Sendikalardan istifa etmek bir çözüm müdür?
Kamu emekçilerinin 2026–2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci büyük tartışmalarla sona erdi. Bu tartışmaların temelinde hiç şüphesiz ki tüm kamu emekçilerinin tepkisini çeken Memur-Sen ve Kamu-Sen konfederasyonlarının beceriksiz tutumları vardı.
Kamu işçileri yol gösterdi
Kamu emekçilerinin 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci kamu işçilerinin toplu sözleşme sürecinin gölgesinde başladı. Uzun yıllar sonra işçi sendikaları AKP hükümetine karşı ses yükseltti ve çeşitli eylemler gerçekleştirdi bu süreçte. Bu eylemler neticesinde kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan yaklaşık 600 bin işçi için toplu sözleşme süreci, alım gücünde yaşanan kayıpları karşılamak çok uzak olmakla birlikte, görece iyi sayılabilecek bir sonuçla noktalandı. Buna göre kamu işçileri önümüzdeki 2 yıl için %50’nin üzerinde bir maaş zammı almış oldu.
İşçi sendikalarının uzun yıllar sonra AKP hükümetine karşı ses yükseltmeleri ve bunun neticesinde görece iyi sayılabilecek bir zam oranıyla toplu sözleşme yapması kamu emekçileri için de bir umut ışığı doğurdu. Ancak yaşanan toplu sözleşme süreci bu umut ışığının hızlıca sönmesine neden oldu.
Yapılan görüşmelerde hükümet 2026 yılı için %18, 2027 yılı için ise %8 olmak üzere toplamda %26’lık bir zam oranında ısrar etti. Kamu emekçilerini masada temsil eden Memur-Sen, Kamu-Sen ve Birleşik Kamu-İş sendikaları bu orana tepki gösterdi. Bu üç konfederasyon, kamuda örgütlü başta KESK olmak üzere diğer konfederasyonlar ve bağımsız sendikalar tepki olarak 18 Ağustos Pazartesi günü bir günlük iş bırakma eylemi gerçekleştirdiler. Uzun süredir tüm kamu emekçileri sendikaları birlikte bir grev örgütlememişlerdi; bu bağlamda oldukça önemli bir eylemdi bu eylem. Fakat hükümet nezdinde eylemin çok da karşılığı olmadı. Zam oranları değişmedi ve karar Hakem Kuruluna götürüldü.
Memur-Sen, Kamu-Sen ve Birleşik Kamu-İş’in başkanları Hakem Kuruluna üye göndermeyeceklerini, bu sayede Hakem Kurulunun karar alamayacağını ve toplu sözleşme sürecinin meclise taşınmasını sağlayacaklarını belirttiler. Ancak bu kararın dile getirildiği günün ertesinde Memur-Sen ve Kamu-Sen temsilcileri Hakem Kuruluna katılarak kurulun karar almasına neden oldular. Hakem Kurulu da hükümetin verdiği oranı neredeyse tekrar etti ve kurulun kararı kamu emekçilerinin toplu sözleşme sürecinin zam oranını belirlemiş oldu.
Kısa bir süre içerisinde bu iki yüzlü tutum tüm kamu emekçilerinin tepkisine neden oldu ve özellikle sosyal medyada bu iki sendikadan istifa edilmesine yönelik bir kampanya başlatıldı. Bu iki sendika dışındaki tüm sendikalarda sosyal medya platformlarında ve işyerlerinde bu istifa kampanyasını desteklediler, istifa formları havalarda uçuşmaya başladı.
İstifa etmek çözüm müdür?
Herkes bilmektedir ki Memur-Sen AKP’nin, Kamu-Sen ise MHP’nin yani bugün ülkeyi yöneten iki partinin uzantısı olan sarı sendikalardır. Bu sarı sendikaların kamu emekçilerini satmaları ilk değildir. Nitekim daha önceki toplu sözleşme süreçlerinde de bu tarz satışlar yaşanmış ve Memur-Sen başkanı Ali Yalçın’ın lakabı “Buçuk Ali” olarak kamu emekçilerinin diline yerleşmiştir. Bu bağlamda bu tarz sarı sendikalardan emekçilerin kurtulması elbette tercih edilen bir tutumdur. Ancak bu tutum hangi biçimlerde ve hangi bilinçle yapılmaktadır, bu çok önemlidir.
