Örgütlü ve kararlı mücadele süreci: toplu iş sözleşmesi

Toplu İş Sözleşmesini (TİS), işçilerin sendika aracılığıyla işverene karşı toplu pazarlık yapma hakkı olarak tanımlayabiliriz. Ücretler, çalışma saatleri, sosyal haklar, ikramiyeler, izinler gibi çalışma koşullarıyla ilgili konularda tek tek değil, birlikte söz söyleme ve karar alma gücü verir. TİS’ler en az 1, en çok 3 yıl süreli olabilir.

TİS hakkı, yürürlükteki kanunlar gereği ancak sendika aracılığı ile kullanılabilir. İşyerinde sendikal örgütlenme, işçilerin çoğunluğunun yetkili sendikaya üye olması, sendikanın bakanlıktan yetki belgesi alması gibi adımlardan sonra sendika ile işverenin masada anlaşma sağlaması durumunda ortaya bir toplu iş sözleşmesi çıkmış olur.

İşçi sınıfının en temel haklarından biri olan TİS hakkı, işçiye tanınan bir lütuf değil, tarih boyunca sınıf direnişleriyle kazanılmış bir mevzidir. TİS detayları mevzuat ile düzenlense de her bir hüküm sınıf mücadelesiyle sahada var olur. TİS hakkı patronun kârını tehdit eden baş düşmanlardan olmasına rağmen bugün biz bu hakkın verilen sınıf mücadeleleri sonucunda kanunlaşmış olduğunu görüyoruz.

TİS sayesinde patronun kendi hazırlayıp imzalattığı bireysel iş sözleşmeleri hükümsüz kalır; işçi, patronun keyfi uygulamalarına karşı korunur. TİS sonucu ücretler yükselir, ücret artışları güvence altına alınır; sosyal haklar (yol, yemek, yakacak, prim, erzak, ikramiye vb.) genişler; fazla mesai, vardiya düzeni, iş güvenliği gibi temel çalışma koşulları belirlenir; keyfi yönetim engellenir, işçi güvencesi artar. Özetle, işçilerin insanca yaşamaya yönelik ortak iradeleri ve üretimden gelen güçleri patrona karşı TİS pratiğiyle vücut bulur. Ama tekrar ediyoruz, tüm bunlar işçilerin örgütlenmesi ve kararlılığıyla mümkün.

İşveren TİS’e uymak zorundadır. Uymaz ise işçilere tazminat ödeme yükümlülüğü doğar. Ayrıca idari yaptırımlar uygulanır.

TİS imzalanmasa bile örgütlü mücadele ile kazanılan her deneyim sınıfın hafızasına kazınır. Aralık 2024’te TİS hakkı için başlayan Temel Conta direnişi kararlılıkla devam ediyor. İşçiler yetki gaspına karşı yalnızca hukuk mücadelesi vermiyor, aynı zamanda patronun sendikasızlaştırma ve yıldırma politikalarına karşı dayanışmayı kararlılıkla sürdürüyor.

Queen Flowers’ta sendikalaştıkları için işten atılan işçiler TİS hakkının yalnız mahkeme salonlarında değil, fabrika önlerinde, direniş çadırlarında da savunulduğunda kazanılabileceğini gösteriyor. Yasal süreçler devam etse de işçilerin birlik olmasının patronu geri adım atmaya zorladığına tanık oluyoruz. Bugün Temel Conta, Queen Flowers ve Smart Solar işçilerinin direnişi gibi pek çok direniş yarın başka işyerlerinde tezahür edecektir.

Geçmişten günümüze tecrübe ettiğimiz üzere bürokratik engellerin ardına saklanan patronların karşısına ancak örgütlü işçi sınıfı çıkabilir. İşçinin çalışma koşullarını ilgilendiren ve insanca yaşamaya elverişli hale getiren TİS pratiğinin sınıfın gündelik hayatına etki edebilmesi ortak ve birleşik bir mücadeleden geçiyor.

Yorumlar kapalıdır.