İstanbul’un ayak izleri

Ulaştırma Bakanlığı’nın Marmaray Projesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Metro Projesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü başkanlığında yürütülen arkeolojik kazılar 2004 yılında başladı. Üsküdar, Sirkeci ve Yenikapı Kazılarında gün ışığına çıkarılan buluntular İstanbul’un tarihi açısından olduğu kadar, dünya kültür tarihi açısından da önemli sonuçlar vermekte.

Hükümetlerin aslında en başından beri yük olarak gördüğü, fakat AB Uyum Yasaları çerçevesinde yapmaya mecbur kaldığı kazıların bitirilmesi için yıllardır yapılan baskılar, kamuoyunu arkeologların projeyi uzattığına ve İstanbul’un trafik sorununa neden olduğuna dair çarpıtılmış açıklamalar, ortaya çıkarılan pek çok veriye gölge düşürmekte. Oysa ilk bakışta maddi zarar gibi görünen kazılar, sonuçları ortaya çıktıktan sonra dolaylı bir kazanç alanı. Dünyada pek çok ülke, turizmini arkeolojik buluntularıyla canlandırarak hazinelerini büyütmekte. 31 Aralık 2012 tarihinde durdurulan ve yeniden başlayacağı muamma olan Marmaray kazıları ve özellikle Yenikapı şantiyesi en büyük buluntu topluluğuna sahip.

Neolitik’ten Günümüze Yenikapı

Yenikapı’da 58.000 m² alanda deniz seviyesinin +3 metre üzerinde, yani günümüz seviyesinde başlayan arkeolojik kazılarda ilk olarak, Geç Osmanlı Dönemi’ne tarihlenen küçük imalathaneler ve işliklere ait mimari kalıntılar ile sokak bulundu. Ayrıca aynı bölgede Metro kazılarında MS. 12-13. yüzyıllara tarihlenen Kilise kalıntısı da yeniden ayağa kaldırılmak üzere ortaya çıkarıldı.

-1 m ile -6.30 m. arasında, Bizans Dönemi’nin en büyük limanı olan, I. Theodosius (379-395) tarafından yaptırılan ve 11. yüzyıla kadar kullanılmaya devam edildiği anlaşılan limanda; Marmaray kazı alanında 13, Metro kazı alanında 22 olmak üzere farklı ölçü ve tipte 5-11. yüzyıllara tarihlendirilen 35 tekne kalıntısı gün ışığına çıkarıldı. Dünyanın en geniş antik tekne koleksiyonlarından birini oluşturan Yenikapı batıkları, dönemin gemi tipolojisi ve gemi yapım teknikleri açısından çok önemli bilgiler sunmakta.

Yenikapı kazı alanının batısında yer alan deniz surları, büyük taş bloklardan yapılmış rıhtım ve dalgakıranın bir bölümü gibi limanın karadaki mimarisine ait kalıntılar, bu alanda yapılması planlanan istasyonu iptal ettirmiş, istasyon doğuya doğru kaydırıldı.

Bu dönemlere ait deri ve ahşap günlük kullanım eşyaları (ayakkabı, tarak, oyuncak, vb.) kemik ve metal aletler, pişmiş toprak kaplar ve Amphoralar gibi İstanbul’da geçmiş yüz yıllarda yaşamış insanların günlük hayatlarına dair, birçoğu daha önce keşfedilmemiş pek çok obje ortaya çıkarıldı.

İstanbul’un kültür tarihi günümüzden 8500 yıl öncesine ait

Tüm bu alanda günümüz deniz seviyesinin yaklaşık -6.30 m. altında Neolitik Döneme (İlk Köy Toplumları) ait pek çok kalıntı ortaya çıkarıldı. Basit taş temelli dal örgü mimariye ait kalıntılar, bu kalıntıların çevresinde Hoker pozisyonda gömülen insan iskeletleri ve urne (kül kapları) gömüler, aynı bölgede Metro kazıları sırasında, aynı dönem mezar mimarisi içinde daha önce görülmemiş bir gömüt mimarisi bulundu. Deniz seviyesinin yaklaşık 8 m. altındaki killi tabakada insana ait ayak izleri bulundu. Üst üste birkaç tabaka halinde tespit edilen ayak izleri, deniz kumuyla örtüldüğünden korunmuştur. Tüm bu bulgularla beraber ahşap kano kürekleri, çakmaktaşı alet topluluğu, kemik ve ahşap aletler, pişmiş toprak kaplar vb. pek çok buluntu İstanbul’un Neolitik Dönemini anlamamıza yardımcı olmakta. Daha önce Yarımburgaz Mağarası, Fikirtepe ve Pendik yerleşimlerinde ortaya çıkarılan Neolitik buluntularla benzerlik gösteren Yenikapı Neolitik yerleşmesi, İstanbul’un tarihini 8500 yıl önceye taşımamızı sağladı.

Marmaray ve Metro kazıları dünyayı ayağa kaldıran buluntularıyla adından sürekli söz ettirmekte. Kazılarda henüz yaklaşık 70 bin eser gün ışığına çıkarıldı. Ayrıca edinilen tüm bilimsel veriler geçmişe ışık tutmak için farklı bilim dalları tarafından incelenmekteydi. Kazıların bu aşamada durdurulması yıllardır yapılan araştırmaların havada kalmasına neden olur. Kazıların, Türkiye ve dünya kültür tarihine katkı sağlaması için tüm bulguların değerlendirilip, sonuçlarının ortaya çıkarılması gerekli. Üstelik devlet kurumları her ne kadar kaçınsa da ilgili yasalarca, bu çalışmaları bitirmek zorunda. Umarım en yakın zamanda bu usulsüzlük aşılarak çalışmalar yeniden başlatılır ve İstanbul ayak izlerini yeni bulmuşken kaybetmez….

Yorumlar kapalıdır.