“Bu bahar önce kadınlar yürüyecek”
Emperyalist kapitalist sistemde; sınıfsal, ulusal ve cinsel baskı gören biz emekçi kadınlar; bugün evimize, ocağımıza kâbus gibi çöken kriz karşısında bir kez daha sefalete mahkûm ediliyoruz.
İşten atılan ya da işsizlik korkusuyla bu pahalılıkta çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimizi düşünen bizler değilmişiz gibi, şimdi de patronların kriz faturası bize kesiliyor. ‘Kadınlar ve çocuklar’ olarak önce biz mağdur oluyoruz… Ölüm saçtıkları işgallerinde, operasyonlarında barbarlığa mahkûm ediliyoruz.
Daha yeni, IMF’li patronların Türkiye için ekonomi reçetesi olarak sunduğu Sosyal Güvenlik Yasası’nın mağduru olduk. En önemli sosyal haklarımızdan olan emekliliğimiz en fazla prim günüyle, erkeklerinkiyle eşitlendi. Evdeki görünmeyen emeğimizden kaynaklı yıpranma payımız hiçe sayıldı. Yine aynı patronlar, şimdi de küresel kriz diye biz kadın emekçileri işten atıyor, sanki zaten ait olduğumuz yere gönderirmiş gibi evin yolunu gösteriyor; çalışma hakkımızı elimizden alıyor.
Öte yandan, evin değil ama “az parayla nasıl karın doyar” ekonomisinin sorumlusu görülen bizler, gelen zamlar sonucunda, ‘evin reisi’nden daha fazla azar işitir hale geliyoruz. Sizce de sıkça duyduğumuz kadına yönelik şiddet ve cinayet haberlerinin artan işsizlikle, yoksullukla bir alakası yok mu?
Ama öyle ya, kriz var! Zaman fedakâr anaların zamanı! Dişten arttırma, dişimizi sıkma zamanı! Madem böyle, madem devletimiz bizi sadece paraya sıkıştıkça hatırlıyor. Biz de kendimizi kriz zamanında, seçim zamanında sesimizi yükselterek hatırlatacağız.
“Biz kadınlar, bu krizin yükünü taşımayacağız!”
Krizin yükü emekçi kesimlerin omzunda ve bu yükün en altında hem emekçi hem kadın olduğumuz için bizler varız. Öte yandan, biliyoruz ki, ne bu yük kendiliğinden hafifleyecek ne de kadına yönelik şiddet ve baskı kendiliğinden bitecek. Bunlara son verecek güç, örgütlü mücadelemizle mümkün; işyerlerinde, mahallelerde, sendikalarda, meslek odalarında, çifte sömürüye, barbarlığa karşı verdiğimiz mücadeleyle…
Ne yapacağız? Krizin sonuçlarına ve işten çıkarmalara karşı en önce ve en önde örgütleneceğiz. İşyerlerimizde, mahallelerimizde krize karşı ortak taleplerimizi oluşturmak için kadın-erkek tüm sınıfdaşlarımızla bir araya geleceğiz; ortak sınıfsal taleplerimizi, kadın olduğumuz için bize dayatılan sorunlara ürettiğimiz taleplerle birleştireceğiz. Kriz masası oluşturacağız. Bu araçlarla kriz toplantıları alacağız. Çevremizdeki işsiz kadın ve erkeklerle, direnişte olan kadın ve erkek işçilerle dayanışma içinde mücadeleleri birleştireceğiz.
Herkese düzenli, kayıt dışı olmayan iş ve iş güvencesi talep edeceğiz. Yerel-genel kampanyalarda, seçim zamanı ne istediğimizi tartışacağız. Sosyal Güvenlik Yasası’na, IMF’ye ve elimizden alınan çalışma hakkımıza karşı oy hakkımızı savunacağız. Seçim yasalarının demokratikleşerek daha fazla kadın adayın yer alabileceği doğru ve dürüst bir seçim talep edeceğiz. Mücadelemizle yüzyıllık kara yazgıyı değiştirecek, dört bucak yaşanılası bir dünya inşa edeceğiz.
Yazan: Canan Yılmaz (23 Ocak 2009)
Yorumlar kapalıdır.