Avrupa işçi sınıfı, emek düşmanı saldırıları kabul etmiyor

Avrupa’da aylardır süren ve kapitalist hükümetlerin grev yasağı gibi düzenlemelerle durdurmaya çalıştığı grev dalgasına emekçilerin cevabı geri adım atmamak oldu.

Almanya’da son 30 yılın en büyük grevi gerçekleşti ve işçiler hayatı durdurdu. Uyarı grevlerinin ardından, ülkenin en büyük sendikalarından olan kamuda Ver.di ve ulaşımda EVG’nin ortak çağrısıyla 27 Mart’ta 24 saatlik genel grev düzenlendi. Greve çıkan yüz binlerce işçi, artan enflasyon karşısında ücretlerin de artırılmasını talep ediyor.

Fransa’da emeklilik yaşını 62’den 64’e çıkaran ve prim ödeme süresini uzatan reform dayatması emekçileri sokağa dökmüş ve yasaya karşı milyonlarca kişinin katıldığı kitlesel protestolar gerçekleşmişti. Reformun 16 Mart’ta mecliste oylanmadan antidemokratik bir şekilde kabul edilmesi nedeniyle eylemler devam etmekte. Bugüne kadar ulaşımdan kamu hizmetlerine, eğitimden enerjiye kadar onlarca sektörde “Macron defol!” sloganını atan emekçiler 10 tane genel grev gerçekleştirdi. Macron’un istese de istemese de bu reformu yapmak zorunda olduğunu söylemesi, reformun amacını gözler önüne seriyor. Fransa hükümeti, kapitalistlerinin kârlarını yükseltmek uğruna krizin faturasını emekçilere ödetmek istiyor. Eylemlerde kadınlar ön planda, çünkü yarı zamanlı çalışmanın kadınlar arasında daha yaygın olması, erkeklerden daha düşük ücret almaları ve çocuk, hasta bakımı gibi sebeplerle çalışma hayatlarının kesintiye uğraması nedeniyle emeklilik reformu kadınları daha fazla etkiliyor.

İngiltere, Yunanistan, İsviçre, İspanya, İtalya, Portekiz ve daha pek çok Avrupa ülkesinde de emekçiler artan hayat pahalılığı karşısında ücretlerin artırılması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve insanca bir yaşam için grev ve eylemlerini sürdürüyor. Çünkü tüm dünyada olduğu gibi Avrupa’da da emekçiler, kapitalist hükümetlerin emek düşmanı saldırılarıyla karşı karşıya. Krizin faturasını ödemek istemeyen ve kemer sıkma uygulamalarını reddeden emekçiler ise bu saldırılara, mücadeleden geri adım atmayarak karşılık veriyor. Sendikaların ortak çağrılarına tanık olsak da, ayrık kalan mücadelelerin ortak bir eylem planı etrafında birleştirilmesi ihtiyacı bir kez daha karşımıza çıkıyor. Ve elbette eylemlerle enternasyonal dayanışmanın yükseltilmesi ve sürdürülmesi, her zamanki önemini koruyor.

Yorumlar kapalıdır.