23 Nisan, hangi çocukların bayramıydı?

23 Nisan, Türk ulusal egemenliğinin, geleceğe yani çocuklara emanet edildiği gündür. Böyle öğretilir ve her yıl 23 Nisan yurdun dört bir yanında coşkuyla kutlanır. Törenler ve stadyumlarda düzenlenen gösteriler… Bu yıl da neşeyle kutlandı. Devlet erkânı çocukları sevdi ve hatırlarda yalnızca gösteri sırasında dans etmeyi bırakan iki küçük çocuk kaldı (!)

Niyet okuması yapmaya gerek yok. Türk ulusal egemenliği öyle her çocuğa emanet edilecek değildi ya, ve bu Türk ulusal egemenliğini pekiştirecek zihinlerde, öteki çocukların kalmasına da gerek yoktu.

Gelgelelim, hatırımızda bunlar kalmadı. Zira bütün Siirt’e aylardır zaten malum olan ve 22 Nisan’da da tüm Türkiye tarafından öğrenilen kız çocuklarına uygulanan cinsel şiddetin etkisinden bir günde kurtulamadık. Mardin’de, ‘çocuk bayramı’ndan bir gün önce mayına bastığı için ölen çoban İzzettin’i de o kadar çabuk unutamadık. Yaşından büyük mahkumiyetler giydirilen, güvenlik güçlerince öldürülen Kürt çocuklarını ve bir sonraki gün, 24 Nisan’da, köklerinin o coğrafyadan ve tarihten silindiği Ermeni çocuklarını da… Ve babaları işten atıldığı için çocuk bayramını “Babalar işsiz, çocuklar aç” pankartının önünde kutlayan İSKİ işçilerinin çocuklarını da unutabilmiş değiliz.

Burjuvanın ikiyüzlü ahlâkına kanmak zor kısacası. Bu bayram, ne babası işsiz çocukların; ne cinsel şiddet mağduru kız çocuklarının; ne de Kürt, Ermeni çocuklarının bayramıydı. Bu bayram, askeri mühimmatlarını temizletmeyen, her üç günde bir çocuğun ölmesine göz yuman, kirli savaştan beslenen burjuvazinin bayramıydı.,Erkek egemen zihniyeti, küçük kadınların bedeninde pekiştiren Siirt bakkalının, tuhafiyecisinin, belediye başkanının erkeklik dayanışmasıydı. Bu bayram, biraz daha fazla kâr edebilmek için, çocukların boğazındaki ekmeği de çalan İSKİ taşeronlarının, patronlarının bayramıydı. Bayramlar, ancak bu ikiyüzlü ahlâkı, ırkçılığı, şiddeti ve yoksulluğu yaratan burjuvazi ve onun zihniyeti tüm dünyadan silinince, bu günleri de asla unutmayarak gelecek.

Yazan: Ayşe B., 3 Mayıs 2010

Yorumlar kapalıdır.