Çatalla çorba içilmez!

Bir yarışma düşünün. En kısa sürede kim daha çok çorba içer? Yarışmacının birinde kaşık, öbüründe çatal var! Ne kadar arzulu, ne kadar inançlı, ne kadar çalışkan olursanız olun; içilen çorba ise çatal kaşığı geçemez… Hayat boyu bir dikili ağacınız olmadı mı? Ya da bir ömür üç kuruşa mı sığdı sadece? O yaşadığınız kayıp hayata bir de bu gözle bakmayı deneyin! Belki de sorun sizde değil yarışmanın kendisindedir…

Patronlar, kapitalizmin akıllılar ve çalışkanlar için nimetlerle dolu olduğu hikâyesini anlatmaya bayılırlar. Dünyanın hemen her yerinde sıfırdan başlayıp zengin olmuş patron hikâyeleri vardır. Bütün hayatını günde yirmi beş saat, haftada sekiz gün, ayda otuz iki gün çalışarak geçirmiş ama zengin olmak bir yana, iki yakasını bir arada zor tutmuş milyarlarca insan işin sırrını anlamaya çalışır. İşin sırrı çatalda olmasın…

O çatal ki sekiz milyarderin servetinin 3,6 milyar insanın varlığına eşit olabildiği bir dünya düzeni yaratmış durumda. Üstelik her geçen gün eşitsizlik büyümeye devam ediyor. Pekiyi, milyarlarca insanın payına düşen? Çalışırken öldünüz mü? Hata sizde! Hastalandınız mı? Hata sizde! Bir ömür çalıştınız, bütün hayatınız üç kuruşluk birikim mi etti? Hata sizde! Savaşa, şiddete, ayrımcılığa, kimsesizliğe mi kurban gittiniz? Hata sizde! Kapitalizmin bizlere anlattığı hikâye bu işte!

Tabii ki bunlar doğru değil! Ne suçluyuz, ne de başarısız! Sadece örgütsüzüz! Sadece birlik ve dayanışmadan yoksunuz! Pekiyi, nasıl örgütlü olacağız? Birlik ve dayanışmayı nasıl kuracağız? Adaleti ve eşitliği nasıl sağlayacağız? Öbür dünya düşüncesinin dahi insanlara artık teselli vermediği bir kapitalist yıkım-yozlaşma ortamında sözümüzü nasıl ortaklaştıracağız?

Eline çatal tutuşturulmuş milyarlarca insanın hangi dine, dile, cinse, mezhebe, etnik kökene ait olduğunun öneminin olmadığını, hepimizi birleştirenin bu oyunda elimize tutuşturulmuş çatallar, yani ait olduğumuz sınıf olduğunu bilerek ilk adımı atmalıyız. Öğrenmek hatalardan ders çıkarmak demektir. Bu umut, inanç ve hedefle yeni bir sayfa açıyoruz… Umudun, uyanışın, yeniden doğuşun simgesi olan Nisan’la yeni bir merhaba diyoruz… Tohumun ve kökün filiz vermesi için Nisan diyoruz…

oktaybenol@gazetenisan.net

Yorumlar kapalıdır.