Zehir tarladan başlar: pestisit kullanımı ve tarımda sınıfsal yıkım
Türkiye’de son yıllarda tarımsal üretimde pestisit (tarım zehri) kullanımı çarpıcı biçimde arttı. Soframıza gelen her sebzede, meyvede hatta hayvansal gıdalarda bile artık kimyasal kalıntı riski yüksek. Bu sadece çevresel bir tehdit değil; doğrudan bir sınıf meselesidir. Çünkü bu tablo, neoliberal tarım politikalarının ve iktidarın tarım sermayesiyle kurduğu çıkar ilişkilerinin ürünüdür.
AKP iktidarı boyunca tarım politikaları, üreticiyi değil tarım tüccarını, toprak ağasını, tarım şirketlerini koruyan bir hatta ilerledi. Yıllarca köylünün örgütlü gücü olan tarım kooperatifleri tasfiye edildi; üreticinin örgütlenme ve pazarlık gücü bilinçli şekilde zayıflatıldı. Bunun sonucunda çiftçi, her hasat döneminde ürününü satabilmek için sermayedar tüccarın insafına terk edildi.
Tüccar ne verirse ona razı olmak zorunda kalan çiftçi, emeğinin karşılığını alamayınca üretim maliyetlerini kısmaya, verimi artırmak için kimyasallara yönelmeye başladı. Çünkü artık küçük üretici ne gübreye ne ilaca ne de traktör yakıtına güç yetirebiliyor; elinde kalan tek araç, tarlasını ayakta tutmak için pestisit. Bu, çaresizliğin kimyasallaşmış halidir.
Geliri yetmeyen çiftçi, yalnızca tarımsal üretimle geçinemediği için besiciliğe de yöneliyor. Ancak bu sefer iş yükü katlanıyor. Hem tarla işleri hem de ahır işleri arasında ezilen çiftçi, organik gübre üretimi için biriktirdiği tezekleri sağlıklı biçimde saklayamıyor. Bu ihmaller, haşere ve hastalıkları tetikliyor. Çiftçi ise çözümü yine kimyasalda arıyor. Böylece pestisit kısır döngüsü büyüyor: Toprağı, ürünü, havayı zehirliyor; ama bu, çiftçiyi de kurtarmıyor.
Pestisit kullanımı sadece toprağı değil, emeğiyle yaşayan milyonların sağlığını tehdit ediyor. Tüketiciler zehirli gıdalarla besleniyor, çiftçiler bu zehirlere maruz kalıyor. Kanser vakaları, hormonal bozukluklar, toprak erozyonu, biyolojik çeşitlilik kaybı… Tüm bunlar piyasanın “verim” adı altında dayattığı ölümcül sonuçlardır. Kapitalist tarım modeli doğaya ve insana aynı anda savaş açmıştır.
Çözüm kimyada değil, örgütlü tarımda
Çiftçi, üretimden koparılıyor. Tarım bir geçim yolu değil, borç batağına dönüşmüş durumda. Fakat bu tablo kader değil. Pestisitli gıdalarla değil örgütlü üretimle, kooperatiflerle, kamucu tarım politikalarıyla bu düzen değişebilir.
Ama bu da yetmez: Çiftçinin özgürlüğü, emeğini sermayeye değil kolektife yönlendirmesiyle mümkündür. Gerçek çözüm, emekçilerin birleşik mücadelesindedir. Tarım işçisinin, köylünün, üreticinin kurtuluş yolu, işçi sınıfının devrimci programında yatar.
Doğanın ve insanın birlikte sömürüldüğü bu düzende pestisit sadece bir kimyasal değil, sermayenin panzehirsiz açgözlülüğünün sembolüdür.
Yorumlar kapalıdır.