Ara zam yok, hayat pahalılığına karşı ne yapmalı?
Asgari ücrete temmuz ayında ara zam yapılmadı. Malum, hükümet ücretlerin reel olarak olağanüstü düzeylerde erimesi ve seçim ekonomisi perspektifi sonucunda 2022 ve 2023 yıllarında asgari ücrete temmuz ayında da zam yapmıştı. Kaşıkla verip kepçeyle almayı huy edinen hükümet bu uygulamadan da patronların kârlı çıkmasını bir şekilde sağladı.
Elbette asgari ücrete yapılan zam doğrudan ve dolaylı olarak bütün ücretlileri ilgilendiriyor. Emekçilerin büyük bir kısmı bu yıllarda temmuz ayında ara zam alabilmişti. Ancak 2023 seçimlerinin hemen ardından “Şimşek Programı”nın devreye girmesiyle bu uygulama sona erdi. Mehmet Şimşek öncülüğünde gerçekleşen OVP’nin nerelerde “başarı” gösterdiği ayrı bir konu. Ama krizden sermaye lehine bir çıkış sağlayıp faturayı emekçilere kesme konusunda başarılı olduğu açık.
Asgari ücrete ocakta yapılan yüzde 30 oranındaki zam ile, asgari ücretin yılın ilk aylarında açlık sınırının altına düşeceği belliydi. Nitekim bu oran enflasyonun epey altındaydı. Bugün geldiğimiz noktada durum çok daha vahim. TÜİK’e göre haziran ayında yıllık enflasyon artışı yüzde 35 civarında. Bu durum hayat pahalılığındaki artışın kesintisiz olarak sürdüğünün göstergesi. Enflasyonun en çok hissedildiği unsurlar ise konut, gıda ve ulaşım gibi emekçilerin temel harcama kalemleri. Enflasyondaki yıllık yüzde 35’lik artışın 21’i bu üç hayati alandan kaynaklanıyor. Özellikle barınma alanında son yıllarda yaşanan kriz emekçilerin en belirleyici sorunlarından birisi olarak göze çarpıyor.
Tablo çok belirgin. İşçi sınıfının, emekçilerin, yoksulların alım gücü düşmeye devam ediyor; hayat pahalılığı artıyor. Bu durum yoksullaşmayı ve borçlanmayı tetikliyor, kısır bir döngü açığa çıkıyor. Hayat pahalılığının dolaylı olarak tetiklediği pek çok sosyal sorun da açığa çıkmaya devam ediyor. Fakat bu karamsar tablodan çıkış mümkün. Patronların ve rejimin emekçilere karşı bir ekonomi programı varsa bizim de tutarlı ve birleşik bir mücadele programımız olmalı. Taleplerimiz ve araçlarımız, emekçileri bu cendereden kurtaracak olan çözümleri üretmeli.
Ücretlere üç ayda bir gerçek enflasyon oranında zam yapılması talebimiz güncelliğini ve aciliyetini koruyor. Bu talebi savunmaya devam etmeliyiz. Sadece bu değil; emekçilerin hayat pahalılığı karşısında ezilmesi karşısında tüm ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çekilmesi ve artan oranlı servet vergisi alınması elzemdir. Bütün bunlar için sendikalar başta olmak üzere bütün emek örgütlerinin ve sosyalistlerin seferber olması gerekli. Temmuzda ara zam mücadelesi için bu türden birleşik bir seferberlik yaratılamadı. İşçi sınıfının daha da yoksullaşmasının bir sorumlusu da budur. Aslında sınıfın acil gündemleri için birleşik bir seferberlik yaratma konusundaki zafiyet 2025 1 Mayıs’ındaki parçalı görüntüden de belliydi. Fakat önümüzdeki aylarda metal sektöründe toplu sözleşme ve asgari ücrete ocakta zam gibi kritik gündemler bulunuyor. İşçi sınıfını somut olarak etkileyecek bu kritik gündemlere şimdiden hazırlanmalıyız. Yakın dönemin deneyimlerinden hareketle emekçilerin birleşik mücadele hattını oluşturmak için çalışmaya devam etmeliyiz.
Yorumlar kapalıdır.