Çağrı-İş Sendikası Başkanı Cihan Sezer ile Telus’ta örgütlenme süreci üzerine

Çağrı-İş Sendikası Başkanı Cihan Sezer ile, 2024 yılı başında sendikalaşma sürecine giren Telus işçilerinin mücadele süreci ve diğer iletişim merkezlerindeki işçilerin yaşadığı sorunlar üzerine konuştuk.

Gazete Nisan: İletişim işkolunda pek çok sendika olmasına rağmen neden Çağrı-İş Sendikası’nı kurma gereği duyduğunuzdan bahsedebilir misiniz?

Cihan Sezer: Ben yıllarca hem iletişim işkolunda işçi olarak çalıştım hem de bu işkolunda çalışan işçilerin örgütlenme süreçlerinde bulundum. Birçok kez pek çok çağrı merkezinde yetki alma ve toplu sözleşme yapma noktasına gelmemize rağmen mevcut sendikaların hantal yapısı ve de gerekli gayreti göstermemeleri neticesinde sonuca asla ulaşamadık. Tüm bu süreçler neticesinde bu örgütlenme çalışmalarına katılan pek çok öncü işçi yeni bir sendika kurulmasından yana görüş beyan etti ve harekete geçme iradesini gösterdi. Bu iradenin ortaya konması üzerine özellikle çağrı merkezlerini örgütlemeyi önüne koyan bir sendikanın kurulması kararını aldık. 2022 yılının Aralık ayında da sendikamızı kurduk.

Gazete Nisan: Çağrı merkezi çalışanlarının çalışma koşulları ve örgütlenme süreçlerinde karşılaşılan zorluklar neler?

Cihan Sezer: Çağrı merkezlerinde çalışan işçiler de ülkedeki diğer sektörlerde çalışan işçiler gibi yoğun emek sömürüsüne maruz kalmakta. İş güvencesiz çalışma, tazminatsız işten atılma, yoğun mobbinge maruz kalma, iş yükü gibi pek çok sömürü biçimi ile karşı karşıya çağrı merkezi çalışanları.

Çağrı merkezi çalışanlarının örgütlenme süreçleri ise oldukça sıkıntılı oluyor. Yukarıda da dediğimiz gibi tazminatsız işten çıkarılma bu sektörde çok yaygın. En ufak bir hak arama sürecinde tazminatsız işten atılıyor çağrı merkezi çalışanları. Yine bu sektörde evden çalışma biçimi de son zamanlarda yaygınlaştı. Bu da sektör çalışanlarının örgütlenmesi noktasında büyük bir dezavantaj.

Gazete Nisan: Telus Çağrı Merkezi klasik bir çağrı merkezi mi? Buradaki işçilerin yaptığı işin niteliği nedir?

Cihan Sezer: Çağrı merkezi deyince hepimizin aklına klasik, önlerinde bilgisayar, kafalarında kulaklık olan ve sürekli müşterilerle görüşülen bir işyeri canlanır. Telus bu nitelikte bir işyeri değil. Telus, Kanada menşeili bir firma ve işi TikTok sosyal medya platformunun içerik filtrelemesinin yapılması. Türkiye’den Azerbaycan’a, Arap ülkelerinden İran’a neredeyse tüm Ortadoğu ülkelerinden gelen TikTok gönderilerinin filtrelenmesi işini yapıyor Telus işçileri. Gün boyu bilgisayar başında TikTok gönderilerini izleyip oradaki yasaklı unsurları tespit etme işini yapıyorlar. Bu şekilde söyleyince kolay bir iş gibi görünse de bu işçiler gün boyunca taciz görüntülerinden şiddet görüntülerine, insan psikolojisini bozan pek çok içeriğe maruz kalıyorlar.

Tüm Ortadoğu coğrafyasına hitap eden bir firma olduğu için çalışanları da çeşitli milletlerden insanlardan oluşmakta. Türk, Arap, Kürt vb. uluslardan insanlar çalışıyor. Hatta şunu da belirtmeliyim ki belki de Türkiye’de Kürtçe bilme ve konuşma şartı ile işçi alan tek firma Telus. Bunun yanı sıra kadın ağırlıklı bir firma aynı zamanda. Kendisini açıklıkla lgbti+ olarak tanımlayan işçi arkadaşlarımız da var Telus’ta.

Gazete Nisan: Biraz da Telus işçilerinin örgütlenme sürecine gelelim. Telus’ta örgütlenme sürecine nasıl başladınız?

Cihan Sezer: Sendikamızı kurduğumuz 2022 yılı Aralık ayından itibaren yoğun bir biçimde ilişkide olduğumuz çağrı merkezi çalışanları ile iletişime geçmeye başladık. Kısa sürede pek çok işyerinden pek çok işçiyi sendikamıza üye yaptık. Bu süreçte Telus işçilerine de ulaşmayı başardık. 2024 yılının Ocak ayının başında Telus işçileri ile iletişimimiz belirli bir noktaya ulaştı. Bu tarihten itibaren çağrı merkezinde bir işçi komitesi kurduk. Yeni ve geliri olmayan bir sendika olduğumuz için işin doğrusunu söylemek gerekirse neredeyse tüm örgütlenme süreçlerini bu işçi komitesi yürüttü.

Komite önceleri, çağrı merkezinde bire bir örgütlenme sürecini yürüttü. Örgütlenmenin niceliği artınca bu çalışma açık bir çalışmaya dönüştü. İşyeri önünde bildiri ve broşür dağıtımından açık toplantılara, toplu SMS atmaktan bire bir görüşme ve telefon aramalarına pek çok yöntem kullanıldı. Bu yoğun çalışmalar neticesinde, altı ay içerisinde, yani 2024 yılının Temmuz ayında yetki başvurusunu yapacak örgütlülük düzeyine ulaştık ve ağustos ayında Çalışma Bakanlığına yetki başvurusunda bulunduk.

