Dünya devriminin merkezinde metal grevi (II)

ABD’de toplam 146 bin işçilik bir işgücüne sahip “Üç Büyüklerde” (General Motors, Ford, Stellantis), Birleşik Otomobil İşçileri Sendikası’nın (UAW) parçalı da olsa greve çıkma kararı alması sonucunda, şu anda 18 bin metal işçisi, fabrikalarındaki üretimi durdurarak, sendikalarının toplu sözleşme görüşmeleri sırasında masaya getirdiği taleplerinin kabul edilmesi için mücadele halinde.

ABD’de metal işçilerinin alım gücü, son 50 yıl içinde yüzde 30 oranında düştü. Bu, sömürü oranlarının tarihsel bir zirveye çıktığını anlamına geliyor çünkü yarım yüzyıl öncesine kıyasla, gelişen teknik ve teknolojik olanaklar sayesinde metal işçilerin birim zaman başına daha fazla birim parça üretmeye başlamış olmalarına rağmen, bu durum onların mesai saatlerinin kısalmasını ve ücretlerinin yükselmesini beraberinde getirmedi; ancak tam tersine mesai saatleri uzadı, güvencesizlik ve esnek çalışmak biçimleri yaygınlaştı ve ücretlerde niteliksel bir düşüş yaşandı. ABD’de yaşanmakta olan enflasyon artışı, bu durumu daha da ağırlaştırıyor.

Bunun karşısında ise UAW’nun talebi, Üç Büyüklerin CEO’larının maaş artış oranlarını yakalayan bir çift haneli oransal ücret artışı ve enflasyonun göz önünde tutularak ücretlerin iyileştirilmesi. Bu talebin karşısında Ford 4.5 yıl için yüzde 20’lik bir artış, GM 4.5 yıl için yüzde 18’lik bir artış ve Stellantis ise 4.5 yıl için yüzde 17.5’lik bir artış öneriyor. Bu öneriler geçmiş kayıpları telafi etmek bir yana, 4.5 yıl boyunca herhangi bir metal işçisinin alım gücünü enflasyon karşısında korumayı dahi öngörmüyor.

Ford’un CEO’su Jim Farley, yalnızca 2022’de 21 milyon dolar kazandı. Stellantis CEO’su Carlos Tavares geçen yıl yüzde 22’lik bir ücret zammı aldı ve şimdi yılda 25 milyon dolar kazanıyor. General Motors CEO’su Mary Barra geçtiğimiz sene 29 milyon doların üzerinde kazandı ve 8 yıllık CEO’luk kariyeri boyunca, 200 milyon doların üzerinde bir servet biriktirdi.

Üç Büyüklerin CEO’ları, Üç Büyüklerin ortalama bir işçisinden 400 (dört yüz) kat daha fazla para kazanıyor. Bu, on yıllar boyunca savunmasız kalmış bir işçi sınıfına ve bu işçi sınıfının politik ve ekonomik haklarına saldırmış olan dünya tarihinin en varlıklı oligarşisinin çıkarlarını korumaya adanmış bir toplumsal örgütlenme modelinin sonucu olan derin bir toplumsal eşitsizlik tablosudur.

2023’ün ilk yarısında Üç Büyükler 21 milyar dolar kâr açıkladılar; bu, geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 80’lik bir artış anlamını taşıyor. Geçtiğimiz on yıl boyunca Üç Büyükler, sadece Kuzey Amerika’da (ABD ve Kanada) 250 milyar dolarlık bir kâr elde ettiler. Yine bu firmalar geçen yıl, varlıklı hissedarlarını daha da varlıklı kılmak için hisse geri alımları ve temettü ödemelerine 9 milyar dolar ayırdılar.

Dolayısıyla metal işçilerinin ücret taleplerinin karşılanabileceği kaynak mevcut: Bu kaynak, metal işçilerinin bizzat kendilerinin ürettiği ancak firmalar tarafından artı değer olarak el konulan ve kâr olarak açıklanan zenginlikte yatıyor. Bu zenginlik, ABD işçi sınıfına ve emekçilerine ait.

