İşçi hareketinde “denetimli” seferberlikler

2022 yılının başlarında, gerek asgari ücretteki artışın gerekse genel olarak ücretlerin düzeyinin korkunç enflasyonun etkisiyle son derece yetersiz kalması sonucunda, şubat ve mart aylarında güçlü bir ek zam talebi seferberliği yaşanmıştı. Aynı türden bir yeni seferberlik olasılığı karşısında bu yılkı yetersiz asgari ücret artışının ardından hükümet çeşitli manevralarla ön almaya çalıştı.

Asgari ücret artışının (yüzde 54) çok yüksek olduğu algısını yaratmaya yöneldi; memurların maaşlarını önce yüzde 15’ten yüzde 25’e, sonra da yüzde 30’a artırma hokkabazlığına başvurdu, EYT sorununu yaşa bağlı olmaksızın çözdüğünü ilan etti ve nihayet asgari ücretin yıl ortasında yeniden gözden geçirilebileceği vaadini ortaya attı. Bütün bu uygulamaların, enflasyonun düştüğü propagandası eşliğinde, özellikle örgütsüz emekçi sınıflar içinde kısmi ve yetersiz bir tatmin olma duygusu ve bir bekleme ortamı yaratması, bir önceki yılın seferberliklerinin tekrarını oldukça güçleştirdi.

Bununla birlikte, sınıfın öncü sektörlerinden olan metalde MESS’le olan toplu sözleşmeleri devam eden bir dizi işyerinde ek zam talepleriyle hareketlilikler yaşanmaya başladı. DİSK’e bağlı BMİS’in “yeni yıla ek zam talebiyle giriyoruz” açıklamasının yanı sıra, bu talebin Türk Metal ve Özçelik-İş’e bağlı işyerlerinde de duyulmaya başlaması, hareketliliğin tabandan geldiğine işaret etmekteydi.

Geçtiğimiz yıl doğan seferberlikleri işyeri içi ekonomik sorun çerçevesine hapsedip birbirinden yalıtarak sönümlendirme politikası izleyen sendika bürokrasileri, bu kez de birlikte derhal harekete geçip MESS’le anlaştılar ve toplam yüzde 34 zam alındığını ilan ettiler. Oysa bu artışın gerçekte daha düşük olması ve hayat pahalılığının çok gerisinde kalmasının yanı sıra, sendika bürokrasileri bu girişimleriyle hükümetin emekçi sınıfları oyalama politikasına katkıda bulunmuş ve onların demokrasi ve toplumsal kurtuluş mücadelelerinin önüne tekrardan set çekmiş olmuşlardır.

Öte yandan, Birleşik Metal-İş ile geçmişte EMİS’i oluşturan ve daha sonra yeniden MESS’e katılmış olan işletmeler arasında süren TİS görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanmasının ardından greve çıkılacağı ilan edildi. Bununla birlikte, greve çıkılmadan evvel biri hariç şirketler ile sendika arasında anlaşmaya varıldı. Hükümetin yasaklamasına karşın greve çıkılan Schneider Enerji’de ise, grevin üçüncü günü, 24 Ocak’ta anlaşmaya varıldı. İmzalanan bütün bu sözleşmelere göre, her işletmede kısmi farklılıklar olmakla birlikte, işçiler ikramiyeler ve sosyal haklar dahil yüzde 100 civarında bir zam elde etmiş oldular.

Mevcut koşullar bu anlaşmaların dışında kalan metal fabrikaları ile başka işkollarındaki işçileri de ek zam taleplerinde bulunmaya ve hatta bu amaçla örgütlenmeye itebiliyor. Örneğin, İstanbul Dudullu OSB’de bulunan Omega Motor fabrikasında Türk Metal’e üye olan 18 işçi işten atılırken, patron diğer işçileri sendikadan istifaya zorluyor. Denizli’de Seval Kablo’nun 600 işçisi patronun Türk Metal’in yetkisine itiraz etmesini kapı önü eylemleriyle protesto etti.  Kartonsan’da grev sürmekte. Diyarbakır’da yüzlerce fırın işçisi ücret artışı talebiyle iş bıraktı. Tüpraş’ta işçiler ek zam taleplerini duvarlara yazdılar, Petrol-İş Aliağa şubesine aktardılar. Birçok belediyede işçiler ücretlerinde güncelleme istiyorlar. İstanbul ve Mersin’de tekstil işçileri de aynı şekilde ücret taleplerini dile getiriyorlar. LC Waikiki’de düşük ücretleri protesto etmeleri nedeniyle Kod 46 ile işten çıkarılan 7 işçi kapı önündeki protesto eylemleri sonucunda kısmi bir zafer kazandı…

Bu örnekler önümüzdeki günlerde de artabilir. Ne var ki, bir yandan hükümetin ve patronların yaratmaya çalıştıkları algı ve baskı uygulamaları, diğer yandan da bürokratik sendikaların mücadelelerin birleşme ve yaygınlaşmayı önleme yolundaki yoğun çabaları mücadelelerin birleşerek yaygınlaşmasını engelliyor.

Rejimin tüm ekonomik ve antidemokratik baskılarının arttığı bir seçim sürecinde, bu saldırının püskürtülebilmesi, emek hareketinin mücadele gücüne bağlı. Bu nedenle tüm ileri-öncü işçileri işyerlerinden başlayarak örgütlenmeye, varsa sendikal ve politik örgütlerini bir emek cephesinin örgütlenmesi yolunda zorlamaya davet ediyoruz.

Yorumlar kapalıdır.