Maalesef günümüzde sendika üyeliği hem işçiler için hem de kamu emekçileri için sınıfsal içerikten kopuk bir aidiyet hissi ile vücut bulmaktadır. Bu aidiyet hissi çoğu zaman kişisel çıkar ya da korku duyguları ile harmanlanmaktadır. Hal böyle olunca sendika aidiyeti bir form doldurmaktan ibaret hale gelmiştir. Sendikaların çoğu da bu durumdan memnundur. Üyelerine bilinç taşımak, üyelerin sendikal yönetim süreçlerine katılması, üyelerin söz ve kontrol sahibi olması gibi olmazsa olmaz hususlar göz ardı edilmekte, aktif yönetici pasif üye anlayışı hâkim kılınmaktadır. Böylesi bir sendikal yapı kurulunca da sıradan üye olumsuz bir durumla karşılaştığında tek çözüm olarak sendikadan istifa etmeyi görmektedir. Sendikadan istifa ederek kendince bireysel tepkisini dile getirmektedir üye. Halbuki bu tutum hiçbir yaraya ilaç olamayacaktır.
Sendika yöneticilerinin işbirlikçi tutumları karşısında üyenin istifa etmesi hiçbir çözüm sağlamaz. İstifa etmek yerine kendisini satan yöneticileri alaşağı etmek, sendika temsilcilerini işyerlerine sokmamak ya da herkesin göz önünde yerin dibine sokmak, oturdukları koltukları sallamak ve hatta o koltuklardan o yöneticileri devirmek… Sendika üyesi emekçiler kendilerini satan bürokratlardan hesabı sendika içinde sormak yerine istifa ederek kaçmayı tercih ederse yarın gidecekleri herhangi bir sendikada da aynı şeylerle karşılaşacakları açıktır.
Muhalif sendikaların istifa kampanyası
AKP’nin uzun süredir iktidarda olması ve iktidarın verdiği gücü kamu emekçileri üzerinde kullanması neticesinde hükümet yanlısı sarı sendikalar güçlenmiş, muhalif sendikalar ise hızla küçülmüştür. Bu nedenle bu toplu sözleşme sürecinde ortaya çıkan tepkiyi kullanmak istemektedir muhalif sendikalar. Hemen hemen tüm muhalif sendikalar sosyal medya platformlarında, işyerlerinde istifa örgütlemektedir. Ancak üzülerek belirtmek gerekir ki bu istifa örgütleme süreci maalesef tüm sendikal süreci olumsuz etkilemektedir.
Sendikaların istifa örgütlemesi emekçiler içinde maalesef örgütsüzlüğü yaymaktadır. Görece güçlü görünen sendikaların üyeleri kendileri için risk olarak gördükleri diğer muhalif sendikalara da maalesef yönelmemektedirler. Bu süreçlerde istifa eden kamu emekçilerinin çok az bir kısmı muhalif sendikalara üye olmaktadır. Ayrıca bu şekilde üye olan emekçilerin büyük bir kısmı da yeni üye oldukları sendikaların en küçük olumsuz eyleminde tekrar istifayı tercih etmektedir.
Ne Yapmalı?
Başta da belirttiğimiz gibi elbette ki sarı sendikaların zayıflaması, muhalif, sınıfsal politikaları olan sendikaların güçlenmesi emekçilerin mücadelesi açısından oldukça önemlidir. Ama bu değişim bu şekilde sadece istifa örgütleyerek gerçekleşemez. İstifa edecek emekçilere bir mücadele programı sunmak ve de yeni üye olan emekçilere yönelik sınıfsal bilinci güçlendirecek eğitimler vermek gibi yol ve yöntemler geliştirilmezse bu tepkiler saman alevi gibi parlayıp gider. Nitekim daha önceki dönemlerde böyle süreçler olmuş, istifalar havalarda uçuşmuş en sonunda tekrar sarı sendikalar güçlerine güç katmışlardır. Etkili bir mücadele programı ve sınıfsal bilinci artıracak eylemler, tek çözüm yolu budur…
Yorumlar kapalıdır.