Barınma, işçinin en büyük gideri

Uzun senelerdir durmadan yükselişe devam eden enflasyonun etkileri bütün ürünlere yansıyor. Barınma meselesinde de gerçek enflasyonun bile üzerinde bir artış gözlemlendi. Özellikle son 3-4 yıl içerisinde yapıların kira ve satış bedelleri 5-6 katlara kadar yükseldi.

Enflasyonun yanında her geçen gün eriyen maaşlar insanların yaşamlarını idame ettirmelerine bile olanak vermiyor. Bütün ürünlere gelen zamların çok altında maaş artışları gerçekleştiği için birçok insan maaşıyla yalnızca kira ödeyebilecek duruma kadar geriledi. İki sene öncesinde asgari ücret 8.500 TL civarlarında iken şimdi yaklaşık iki kat artarak 17.000 seviyelerine ulaşmış durumda, ancak iki sene önce 4.000 TL olan kira bedeli bugün 4-5 kat artarak 15.000’lere kadar yükseldi.

Kira oranlarında en fazla yüzde 25 artış yapılabilmesini öngören uygulama yürürlükten kalkacak. Yasal olarak uygulandığı söylenen ancak pratikte karşılığını göremediğimiz bu uygulama, kiracıya yasal açıdan avantaj sağlıyordu. Hâlihazırda kiralarını ödemekte bile zorlanan insanlar bu sınırın da kaldırılmasıyla altından kalkamayacakları kira bedelleri ile karşılaşacaklar. Bir de temmuz ayında yapılmayacağı açıklanan maaş zamlarının da etkisi ile yoksullaşma ivmesi yükselişle devam edecek gibi görünüyor.

Mehmet Şimşek politikaları ile halkın yoksullaştırılması hız kazanmış durumda. Borçları ve hezimeti yaratan sermaye, ödemeyi halkın sırtına yükledi. Vergiler ve zamlarla bütün yük işçi sınıfına bırakıldı. Yapılara gelen zamlar da bu durumun bir örneğini içeriyor. Kira vergilerinde uygulanan muafiyetin kaldırılması ödenen vergilerde yüzde 60 gibi bir artışı berberinde getirecek, bu da kiracıya yansıtılacaktır. Oturduğu evi dışında evi olanlardan alınacak ek vergiler de doğrudan kiracılara yansıtılarak ödenen miktarlarda yüksek artışlar gösterecek.

İktidar, açıkladığı tasarruf tedbirleri ile aslında bir yandan da boşa harcanan milyarlarca TL’yi gözler önüne sermiş oldu. Seminer veya eğitim adı altında otellere ve tatillere harcanan milyonlar göz ardı edilirken bunların masrafları halkın sırtından karşılanır durumda. Örneğin yakın tarihlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Filistin” için yaptığı 2 günlük konferans, geceliği 7.000 TL olan lüks bir otelde 200 katılımcıyla gerçekleştirildi. Kiralarda fahiş artışlara izin verilirken kamuda kiralanan mülklerde harcanan paralar ihtiyaç olarak sayıldı. Halk yoksullaştırılırken iktidar mensupları şatafat içerisinde hayatlarını devam ettirmekteler.

Servet vergisi getirilmesi, boş evlerin kamulaştırılıp halka açılması gibi somut ve emekçiden yana politikaların desteklenmesi gerekiyor. Yaratılan yoksulluğun sorumlusu olan sermayenin kazançlarına ek vergiler eklenmelidir. Barınma kamusal bir haktır ve devlet tarafından karşılanmalıdır.

Yorumlar kapalıdır.