İşçi mektubu: Çalışmak zorunda kalan bir emeklinin mektubu

Bir emekli olarak gençlerin emekli olabilme şanslarının ne kadar zor ve meşakkatli olduğunu düşünürken aslında emekli olduktan sonra emekli maaşının yetmeyişi ve çalışmak zorunda kalıyor olmak daha da sıkıntılı bir durum. Çok küçük yaşlardan beri işçi olarak çeşitli sektörlerde çalıştım. Aslında emekli olmam çok daha önceleri mümkün olmalıydı. Çünkü 1980 senesinde sigortaya girişim olmasına rağmen ne yazık ki 35 yıllık çalışma içerisinde sigortalı çalışabildiğim süre çok daha düşük bir zamana denk geliyor. 35 yıllık çalışma içerisinde beş bin günü toparlayabilmek çok da kolay olmadı.

Sigortasız çalışmak durumunda kalmak sigortalı çalışıyor olmaktan çok daha fazla zamandı. Askerliği de ödeyerek 5075 gün üzerinden emekli olmuş ve emekliliğin tadını ne yazık ki çıkaramamış bir durumdayım. Asgari ücrete dahi denk gelmeyen bir maaş ve en ucuz ev kirasının 800-1000 lira arası olduğu bir ortamda elektrik, su, telefon gibi faturaları da dâhil ettikten sonra emekli maaşı ne yazık ki geldiği gibi geri gidiyor. Yani emeklilik sadece kâğıt üzerinde geçerli olan bir şey!

Bu düşük emekli maaşıyla geçinmenin mümkün olmadığı ortada ve benim gibi olanlar işçiliğe devam etmek zorunda. Çözüm aslında Kaf Dağı’nın ardında değil. Esasında emekli olanın geçinebilmesi için gereken ücret devlet tarafından pekala sağlanabilir. Fakat bu mümkün olmuyor. Her şeye bütçe bulan iktidarlar iş emeklilere ve işçilere geldiğinde cimrileşiveriyorlar. Sosyal adalet ne yazık ki yeterince işletilemiyor. Emekli olduktan sonra kendinize zaman ayıracağınız yerde çalışmak zorunda kalıyorsunuz. Bu, işsizlik oranını da artırıyor. Emekli olan geçinebilse işsizlerin de sayısının azalma ihtimali mevcut olacak. Tabii esasında işsiz sayısının azalması işverenlerin çok da işine gelen bir durum değil. Yedekte işçi ordusu olmalı ki işçinin maaşını asıl belirleyenin çalışan işçi değil, iş arayan işçi olduğu gerçeği mevcut olabilsin.

Hep şikâyet etmek değil biraz da çözümlerden bahsetmek gerekir ise çözüm esasında adil gelir dağılımından geçiyor. 8 saatlik iş gününün 6 saati düşürülmesi, 4 vardiya çalışmak işsizliğin çözümlerinden biri olabilir. Bir de asgari ücretin vergi dışı tutulması, asgari ücretin insanın insanca yaşamasını sağlayacak bir miktara ulaştırılmasına ihtiyaç var. Çok kazanandan çok vergi, az kazanandan az. Sene sonuna kadar hesaplandığında işçiden kesilen vergi kazançla orantılandığında patronunkinden çok daha fazla. Bu da adil olmayan bir durum. Sonuç olarak emekliliğimi kitap okuyarak, müzik dinleyerek, belki de yeni hobiler edinerek geçirmeyi hayal etmek bile şöyle bir ortamda mümkün değil. Mücadele ile gelecekte emekli olacak işçilerin insan gibi, insana yakışır şekilde yaşamaları dilerim mümkün olur.

Yorumlar kapalıdır.