Gelir eşitsizliği derinleşiyor!

Türkiye’deki gelir dağılımındaki bozulma her geçen yıl artıyor. Gelirden aldıkları paya göre en üst ve en alt gruplar arasındaki makas bilhassa son 20 yılda oldukça derinleşti. Gelir dağılımı patronlar lehine bozulurken; en üst gelir grubundaki nüfusun gelirden aldığı ülke servetinin yarısına ulaştı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nın 2023 yılı sonuçlarını geçtiğimiz ay açıkladı. En yüksek gelirli yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay artarak yüzde 49,8’e yükselirken, en düşük gelirli yüzde 20’nin payı daha da düşerek yüzde 5,9’a geriledi. Yine Avrupa merkezli bir finans kurumunun yaptığı çalışmaya göre Türkiye, Avrupa’da servet dağılımı adaletsizliği konusunda ilk sırada yer alıyor. Türkiye’de en zengin yüzde 1’lik kesim ülkedeki servetin yüzde 40’ını kontrol ediyor.

Kuşkusuz bunların hepsi uzun yıllara dayanan AKP iktidarlarının işçi düşmanı, sermaye yanlısı ekonomi politikalarının bir sonucu. AKP’nin ekonomi anlayışı, sermayenin milli gelirden aldığı payı yüzde 40’lardan 55’lere çıkarırken emeğin payını yüzde 40’lardan 26’lara geriletti. AKP eliyle zenginler servetine servet katarken, yoksul daha da muhtaç duruma düşürüldü. Yine aynı çalışmada gelirlerdeki en düşük artış ücretli çalışanlarda görülürken, bu kesimlerin en yüksek vergi ödeyenler olduğunu, hatta hazinenin buradan önemli bir kaynak elde ettiğini biliyoruz.

Nitekim seçimden sonra bu tablonun daha da kötüleşeceği aşikâr. Yapılan zamlar birkaç ay içinde eridi, yıl ortası itibarıyla kira artışlarındaki müdahale de rafa kalkıyor. Her geçen gün alım gücü düşüyor, gıda fiyatları artıyor. Tüm bu tablo ile bağlantılı olarak yerel seçimlerde AKP’nin emek düşmanı politikalarından bıkan emekçiler yine bir başka düzen partisine yani CHP’ye yöneldi. Ancak ne var ki tüm düzen partileri patron örgütlerine de taahhüt ettiği üzere, Eylül 2023’te açıklanan Orta Vadeli Programı (OVP) uygulamaya devam edecektir. Bakan Şimşek’in ifadesiyle, “Ana hedef olan enflasyonu tek haneye düşürmek için sıkı para, seçici kredi ve gelirler politikasına ilaveten kamuda harcama kontrolü yaparak tasarrufu ön planda tutacağız” diye özetlenen bu politika aslen vergi artışları, işten çıkarmalar, ücretlerin baskılanması ve fahiş fiyat artışları olarak acı bir kemer sıkma reçetesi olarak sunulacaktır. Tam da gelir eşitsizliğini derinleştirip belirli bir kesimi zengin eden bu politikaların bedeli yine emekçilerin sırtına yüklenmek suretiyle ortaya çıkan zarar toplumsallaştırılmaktadır. Toplumsal örgütsüzlüğün bir sonucu olarak pervasızca saldıran iktidarın bu politikalarına karşı düzen partilerinden kopuş ve emekten yana bir ittifakı inşa etmek dışında bir seçeneğimiz yok.

Yorumlar kapalıdır.