Trump’ın etnik temizlik planına karşı Filistin halkının mücadelesine destek!
Filistin halkına yönelik etnik temizlik planlarının açıkça dile getirildiği, topyekûn işgalin adım adım uygulamaya konduğu, sivillerin hedef alındığı, gıda ve sağlık sistemlerinin çökertildiği bir döneme şahit oluyoruz. ABD’nin açık desteğiyle İsrail, Gazze’de fiili bir toprak işgaline ve nüfus mühendisliğine yönelmiş durumda.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ABD Başkanı Donald Trump arasında şubat ayında Beyaz Saray’da gerçekleşen görüşmelerin ardından İsrail ordusu Gazze’ye yönelik bombardıman ve kara harekâtlarını yoğunlaştırdı. Bu görüşmelerde Trump, Gazze’de yaşayan Filistinlilerin komşu ülkelere “taşınması” ve bölgenin ABD askeri kontrolüne alınıp bir tatil bölgesine dönüştürülmesi gerektiğini savunmuştu.
Mart 2025’te İsrail ordusu, Hamas’ın henüz bırakmadığı rehineler ve devam eden roket saldırıları gerekçesiyle Gazze’ye tekrar kapsamlı bir hava ve kara harekâtı başlattı. İki ay süren aradan sonra savaşın yeniden alevlenmesiyle bir hafta içinde 700’e yakın Filistinli hayatını kaybetti. Nisan ayına gelindiğinde Gazze’deki durum kritik insani felaket boyutundaydı. Resmi rakamlara göre Ekim 2023’ten bu yana 50 binden fazla Filistinli hayatını kaybetti (bu sayının yaklaşık üçte biri 18 yaş altı çocuklar). Gazze nüfusunun yüzde 2’sinden fazlası bu savaşta yaşamını yitirmiş oldu. Çok sayıda bina yerle bir olduğu için yüz binlerce insan derme çatma sığınaklarda veya BM okullarında barınıyor; temel altyapı (elektrik, su arıtma, kanalizasyon) neredeyse hiç çalışmıyor. BM İnsani İşler İrtibat Ofisi, 2025 Nisan’ında Gazze’de “kıtlık” düzeyinde bir insani kriz yaşandığını, nüfusun yarısından fazlasının en yüksek seviyede gıda güvensizliği çektiğini raporladı.
İsrail ordusu, Gazze’nin güneyindeki Refah ve Han Yunus bölgeleri başta olmak üzere birçok noktaya kara harekâtı düzenledi. Son bir ayda 400 binden fazla Filistinli yerinden edildi. Gazze Şeridi boyunca 1.500 metreye kadar uzanan bir “güvenlik bölgesi” oluşturularak yerleşimcilerin topraklarına el konuldu. Morag Hattı ve Philadelphi Koridoru gibi askeri hatlarla Gazze’nin kuzeyi ve güneyi birbirinden izole edildi.
7 Nisan’daki ikinci Trump-Netanyahu görüşmesinde Trump, sürgün planını “Bu inanılmaz bir emlak alanı. Eğer Filistinlileri taşırsak özgürlük alanı yaratmış oluruz,” diyerek, bu kez Yeni Şafak’ın da “hicret” olarak önerdiği Filistinlileri topraklarını terk etmeye zorlama planını açıkladı.
Tüm baskı ve saldırılara rağmen Gazze halkının direnişi devam ediyor. Ateşkes sırasında binlerce Filistinli kuzeye yönelerek teslim olmadığını gösterdi. İsrail ordusu Kuzey Gazze’yi kontrol ettiğini iddia etse de, bölgeden hâlâ roketler fırlatılıyor.
Uluslararası tepkiler de büyüyor. İsrail’de yüzlerce asker savaşa karşı açık mektup yayımlarken, dünya genelinde protestolar artıyor. Bangladeş’te bir milyon kişi sokaklara dökülürken Kanada, Fas, Lübnan, ABD ve Fransa gibi ülkelerde Filistin’le dayanışma yürüyüşleri düzenlendi.
Derhal ateşkes ilan edilmeli, İsrail ordusu Gazze’den tamamen çekilmeli ve Gazze’nin Filistin’in bir parçası olarak bütünlüğüne saygı gösterilmelidir. Tüm sınır kapıları açılmalı; gıda, ilaç, yakıt ve suyun girişine izin verilmeli ve elektrik derhal geri verilmelidir. Filistin ve Gazze’nin özgürlüğünü savunan aktivistlerin gözaltına alınmasını ve sınır dışı edilme tehditlerini -ABD’de Mahmoud Khalil örneğinde olduğu gibi- reddediyoruz. Bu baskılara son verilmelidir.
Yorumlar kapalıdır.