Biz bu başvuruyu yaptığımızda işyerinde 2020 kişi çalışıyordu. Şu an çalışan sayısını 1600’e kadar indirdiler. İletişim işkolunda 190 bin civarında işçi çalışıyor. Bu dikkate alındığında Telus’ta yetkiyi almak sendikamız için oldukça önemli bir zafer olacaktı. Zira bu işkolunda baraj 1900 kişi civarındaydı. Başka işyerlerindeki üyelerle birlikte bu barajı fazlasıyla geçecek ve toplu sözleşme hakkını kazanarak sendikamızı sektörde önemli bir noktaya getirecektik.

Bu arada Telus işçi komitesi bu barajı aşma sürecinde oldukça önemli çalışmalar yaptı. Bir örnek vermem gerekirse, bir işçi arkadaşımız motoruna atlayıp Balıkesir’deki bir çağrı merkezinin örgütlenme sürecini yürüttü. İşçi servislerinde bildiri dağıtarak birçok işçinin sendikamıza üye olmasını sağladı. Hem sendika yöneticileri hem de komitedeki işçiler bir yandan kendi işlerinde çalışırken diğer yandan tüm ekonomik imkânsızlıklara rağmen bin bir emekle örgütlenme süreçlerini devam ettirdi.

Çağrı merkezlerinde çalışan işçilerin büyük kısmı evden çalıştığı için sosyal medyayı da oldukça etkili kullandık. Pek çok üyelik ya da birçok işçi ile irtibat bu sosyal medya platformları üzerinden oldu diyebilirim.

Gazete Nisan: Peki, sendikanın yetki başvurusuna Telus patronu nasıl bir karşılık verdi?

Cihan Sezer: Telus patronu bu ülkede sendikalaşma süreçlerinde patronlar nasıl davranırsa, nasıl adımlar atarsa aynı adımları attı. İlk olarak ivedilikle 6356 Sayılı Sendikalar Kanunu’na dayanarak yetkiye itiraz etti ve sendika üye sayısının tekrar belirlenmesini istedi. Bu, sendikalaşma süreçlerinde her zaman başımıza gelen bir durumdur. Patronlar bu sayede zaman kazanır ve yapacakları diğer saldırıları planlarlar. Bu süreçte sendikalaşma faaliyetlerini yürüten üç öncü işçiyi de işten attı patron.

2024 yılının Ağustos ayında biz yetki için başvurumuzu yapmıştık. Süreç devam ederken 2024 yılının Eylül ayında çağrı merkezi patronlarının derneği olan, o zamanki ismi Çağrı Merkezleri Derneği, şimdi ise adı “Müşteri Deneyimi Yönetimi ve Teknolojileri Derneği” olan patron örgütü, Danıştay’a tüm çağrı merkezlerinin işkolunu değiştirmek için başvuru yaptı. Danıştay eylül ayında Telus’un da içinde bulunduğu tüm çağrı merkezlerinin işkolunu 7 no’lu işkolundan torba işkolu olarak da bilinen 10 no’lu işkoluna geçirdi. Normalde bu işkolu değişikliği Yargıtay üzerinden yapılır ve işkolu değiştirilirken patronlar ve ilgili sendikalar çağrılıp görüş alınır. Ancak patronlar hukuksuz bir şekilde çağrı merkezlerinin işkolunu değiştirmeyi başardı bu süreçte. Yaptığımız araştırmalardan öğrendik ki bu değişiklik 4. değişiklik olmuş. Ne zaman bir çağrı merkezinde sendikal örgütlenme başarıya ulaşacak olsa bu dernek işkolunu değiştirmek için başvuru yapmış ve her seferinde sendikal örgütlenmenin önüne geçilmiş.

Gazete Nisan: Bu işkolu değişikliği örgütlenme sürecini nasıl etkiledi ve bu doğrultuda önümüzdeki süreçte ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Cihan Sezer: Telus’un ve çağrı merkezlerinin işkolu değişir değişmez yaptığımız tüm üyelikler otomatik olarak düştü. 2 binin üzerinde üyemiz varken bir anda sıfır üyeye düştük. Biz de sendikamızın işkolunu değiştirebiliriz ama 10 no’lu büro çalışanları işkolunda barajı geçmek büyük sorun. Bu işkolunda barajı geçebilmek için 45 binin üzerinde bir üye sayısına ulaşmamız lazım. Ancak kısa vadede bu mümkün görünmüyor. Bu işkolunda faaliyet gösteren eski ve köklü birçok sendika bile bu barajı geçememekte.

Tüm mücadelemize rağmen eğer verdiğimiz bu çaba olumlu bir sonuç getirmezse Telus işçilerinin büro işkolunda faaliyet yapan bir sendikada örgütlülüklerine devam etmeleri için çabalayacağız. Sendikalarla irtibat halindeyiz ama öncelikle işkolunun değiştirilmesine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. ILO ile görüşmelerimiz devam ediyor. Yine başta Kanada’da faaliyet gösteren ve iletişim işkolunda örgütlenen pek çok sendika ile de temas içindeyiz. Eylemlerimiz İzmir’de, Telus çağrı merkezi önünde devam ediyor. Bu vesile ile özellikle İzmir başta olmak üzere, emekten yana tüm kurumları ve kişileri de eylemlerimize destek olmaya çağırıyoruz.

Yorumlar kapalıdır.