4 Ekim günü tüm Türkiye, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil adlı iki genç kadının katledilmesi haberiyle sarsıldı. Ayşenur ve İkbal’in katledilmesinin ardından tüm ülkede pek çok üniversite ve lise, kadın cinayetlerine ve erkek şiddetine karşı kitlesel eylemlere sahne oldu. Binlerce genç kadının seferber olduğu bu eylemlerde iktidarın kadın cinayetleri konusunda cezasızlık politikalarına duyulan öfke, erkek şiddetine karşı önleyici ve caydırıcı politikalar ihtiyacında somutlaştı. Bu ihtiyaç, üniversite gençliğinin 6284 sayılı kanunun etkin uygulanması ve Cinsel Tacizi Önleme Komisyonları’nın (CİTÖK) kurulup aktif işletilmesi taleplerinde ifadesini buluyor. CİTÖK’ler, kampüslerde kadınların ve lgbti+ların her gün maruz kaldıkları cinsel şiddet türlerine karşı mücadele ve hayatta kalanların psikolojik destek alması için hayati bir ihtiyaç olduğu gibi, kampüslerimizden patriyarkanın çeşitli formlarının ve bu formların cisimleştiği erkek şiddetinin atılabilmesi yolunda büyük önem taşıyor.
Okullarımızda CİTÖK’lerin kurulmasını ve aktif işletilmesini nasıl güvence altına alabiliriz? Bunu başarabilmek için, üniversite gençliğini CİTÖK’lerin kurulması ve işletilebilmesi doğrultusunda seferber edebilecek, acil talepler ekseninde oluşturacağımız bir eylem programına ihtiyacımız var. Ancak mesele eylem programıyla da bitmiyor: Bu eylem programının mümkün olan en geniş öğrenci kitlesince benimsenmesini sağlamak ve seferber olan bu öğrencilerin mücadelelerini etrafında birleştirebilecekleri bir mücadele aracını tarif etmek de bir o kadar acil bir görev. Bizce Öğrenci Temsilci Kurulları (ÖTK), şu an için, bu ihtiyaca cevap verebilecek yegâne araçlar. Resmi olarak üniversite yönetimlerinin ve YÖK’ün muhatap almak zorunda olduğu, bununla bağlantılı olarak geniş öğrenci kitleleri üzerinde meşruiyet sahibi olan ÖTK’lar, bu sebeplerden ötürü CİTÖK’lere yönelik taleplerimiz doğrultusunda öğrencileri etrafında seferber edebileceğimiz ve seferberlikler esnasında edindiğimiz mevzileri kalıcı hale getirebileceğimiz araçlar olarak kendilerini gösteriyor. ÖTK’ları böyle bir çalışmanın merkezine koyarken, bu araçlara yönelik olarak yürütülmesi gereken ayrı bir çalışma da açığa çıkıyor.
YÖK mevzuatına göre ÖTK seçimlerine 1 aylık bir süre kaldı. Seçimler yaklaşırken mücadeleci öğrenciler olarak ÖTK’lara yönelik geniş kapsamlı bir çalışma yürütmemiz gerekiyor. Oluşturacağımız eylem programları çerçevesinde bir araya getireceğimiz, gençlik örgütlerinden kulüplere uzanan bir blok üzerinden, ÖTK seçimleri yapılmayan okullarda bu seçimlerin yapılmasına, halihazırda seçimlerin yapıldığı okullarda ise bizzat seçimlere yönelik kampanyalar örmeliyiz. Ancak böyle bir kampanya sayesinde yalnızca CİTÖK talebine değil, öğrencilerin gündelik sorunlarına dair tüm taleplerine ilişkin mücadele yürütebilecek bir araca sahip olabilir ve öğrenci-gençlik hareketini savunmacı bir hattan kendi talepleriyle gündem belirleyecek bir hatta çekebiliriz.
Yorumlar kapalıdır.