29 Mart: Şapkadan tavşan çıkmadı

Bir yerel seçimleri daha geride bıraktık. Elbette, sonuçları üzerinden farklı değerlendirmeler yapılabilir, çeşitli olasılıklar sunulabilir. Ancak, seçim öncesi süreçle birlikte okuduğumuzda Kürt sorunu ekseninde vurgulanması gereken kuşkusuz DTP’nin başarısıdır.

DTP bu seçimlerde, 2004 yerel seçimlerine göre oylarını arttırmış, 58 belediye başkanlığını almış, Batman, Diyarbakır, Şırnak, Hakkâri, Tunceli illerine ilaveten Van, Siirt, Iğdır gibi üç ilin başkanlığını daha kazanırken, aynı zamanda, AKP’nin almak için büyük çaba gösterdiği Diyarbakır’daki başkanlık yarışında oylarını yüzde 65’in üzerine çıkarmıştır.

Öte yandan bu başarı, AKP’nin ve Kürt-düşmanı politikaların uygulanması noktasında aradaki nifakı unutup AKP’nin en büyük destekçisi olan devletin sayısız yöntem ve savlarına rağmen elde edilmiş bir başarıdır ve bu yüzden çok daha fazla önemlidir.

Çünkü bu başarı bir kez daha, Kürt halkının siyasi iradesini DTP’den yana koyduğunun göstergesidir. Çözümün, DTP ve PKK’nin muhatap alınması yolu ile gerçekleşebileceğine duyduğu inancın ifadesidir. Kürt halkının yaşadığı -ona yaşatılan- sorunların adını doğru koyabilmenin öneminin kanıtıdır…

Bu topraklarda Kürt sorunu, özünde, rejimin niteliğine dair bir sorundur: Baskı ve inkârdır; kimliksizleştirmedir, dilsizleştirmedir. Bunu başaramadığı noktada ise imhadır; başka bir ifadeyle kimlikleri bedensiz bırakma politikasıdır.

Bu seçimler tam da bu politikaları ve bu politikalardan beslenen rejimi yeniden mahkûm etmiştir. Başarı, Kürt sorununun başta bir kimlik sorunu olduğunun ve ulusal soruna içkin olanın, kimliksizleştirmeye karşı bir siyaseti duyarlı kıldığının bir dışavurumudur.

Kürtler, düzen partileri tarafından kimlik siyaseti yapmakla ‘suçlanan’ DTP’yi tam da bu nedenle seçmiş, kimliklerini ve bu kimliğe sahip çıkmak için yıllardır verdikleri mücadeleyi yok sayan ancak seçim dönemlerinde çeşitli yardımlarla göz boyamaya çalışanlara ya da ikircikli politikalarla Kürt halkının kazanımlarını, uluslararası politik atmosferin de uygunluğu içinde kendine mâl etmeye ve daha da önemlisi kendi tekeline almaya çalışan iktidara önce beni tanı, kimliğimi ve taleplerimi tanı, benim seçtiklerimi ve beni temsil edenleri tanı demiştir.

Bu uyarı, önümüzdeki günlerde gerçekleşecek Erbil (Kürt) Konferansı’nın fiziki bileşenlerini etkileyecek midir birlikte göreceğiz; ancak sonuç, düzen içinde çözüm arayanların bile düzeni yeniden resmetmesini gerektirecektir, bu açık. Ve çözümden kastedilen yine bir çözümsüzlük değilse, elbette bu resim, Kürt halkının iradesinin seçim haritasındaki yansımasını içerecektir, içermelidir.

Yazan: Cemre Sava (01 Nisan 2009)

Yorumlar kapalıdır.