Benzine zam, her şeye zam!

Nisan ayında 22 TL bandında olan kurşunsuz benzinin litre fiyatı temmuz ayının sonuna geldiğimizde 36 lirayı geçti. Aynı şekilde mazotun birim fiyatı da 20 liradan 34 liraya ulaştı. Söz konusu zamlar KDV ve ÖTV’ye yapılan artışların hemen üzerine geldi. Ne tesadüf, hepsi hükümetin zaferle çıktığı seçimin ve asgari ücret “lütfunun” hemen ardından yaşandı.

Bu sayfalarda daha evvel birçok kez hükümetin seçim öncesi ekonomik programının seçime endeksli olarak kaynakların dağıtımı olduğunu ifade etmiştik. Enflasyon karşısında eriyen ücretlerin emekçilerin alım gücünü sürekli olarak azalttığı bir durumda hükümetin tek yaptığı seçime kadar süreci idare etmekti. Bu dönemde emeklilere maaş artışı, vergi indirimi gibi gündemler ortaya çıktı. Seçim bittikten sonra ise esas ekonomi programı devreye girdi. Yoksullaşma daha da derinleşmeye, tüketim ürünlerinin fiyatı artmaya devam etti. Son benzin zamları da bunun kesilmeyeceğini gösteriyor.

Hükümetin söz konusu programının Millet İttifakı’nın da uygulayacağı “rasyonel” ekonomi programı ile esasen aynı olduğunu vurgulayalım. İronik bir şekilde Millet İttifakı’nın “fikirleri iktidarda”. Şaka bir yana, Millet İttifakı da Cumhur İttifakı da ekonomide çıkış için bütün yükü emekçilerin sırtına yükleyen bir politika önermekte idi. Bu acı politikaları gündelik hayatımızda hepimiz yaşıyoruz.

Öte yandan benzin zammı herhangi bir ürüne yapılan zamdan daha önemli duruyor. Zira benzin temel bir hammadde olduğundan, tüketim ürünlerinin ulaşımından enerji sektörüne kadar çok geniş bir yelpazede ardı arkası kesilmeyecek bir zam dalgası getirecek gibi duruyor. Bu zamlar ve ekonomik darboğaz karşısında oldukça basit ve emekçiler lehine çözümler mevcut, ancak mevcut iktidar patronlar sınıfının sıkı bir temsilcisi olduğundan bulacağı tüm rasyonel çözümler bizim aleyhimize olacak.

Biz başka bir ekonomi programının emekçileri ekonomik krizden çıkaracağını düşünüyoruz. Bunun için çok önemli bir talebi burada yinelemekte fayda var; ücretler enflasyon oranında üç ayda bir artırılsın. Eğer bu türden bir artış sağlanırsa emekçilerin alım gücünün göreli olarak korunması sağlanabileceği gibi patronların borçlarının ve yatırımlarının enflasyon ile daha da kârlı hale gelmesinin ve pastadan aldıkları payın küçülmesinin yolu açılabilir.

Öte yandan ücretlerin üç ayda bir enflasyon oranında artırılması ya da enerji tekellerinin kamulaştırılması gibi emekçiler lehine alınacak önlemlerin Cumhur İttifakı gibi burjuva hükümetlerin gölgesinde gerçekleşmesi pek mümkün durmuyor. O zaman emekçilerin en geniş eylem birliğini de ekonomik taleplerimizle birlikte savunmamız gerekiyor. Ancak işçi sınıfının ekonomik ve sosyal çıkarlarını savunacak bir mücadele ve bu mücadeleye önderlik edecek bir işçi emekçi ittifakı söz konusu önlemleri alacak politikaları geliştirebilir.

Yorumlar kapalıdır.