Belediye işçileri, TİS ve ortak mücadele
Kadıköy, Ataşehir ve Kartal Belediyeleri ile DİSK Genel-İş Anadolu Yakası şubeleri arasında Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri sürüyor. Sendika, Kadıköy Belediyesi’nde işverenle yaklaşık 48 idari madde üzerinde anlaştı. Ancak işçilerin ücret artışı talepleri dirençle karşılaşıyor. Belediye patronlarını temsil eden SODEMSEN (Sosyal Demokrat Kamu İşverenleri Sendikası), işçilere yüzde 19’luk sefalet zammı teklif ediyor. Kadıköy Belediyesi ile yapılan bir önceki TİS ile haftalık çalışma süresinin 45 saatten 40 saate düşürülmesi kabul edilmişti. Ancak bu kararın uygulanmadığı birimler mevcut. İşçiler bu kararın da her yerde uygulanmasını talep ediyor. Ayrıca hâlâ masada olan başka maddeler de var. Bunlar karşısında Kadıköy Belediyesi işçilerinin 60 günlük grev süreci 23 Eylül itibarıyla başladı. Anadolu Yakası 1 No’lu şube başkanı Nazan Gevher Çam Ay, açıklamasında Kadıköy Belediyesi işçilerinin sorunları ve çalışma koşulları hakkında hiçbir fikri olmayan SODEMSEN’in masadan kalkması ve Kadıköy Belediyesi yönetiminin masaya oturması çağrısında bulundu.
Şubat 2021’de TİS görüşmelerinin tıkanması ve ücretlerle ilgili maddelerde anlaşmaya varılamaması üzerine 2 bin 300 taşeron Kadıköy Belediyesi işçisi greve çıkmıştı. Grev kararı üzerine o dönemki Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı’nın açıklamaları belediye işçisini Kadıköy halkıyla karşı karşıya getirmiş, kamuoyunda Kadıköy Belediyesi işçileri için “şımarık” algısı yaratılmış ve belediye işçilerinin koşulları ve talepleri görünmez kılınmıştı. (Süreci hatırlamak isteyenler, Kadıköy Belediyesi işçisi DİSK’li kadınların “İşçi kadınlar olarak sözümüze güvenebilirsiniz” diye biten açıklamasına bakabilir.)
Şimdi bir duralım ve bu anlaşmazlığın, belediyelerindeki ilan panolarını yoksulluğun, gelir adaletsizliğinin, hayat pahalılığının “var bir çaresi” diye süsleyen CHP’li Kadıköy Belediyesi’nde gerçekleştiğini hatırlayalım. Yoksa yaşadığımız derin ekonomik kriz ve yoksulluğun tek müsebbibi Saray rejimi değil mi? Belediyeler, devasa bütçelerinin bir kısmını emekçilerin hak ettiği insanca yaşam taleplerini karşılamaya ayıramıyor mu?
SODEMSEN’in doğrudan CHP ile bağlantılı bir işveren sendikası olduğunu hesaba katarsak CHP’nin emeğe reva gördüğü politikaların ne olduğunu yeniden görebiliriz. Kadıköy Belediyesi’nde şu anda memurlar ve taşeronlar için eşdeğer işe eşit ücret prensibinin hayata geçmediği bir gerçek. Ayrıca yerel seçimlerden önce sözü verilen ek protokol de halen yapılmadı. Bunlar, mevcut adaletsizliğin en önemli örnekleri arasında.
Ekonomik kriz, artan enflasyon ve hayat pahalılığı altında ezilen belediye işçilerinin koşulları, Türkiye’deki emek rejiminin bir yansıması. Hangi partinin yönettiği fark etmeksizin belediyelerde benzer taleplerle emekçilerin harekete geçtiğini görüyoruz. Öyle ki Hak-İş’e bağlı Hizmet-İş bile bugün yalnızca CHP’li değil AKP’li belediyelerde de benzer sorunlarla grev kararı ilan etmiş durumda.
Sonuç olarak, hangi burjuva partisi olursa olsun belediyeler aynı patron zihniyeti ile yönetiliyor. Hatta buna ses çıkaran işçileri, kendi partilerini kötü duruma düşürmekle itham ettiklerini gördük, görüyoruz. Mademki belediyeleri yönetenler aynı yöntemlere başvuruyorlar, o halde belediye işçilerinin haklarının garantisi de ortak mücadeleyle sağlanabilir.
Yorumlar kapalıdır.