2024 yerel seçimlerine doğru

2023 yılına damgasını vuran olaylardan biri kuşkusuz 14 Mayıs genel seçimleri oldu. Bu seçimlere, 21 yıllık iktidarının ömrünü uzatan Erdoğan yönetimi karşısında beklenmedik bir biçimde hezimete uğrayarak krizi derinleşen düzen muhalefeti damgasını vurdu. Bu seçimde düzen muhalefeti en az Cumhur İttifakı kadar çürümüş olduğunu ve emekçi halka sahici bir seçenek sunamadığını açıkça ortaya koymuş, AKP yönetiminin en zayıf düştüğü bir dönemde dahi, iktidarı Cumhur İttifakı’na hediye etmişti. Millet İttifakı’nın politikasına uyarlanan, cumhurbaşkanı adayına politik destek sunan HDP ve sosyalist hareketin geniş kesimi de geniş kitlelerde demoralizasyona sebep oldu ve bunun etkileri hâlâ sürmekte.

Özgüven tazeleyen Erdoğan ve AKP yönetimi, seçimlerden sonra “IMF’siz IMF programı” ile emekçilere dönük saldırı programına hız verdi. Orta Vadeli Program ile emekçilerin üzerindeki vergi yükü artarken yüksek enflasyon devam etti. Böylece, hayat pahalılığı daha da kronik hale gelirken, ortalama genel ücret haline gelmiş asgari ücret ile sefaletin sürdürülmesi amaçlandı. Aynı zamanda bürokrasideki çürüme, Gezi davası ve Can Atalay örneğinde somutlaşan baskıcı politikalar, hakları için direnenlere yönelik baskılar ve Kürt hareketine dönük gözaltı ve tutuklamaların sürdüğü bir atmosferde yılı kapattık.

İşte bu siyasi atmosferde, Mart 2024’te gerçekleşecek yerel seçimlere doğru gidiyoruz. Cumhur İttifakı’nın mevcut yapısı ile yerel seçimlere hazırlanacağı, Millet İttifakı’nın dağılmasının ardından CHP ve İyi Parti’nin kendi adayları ile seçimlere gireceği görülüyor. İstifalarla sarsılan İyi Parti, Cumhur İttifakı’yla yakınlaşma yönünde ilerliyor. DEM Parti’nin gündeminde ise öncelikle kayyum atanan belediyelerin geri kazanılması bulunuyor. Batıdaki büyükşehirler için kendi listeleriyle hazırlanmakla birlikte, CHP ile işbirliği ihtimali masada güçlü biçimde durmaya devam ediyor.

Son genel seçimlerde ortak bir güç birliği inşa edemeyen sol sosyalist partiler, yerel seçimler öncesinde de iyi bir sınav veremiyor. Formalitenin ötesine geçmeyen birkaç toplantı dışında temel olarak, CHP ile DEM Parti arasındaki görüşmelerin sonuçları bekleniyor. CHP’ye “sağcı aday göstermeme” çağrılarından “sosyalist belediyeler birliği” kurma projesine geniş bir yelpaze arasında salınım yapılırken, burjuva ittifaklardan bağımsız bir siyasi seçeneğin inşası bir kez daha ikinci plana itiliyor. İşçi sınıfı ve emekçi kitleler içerisinde örgütlenmeyi; düzen muhalefetinden bağımsız, kopuşçu bir iktidar perspektifini önüne koymayan solun yerel seçim sonuçlarından da umduğunu bulamayacağını görmesi gerekiyor.

2024’e ekonomik yıkımın eşi benzeri görülmedik bir düzeye ulaştığı ve antidemokratik saldırıların tüm hızıyla devam ettiği bir dönemde giriyoruz. Üstelik seçimlerin ardından iktidar çok daha sert bir kemer sıkma programını hayata geçirmeye hazırlanıyor. Bu saldırı dalgasına ve antidemokratik uygulamalara karşı sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin ve sosyalist hareketin öncülüğünde bir acil eylem planının örülmesi hayati önem taşıyor. Bu temelde, düzen güçlerinden bağımsız bir emek ittifakının yerel seçimleri de gündemine alarak somut bir gerçeklik haline gelmesi en acil görevimiz olmayı sürdürüyor.

Yorumlar kapalıdır.