Uçurumun eşiğindeyiz

Türkiye ekonomisi bir avuç patronu kollayan Tek Adam rejimi sayesinde uçurumdan aşağı yuvarlanmanın eşiğine getirildi. Tüm fatura emekçilerin sırtına yüklenecek. Bu nedenle durumun ne olduğunu iyi bilmek gerekiyor.

Durumu bilelim

Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 19’dan yüzde 8,5’e düşürülürken resmi verilere göre tüketici enflasyonu yüzde 85’e, üretici enflasyonu ise yüzde 157’ye kadar çıktı. Türkiye bu oranla bile G-20 ülkeleri içerisinde Arjantin’den sonraki en yüksek enflasyona sahip ülke oldu. Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) tarafından hesaplanan yıllık enflasyon ise hâlâ yüzde 100’ün üzerinde seyrediyor.

“Yüksek kur-düşük faiz” modeli ile dış ticarette fazla verme hedefi, gelinen noktada tarihi bir cari açık ve dış ticaret açığına neden oldu. 2023’ün ilk çeyreğinde cari işlemler hesabı, ocak-mart arasını kapsayan yılın ilk çeyreğinde 23,6 milyar dolar açık vererek rekora imza attı. 12 aylık cari açık ise 54,2 milyar dolar oldu.

Öte yandan 2022’nin ilk çeyreğinde 30,8 milyar TL olan ocak-mart dönemindeki bütçe açığı ise 2023’te 250 milyar TL’ye çıkarak rekor kırdı. Swap (yani emanet paralar) hariç net rezervler ise eksi 79 milyar dolar oldu. Yani kasa tamtakır. Borç gırtlakta.

İktidar ne yapacak?

Kasada para olmadığı için hükümet ödemeler sorunuyla karşı karşıya. Başta deprem harcamaları, memur maaşları ve iç borçlar olmak üzere devlet harcamalarını ödeyebilmek için para basmaya devam edecek. Yani üretimde karşılığı olmayan kâğıt paralar kaplayacak ortalığı. Bu da yüzde 100’leri aşan enflasyonu ve hayat pahalılığını daha da kışkırtacak. Emekçilerin alım gücü daha da düşecek.

Hükümet boşalttığı kasaya biraz para çekebilmek için yeni vergiler salacak. Elektrikten suya ve doğalgaza kadar tüm faturalarda görülen vergiler artırılacak. Hatta halkın elindeki avucundaki ufak tefek birikimleri bile cebe indirebilmek için zoralım uygulamasını hayata geçirebilecek. Soyguncuların buna da ihtiyacı olacak.

Tabii hükümet bir de dışarıdan borç para arayacak. Bu iktidarın uluslararası güvenirliği olmadığı için de bunu dolarla yüzde 10’lara varan bir faizle toplamaya çalışacak. Sonuçta bugün (acilen ödenmesi gereken 161,4 milyar dolar da dahil) 459 milyar dolar olan toplam dış borç daha da artacak. Bunun yükü gene ek vergiler ve enflasyon yoluyla emekçi halkın sırtına yüklenecek.

Emekçilerin durumu

Yukarıda saydığımız önlemlere ek olarak hükümetin alacağı bir diğer “önlem” de “tasarruf” adı altında sağlık, eğitim, ulaştırma gibi alanlarda kesintilere gidilmesi. Böylece emekçilerin bu alanlardaki harcamaları artacak.

Zaten gırtlak boyu olan yoksulluk daha da derinleşecek. Türk-İş’in mayıs ayına ilişkin açıkladığı “Açlık ve Yoksulluk Araştırması”na göre son 36 aydır aralıksız artan gıda fiyatları aileleri daha da yoksullaştırmış durumda. 2023 Mayıs ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı 10 bin 360 lira olurken tüm ihtiyaçlarını insan onuruna yaraşır şekilde ve yoksunluk hissi çekmeden karşılayabilmesi için yapması gereken harcama tutarı ise 33 bin 750 liraya çıktı. Zaten gelişmekte olan 37 ülke içinde 10. sırada yer alan Türkiye bu sıralamada başa güreşmeye başlayacak.

Türkiye’deki gelir dağılımı adaletsizliği de artıyor. TÜİK’in 2022 yılına ilişkin Gelir Dağılımı İstatistikleri’ne göre, en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay, 2022’de bir önceki yıla kıyasla 1,3 puan artarak yüzde 48 oldu. Aynı dönemde en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise yüzde 6’ya geriledi. Bankerlerin, çeteci sanayicilerin, inşaat patronlarının ve silah tüccarlarının gelirleri daha da artacak, ücretliler iyiden iyiye kuyunun dibine itilecek.

Ve tabii işsizlik… Güncel resmi verilere göre, Türkiye’de işsizlik oranı yüzde 10 seviyesinde seyrediyor. Ama tarafsız gözlemciler tarafından “gerçek işsizlik oranı” olarak gösterilen ve iş aramaktan vazgeçmiş kimseleri de kapsayan geniş tanımlı işsizlik ise yüzde 21,8 ile çok yüksek bir seviyede bulunuyor. Bir başka deyişle, Türkiye’de çalışabilir durumdaki her beş kişiden biri işsiz durumda. Yeni yatırım yok, var olanlar da ya düşük kapasitede çalışıyor ya da iflas edip dükkânı kapatıyor. İşsizlik daha da artacak, işsizlik ödentilerinde “tasarruf”a gidilecek. Özetle, ülke sadece ekonomik çöküntüye sürüklenmiyor, aynı zamanda oligarşinin çıkarları adına yeni bir saldırı dalgası hazırlanıyor. Bu saldırıya karşı tüm emekçilerin birleşik bir direniş cephesini oluşturmak her zamankinden daha zorunlu bir hale gelmiş durumda.

Yorumlar kapalıdır.