanışma içinde olmalı.

Yorumlar kapalıdır.