Sendikanın kabul görmeyen tek talebi ücretlerle ilgili değil. UAW aynı zamanda emeklilik ikramiyelerinde de niteliksel bir artış talep etmiş olmasına rağmen, Üç Büyüklerin hepsi bu talebi reddetti. Sendika geçici işçilik ve taşeronluk uygulamasına son verilmesini ve işe alınan geçici veya taşeron işçinin, bu işte 90 gün çalışmasının ardından kadroya alınarak sözleşmenin getirdiği bütün haklardan faydalanmasını talep etti. Ford bu talebi kabul ederken, GM ise kadrolaşmanın yıllar boyunca çalışmayı gerektirmesini, geçici/taşeron işçilere kârdan bölüşüm yapılmamasını ve bu işçilerin saatlik 20 dolar almasını savundu. Stellantis ise geçici/taşeron işçilik pozisyonundan kalıcı/kadrolu işçilik pozisyonuna herhangi bir geçişi reddetti ve geçici/taşeron işçilere kârdan bölüşüm yapılmamasını ve bu işçilerin saatlik 20 dolar almasını talep etti.

UAW, açıkladığı İşçi Ailelerini Koruma Programı çerçevesinde iş güvenliği talep ettiği ve fabrikaların kapatılması durumunda işçilerin greve çıkma hakkının olduğu bir teklif gerçekleştirdi. Ford ve GM bu teklifi bütün yönleriyle reddederken, Stellantis bunun üzerine, onlarca dağıtım deposu ile işletmenin de bağlı olduğu 18 fabrikasının hepsini birden satma ve kapatma hakkının tek taraflı bir şekilde kendisine tanınmasını talep etti. Üç Büyükler bugüne dek, on yıllar içinde ABD’de toplam 65 fabrikalarını kapatarak, kitlesel ve akut bir işsizliğe neden oldular.

Üç Büyükler benzer şekilde, UAW’nun tatil günlerindeki artış taleplerini de reddetti. Sadece Ford, yalnızca 2 haftalık babalık iznini kabul etti.

Sendika hisse geri alımları, özel temettü ve normal temettü artışlarına harcanan her 1 milyon dolar için işçilere 2 dolar sağlanarak kâr paylaşımının artırılmasını istedi. Üç Büyükler ise şirket yöneticilerine ve zengin hissedarlara daha fazlasını bırakan imtiyazlı kâr paylaşımı formülünü öneriyorlar. Ford’un formülüne göre bu paylaşım, son iki yılda işçi çeklerinin yüzde 21 oranında, GM’nin formülüne göre ise son yılda yüzde 29 oranında daha küçük olmasına neden olacak. Stellantis ise kâr paylaşımını önemli oranda durdurmayı öngörüyor. Firma, “gizli bilgi” mazeretiyle kullandığı formülü sendikayla paylaşmayı reddettiği için, işçilerin kayıplarının ne kadar olacağı tam hesaplanamıyor.

Sendikanın en önemli taleplerinden birisi de COLA şeklinde kısaltılan ve Türkçedeki tam açılımı Yaşam Maliyeti Düzenlemesi olan sistem. Bu sistem, enflasyon karşısında işçi ücretlerinin korunmasını öngörüyor. GM ve Stellantis bu sistemi baştan reddetmiş durumda. Ford ise sistemin oldukça kısmî bir kullanımını kabul etti; Ford’un kabul ettiği haliyle bu sistem, önümüzdeki 4.5 yıl boyunca enflasyon karşısında saatlik işçi ücretlerinin yalnızca 1 doların altında kalan bir tutar kadar artmasını öngörüyor. Bu, anlamlı bir artış olmadığı gibi, işçilerin eski alım gücünü yeni enflasyon karşısında korumaktan dahi aciz.

