İsrail: genel grev ve politik kriz

İsrail’de Benjamin Netanyahu’nun aşırı sağcı hükümetinin dayatmaya çalıştığı Siyonist, aşırı sağcı bir sivil diktatörlük kurmak anlamına gelen yargı reformu, ülkede büyük bir siyasi krizi tetikledi.

On milyon nüfuslu bir ülkede yüz bini aşkın kişinin katıldığı yürüyüşler ve ülkenin en büyük sendika merkezi Histadrut’un 27 Mart günü başlattığı güçlü bir genel grev, Netanyahu’yu reformunu askıya almaya zorladı. Grev ulaşım, sağlık, bankacılık ve eğitim sektörlerine yayıldı. Ayrıca yedek askeri birlikler de grev nedeniyle orduda yer almayacaklarını bildirdi.

İsrail’in kuruluşundan bu yana en büyük grev gerçekleşti

İsrail’in 1948’de İngiliz ve ABD emperyalizmlerinin Ortadoğu’daki çıkarlarını garanti altına almak ve bölgeye hâkim olmak için kurduğu bir devlet olduğunu hatırlayalım. Bunun için milyonlarca Filistinliyi topraklarından ve evlerinden sürerek, başka ülkelere veya Batı Şeria ve Gazze’nin küçük bölgelerine göçmeye zorladılar. Ve Avrupalı Yahudi yerleşimcileri, İsrail’in “kendi toprakları” olduğuna dair yanlış bir anlatıyla Avrupa’dan getirdiler.

İsrail, Filistin’i sistematik bir biçimde işgal ederek, Filistinlilere zulmederek ve baskı uygulayarak varlığını sürdürdü. 1948’den beri Filistinlilere yönelik sayısız katliama ve toprak işgaline imza attı. Bugün ise, bir yandan Gazze’ye dönük insanlık dışı ablukasını ve saldırılarını sürdürürken, Batı Şeria bölgesinde Filistinlileri yerlerinden etmeye ve yeni İsrail yerleşimleri kurmaya devam ediyor. İsrail devleti sınırları içerisinde yaşayan Filistinlilere ise ırkçı, ayrımcı uygulamalarını şiddetlendiriyor.

Öte yandan, İsrail’de 27 Mart günü ülke tarihinin en büyük genel grevi gerçekleşti. Bu grev, İsrail işçi sınıfının çok önemli bir bölümü ile ülkeye egemen olan Siyonist kapitalizm arasında bir kırılmayı tetikleyebilir. Bu seferberlik, dünya kapitalist krizinin İsrail’deki bir ifadesidir. İsrail Devleti’nin aşırı sağcı Siyonist hükümeti, artık sadece Filistinlilere karşı bir diktatörlük olmaktan çıkarak, İsrail emekçilerini de hedefine alan bir baskı rejimi olma yolunda ilerliyor.

İsrail işçi sınıfı özgürlüğü için Siyonizm’den kopmalı, ezilen Filistin halkıyla birleşmeye çalışmalıdır. Bu doğrultuda, İsrail’in baskıcı Siyonist kapitalist devletini tasfiye etmek ve Filistin halkının tarihsel talebi olan “laik, demokratik ve ırkçı olmayan bir Filistin” inşa etme hedefine yönelmelidir.

Yorumlar kapalıdır.