Flormar: “Bir gün bile umudumuzdan vazgeçmiyoruz”

Halen direnişi sürmekte olan Flormar’da 11 yıldan beri stand bölümünde çalışmakta olan Ayşe Öztürk ile gazetemiz adına yaptığımız röportajı sunuyoruz.

Nisan – Neden sendikalaştınız?

– Neden mi sendikalaştık? Çünkü maaşlarımız düşüktü. Ücretleri asgari ücretin üzerine çıkmayan arkadaşlarımız ve baskılar vardı. Özellikle kadınlara yönelik… İzin konularında ya da bir iş yaptırılacağı zaman o kadın arkadaşlar istedikleri yere konulabiliyorlardı. Yani bir bölümde iş bitince hadi sen başka bir bölüme geç deniyordu. Mesela Cumartesi günleri mesaiye kalınacaksa kadınlara mecburi oluyordu ama erkeklere yönelik böyle bir zorunluluk olmuyordu. Özellikle kadınlar üzerinde mobbing vardı.

Nisan – Direniş sürecinizi anlatabilir misiniz?

– Bugün direnişimizin 95. günü ve 95 gündür her sabah aynı kararlılık ve umutla geliyoruz ve o umudumuzdan kesinlikle vazgeçmiyoruz. Biliyoruz ki eninde sonunda sendika buraya girecek. Biz yirmi kişi 25/2 maddesinden çıkarıldık, yasadışı örgüte destek vermekten çıkarıldık. Dolayısıyla tazminatsız ve SSK’dan işsizlik maaşı bile alamıyoruz şu anda. Bizi zor durumda bırakmak için bizleri bu maddeden çıkardılar, ama “Rızkı veren Hüda’dır” diye bir laf var, biz bir şekilde döndürüyoruz ama umudumuzu da hiçbir zaman kaybetmiyoruz.

Nisan – Peki patron direnişinizi kırmak için neler yaptı?

– Öncelikle bir tel örgüyle başladı. Tel örgülerin arkasını da brandalarla kapadılar. Bizim içerideki arkadaşlarımızı selamlamamızı, el sallamamızı bile yediremiyorlar kendilerine. Ve daha sonrasında iki hafta önce geldiğimizde çevik kuvvet vardı burada. Pankartlarınızı asmayacaksınız, bağırmayacaksınız, ses yapıyorsunuz, valilikten şikâyet geliyor, emniyet müdürlüğüne şikayet ediyorlar dediler. Sonrasında geldik geçen hafta ve şu örgüleri kapatmışlardı kesinlikle içeriyi göremiyoruz. Bu bizim direnişimizi hiçbir şekilde kırmıyor, aksine daha da güçlendiriyor. Çünkü bizim burada oluşumuzdan, bizim buradaki varlığımızdan şikayetçiler, demek ki rahatsızlar. Yani onları sıkan bir şeyler var. Bizim amacımız da bu. Biz nasıl ki yataklarımızda rahat yatamıyorsak, onlar da yatamasınlar.

Nisan – İçerideki işçilerin direnişe bakışları nasıl?

– Direnişimize destek veren arkadaşlar da var ama destek vermeyenler de var ve destek vermediği gibi sendika gelirse nasıl olsa biz de bu haklardan yararlanacağız ama gelmezse de nasıl olsa çalışıyoruz diyorlar. Bize dokunmayan yılan bin yıl yaşasın mantığında olan insanlar var.

Nisan – Peki içeri sizden sonra taşeronlar alındı bildiğimiz kadarıyla, onların çalışma koşulları nasıl?

– İlk etapta onları sıkmıyorlarmış her şeyi öğretene kadar. Öğrettikten sonra adet istemeye başlamışlar ve taşeronlardan da yirmi beş otuz kişiyi çıkarmışlar. Tabii onların da böyle bir itiraz hakları olmadığı için dolayısıyla iş aramaya mahkûm kalıyorlar.

Nisan – Peki son günlerde yaşanan bu polis baskısından nasıl etkilendiniz?

– Polis baskısından aslında biz etkilenmiyoruz ama ister istemez sinirleniyoruz. Çünkü bizi bunlar terörist olarak atmışlar işyerinden ve işverenin her şikayetinde bunlar buraya geliyor ama bunlar nedir, FETÖ’cü müdür, PKK midir, nedir, devlet bu soruyu sormuyor. Ama oradaki patronun bir şikayetine buraya gelip bizi uyarabiliyorlar.

Nisan – Patron son günlerde herhangi bir geri adım attı mı?

– Hayır, hiçbir geri adım atmadı.

Nisan – Sendikanızdan memnun musunuz, sendikaya herhangi bir eleştiriniz var mı?

– Sendikamızdan çok memnunuz, özellikle Gebze şubesi için söylüyorum. Ama bilmiyorum yeterli adımlar atılıyor mu, atılmıyor mu. Sonuçta bize gelin burada direnin diyorlar ve doksan beş gündür hiç firesiz buraya geliyoruz. Ve geçenlerde bir sendika başkanı buraya geldi ve arkadaşlar içeriye girsinler biz yasal süreci bekleyeceğiz gibi bir açıklamada bulundu. Peki, siz yasal süreci bekleyecekseniz bizi neden dışarıya çıkardınız? Ya da biz içeriye gireceksek neden sendikasız içeriye girip de kendimizi ezdireceğiz?

Nisan – 95 gündür buraya gelip her gün direniyorsunuz, bu direniş size neler öğretti, neler kazandırdı?

– Bunun öncesindeki Ayşe saat yedi buçukta iş başı yapıp altıda evine giden bir insandı. Şimdi buraya her gruptan insan geliyor ve en azından dayanışma ruhunu öğreniyoruz. Yani bugün organizede bir şey olduğu zaman arkadaşlar ne oluyor diyebilecekler. Daha önce kafamızı çeviriyorduk herhangi bir şey gördüğümüzde…

Nisan – Son olarak Flormar’ın sahibi olan Yves Rocher’nin Fransa’daki fabrikalarında çalışan işçilerden bir destek gördünüz mü? Ya da herhangi bir uluslararası destek oldu mu?

– Şimdi Fransa’da eylemler yapılıyor. E-posta gönderdik fakat bunlara pek iç açıcı cevaplar gelmedi. Yves Rocher yetkilileri, Türkiye’deki yasalar nasılsa o şekilde ilerlensin dedi.  Ama Yves Rocher’ye bağlı olan bütün yerlerde sendika var. Bu konu Türkiye’ye gelince her bölgede olduğu gibi bir baskı söz konusu oluyor.

Yorumlar kapalıdır.