Yerel seçimler işçileri niçin ilgilendiriyor?

Yerel seçimler yaklaşırken düzen partileri en iyi hizmeti verme iddialarını sıralıyor. Biz emekçiler ise yerel seçim sürecinde “Herkes çalıyor, bari ulaşabildiğimiz kişiye oy verelim” ya da “Hiç değilse AKP gerilesin” seçeneklerine sıkıştırılıyoruz.

Yerel seçim sürecine iki büyük zorluk içerisinde giriyoruz. TÜİK bile emekçilerin geçen yıla göre daha çok çalışıp daha az kazandığını kabul ederken hükümet de kayyum atama gibi baskıcı uygulamalarıyla oy vermeyi anlamsızlaştırmaya çalışıyor.

Tüm bunlara rağmen yerel seçimler biz emekçiler için önemini koruyor. Yerel seçimler, AKP iktidarı için kendisini sorgulattığı süreçler olmaya devam ediyor. Onca seçim zaferi ve Tek Adam sistemine rağmen, yerel seçimlerdeki her gerilemesi hanesine yazılı bir yenilgi olarak karşısında duracak.

Öte yandan doğru bir belediyeciliğe ihtiyaç duyanlar asıl biziz. Zenginler de yoksullar da belediye ile iş yapıyorlar. Ancak yoksullar belediyenin kalabalık otobüslerini kullanıp işe giderken zenginler burada otobüs ihalelerine giriyor. Yoksullar ancak sağlıklı bir altyapı hizmetinden faydalanabilirlerse hastalıklardan korunup daha insani yaşama koşullarına sahip oluyorlar. Ancak altyapı çalışmalarından ötürü evinin önü harabeye dönen, ay sonunu getirmek için su faturasını hesaplayan bir zengin yok. Marmara yüzeyine müsilaj çıktığında dahi yalnızca biz emekçiler gerçekten üzülüp çözüm istedik. Marmara’yı kirleten hiçbir kurum faaliyetten men edilmedi. Ergene suyu hâlâ kapkaranlık, Dilovası hâlâ kanserin en çok görüldüğü bölgelerden biri.

Belediyeler “Halk için iyi olur” denerek kurulmadıkları gibi öyle işlemiyorlar da. Türkiye’nin ilk belediyesi yoksul halk değil, İstanbul’daki İngilizler için kurulmuştu. Bugün de emekçilerin temel yaşam masraflarını düşürüp ücretlerini baskılarken ihalelerle şirketlere kâr dağıtmak amacıyla işliyorlar.

Orman arazilerine yaptıkları villada ya da Boğaz’daki yalısında oturan hiçbir burjuva aile belediyeden metro-otobüs istemiyor. Hizmete ihtiyacı olanlar biziz. Yerel seçimlere dahil olarak kâr amaçlı değil ihtiyaç odaklı, sermayeden değil emekçiden yana bir belediyecilik diyen sözümüzü daha gür ifade edebiliriz.

Sermaye partilerinin aldatmacasına karşı savunmamız gereken kaynak yaratıcı, katılımcı, çevreye duyarlı, Kürt halkının ve tüm ezilen kesimlerin demokratik taleplerini benimseyen, kadınlara ve lgbti+lara pozitif ayrımcılık anlayışını gözeten ve emekçi kesimlerden yana bir yerel yönetimdir. Böyle bir yerel yönetim çağrısı belediyelerde emekçi denetimi, herkese bir konut, herkese parasız sağlık ve eğitim, belediyelerde kadın temsilinin artması, toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı politika ve hizmetler, kâr gözetmeyen güvenli toplu ulaşım, ekolojik yıkım ile mücadele, belediye çalışanlarına ve bütün emekçilere insanca ücret, sigorta ve sendika hakkı gibi taleplerimizin sahiplenilmesinin yolunu açabilir.

Yorumlar kapalıdır.