En önemli sorunlardan birisi de, İngilizcede “tiers system” olarak adlandırılan ve Türkçe’ye “katmanlar/kategoriler sistemi” olarak çevirebileceğimiz ve aslında kalıcılaştırılmış bir taşeron model olarak tanımlayabileceğimiz sistem. Bu sisteme göre, fabrika içindeki işçiler farklı kategorilere ayrılıyor. Dolayısıyla bütün işçiler yasal olarak aynı haklara sahip olma hakkından mahrum bırakılıyor. Özetle işçiler arasında eşitsizlik ve bölünme doğuran bir hiyerarşi kuruluyor. Alt katmanlar ve kategoriler, sözleşmenin üst katmanlara tanıdığı haklardan ve artışlardan faydalanamıyorlar. Onların hakları ile artışları daha kısıtlı tutuluyor.

Okuyucularımızın aklına Türkiye’deki kıdem sistemi gelebilir ancak bu doğru bir karşılaştırma olmaz. Zira Türkiye’de kıdem, eğer işçi geçici bir iş ilişkisine sahip değilse, çalışılan yıl tutarında, herhangi bir ayrımcılık gösterilmeksizin uygulanır. ABD’de ise Üç Büyüklerin herhangi bir fabrikasında, şirketlerin karar verdiği yıl sayısı kadar alt katmanlarda ve kategorilerde çalışıyor olabilirsiniz. Çalıştığınız yıl sayısı, sizin fabrika içindeki kategorik yasal pozisyonunuzda herhangi bir iyileşme getirmez.

UAW bu sözleşmede katmanlar/kategoriler sisteminin tamamen kaldırılmasını talep ediyor. 90 gün çalışmış olan her işinin, aynı kategoride sayılmasını istiyor. Üç Büyüklerin hepsi ise, alt katmandan üst katmana geçişin şartının 4 yıl çalışma olmasını talep ediyorlar. Ford bu 4 yıl boyunca alt katmanların emeklilik ikramiyesi ve sağlık haklarından muaf olmasını istiyor. GM ile Stellantis de alt katmanların emeklilik ve sağlık haklarından muaf olmasını talep ediyor ancak aynı zamanda, bu katmandaki işçilerin ücretlerinin, sektörün genelindeki ücretlerin altında olmasını istiyor.

ABD’nin en zengin 3 insanı, bugün ülkenin toplam nüfusunun yarısının toplam servetinden daha büyük bir servete sahip. Bu, 2023 yılında kapitalist emperyalist sistemin, sınai ve mali aristokrasinin kârlarını ve ekonomik-politik ayrıcalıklarını korumak ve derinleştirmek pahasına yol açtığı kitlesel sefaletin ve toplumsal eşitsizliğin vardığı barbarca boyutların basit bir yansıması.

Bu barbarlığın merkezinin ABD olması, bu barbarlığa karşı yükselen dünya devriminin merkezinin de ABD olmasını beraberinde getiriyor. Londra, Paris ve Brüksel, sırtlarını, Wall Street’teki kalelerine yaslıyorlar. Bu nedenle ABD metal işçilerinin grevi, yalnızca ABD işçi sınıfının önümüzdeki dönemde kendi egemen sınıflarına karşı vereceği mücadelelerden nasıl sonuçlar alarak çıkacağını değil, ancak doğrudan doğruya dünya devriminin gelişimini ve küresel sınıflar mücadelesindeki güç dengelerini de derinden etkileyecek.

Üç Büyüklerin yalnızca ABD toplumuna değil ancak bütün bir dünyaya tıpkı bir parazit gibi yapışmış olan asalak sömürücülüğü, metal işçilerinin kazanılan her talebiyle mevzi kaybedecek iken; dünya işçi sınıfını da kemer sıkma, borçlandırma, güvencesizleştirme ve yoksullaştırma saldırıları karşısında mücadeleci bir alternatifin yaratılabileceğine olan inancını pekiştirecek.

Yorumlar kapalıdır.