Demokratik bir anayasanın önkoşulu, Tek Adam rejiminin ilgası!
Türkiye’de mevcut rejim ve iktidar, Bonapartizme özgü biçimde, iç içe geçmiş durumda. Bu iç içeliğin temeli 1 Kasım 2015 seçim sürecinde atıldı. 15 Temmuz 2016 Askeri Darbe Girişimi’nin ardından mührü vuruldu. 16 Nisan 2017 referandumu ile resmiyete kavuşturuldu.
Bu 10 yıllık süreç; bir tarafında Gülencilerin bulunduğu rejim içi muharebe ve devlet aygıtında yarattığı yıkım ve travma, Erdoğan-AKP’nin parlamento çoğunluğunu kaybedişi, Kürt hareketinin siyasi temerküzü, Arap halk isyanlarının ürettiği bölgesel ekonomik-politik-sosyal değişimler ve aşılamayan 2008 dünya ekonomik krizinin tüm dünyada derinleştirdiği sistemsel ve ekonomik-sosyal yıkım dinamikleriyle şekillendi.
Dolayısıyla mevcut rejimi ve iktidarı oluşturan temel dinamik, ekonomik yükseliş ve politik şahlanış değil ideolojik çözülme ve sistemsel çöküş oldu. Tek Adam rejimi bu nedenle doğası gereği kurucu/kalıcı değil ihtiyati/tedrici bir ara rejim olarak şekillendi. İktidar blokunun sürekli kan kaybedişini, rejimin dikiş tutmamasını halen bu dinamikler belirlemekte.
Tek Adam rejimi ve siyasal taşıyıcısı AKP-MHP hiçbir demokratik açılımın tarafı, muhatabı, öznesi olamaz. Çünkü bizatihi kendisi varoluşunu ve devamlılığını antidemokratik yapıdan almakta. Herhangi bir demokratik açılım, özü gereği siyasal demokrasi alanını genişletmeli. Hak ve özgürlükleri artırmalı. Bütün bunlar merkezi yapının güçten feragat etmesi anlamına gelir.
Oysa rejim ve iktidar bloku gücü paylaşarak değil aksine merkezileştirerek ve tek elde toplayarak varlığını sürdürmekte. Rejimi ve iktidar blokunu oluşturan ekonomik-politik yapılar, ekonomik ve siyasi imtiyazlarını gücün bu aşırı merkezileşmesine ve tek elden kontrol ve dağıtımına borçlular.
Bugün Türkiye’de Kürt sorununun çözümü dahil tüm hak ve özgürlükleri teminat altına alacak, siyasal demokrasiyi işler hale getirecek, emekten ve ezilenlerden yana olan demokratik bir anayasanın önündeki en büyük engel Tek Adam rejimi ve onunla tek yumurta ikizi gibi iç içe geçmiş AKP-MHP iktidarıdır.
Bu çerçevede tüm kesimlerin hak ve özgürlüklerini teminat altına alacak demokratik bir anayasa, öncelikle Tek Adam rejiminin ilga edilmesini öngerektirir. Tek Adam rejiminin varlığı koşullarında demokratik bir anayasa pratik olarak mümkün olamaz. Mevcut antidemokratik koşullarda bir anayasa ancak Tek Adam rejiminin tahkim edilmesine hizmet edebilir. Bahçeli’nin DEM Parti sıralarına uzanan eli, bu tahkimat arayışının bir ifadesidir. Erdoğan’ın uzlaşma-normalleşme açılımı ve yeni anayasa söylemi, iktidarının ömrünü uzatma arayışından ibarettir.
Demokratik bir anayasa öncelikle tüm ezilen ve sömürülen kesimlerin siyasi ve toplumsal temsiline dayanmalıdır. Pratikte olan ne? Başta Kürt siyasal hareketinin temsilcileri olmak üzere binlerce politik tutsak cezaevlerinde tutuluyor. İşçi eylemleri dahil en ufak hak arayışları yargı ve güvenlik eliyle engelleniyor, cezalandırılıyor. İtiraz ve protestonun kendisi de haberi de kovuşturma nedeni oluyor. Düşman hukuku, ötekileştirme, tehdit; muhalif olan her kesime iktidar eliyle, diliyle yöneliyor. Cumhuriyet tarihinin en cezalandırıcı iktidarı iş başında! Bu iktidar demokratik bir çözümün tarafı olamaz. Bu rejim altında demokratik bir anayasa yapılamaz. Demokratik bir anayasanın önkoşulu, Tek Adam rejiminin ilgasıdır!
Yorumlar kapalıdır.