Kaynaklar neye ve kime gidiyor?

Ekonomik yıkımın her alanda kendini gösterdiği, yoksulluğun kitleselleştiği ve antidemokratik saldırıların tüm hızıyla devam ettiği bir dönemdeyiz. Gerçek enflasyonun çok altında kalan

Eylem birliğinde ısrar gerekiyor

Emekçilerin en büyük mücadelesi yoksullukla. Gıdası, barınması, ulaşımı, giyimi, sağlığı derken zorunlu ihtiyaçlarını bile zar zor karşılıyorlar. Tek başına yaşayan bir işçinin yaşama

Tamamen sınıfsal!

Öngörü elbette gerçekleşti. Asgari ücret zammı henüz işçilerin eline geçmeden zamlar gelmeye başladı. Marketlerde aynı gün değişen etiketler, İstanbul'da toplu taşıma ücretlerine zamlar…

Kesenin ağzı kimin için açılıyor?

2023 bütçe görüşmeleri başladı. Dağılımlara bakıldığında, iktidarın seçimler öncesindeki olası manevralarını finanse etmeye dönük hamleleri görmek şaşırtıcı değil. Cumhur ittifakı, son

Sendikalar da mı seçimleri bekliyor?

Sonda soracağımı başta sorayım: 1 Mayıs’ta “birlikte değiştireceğiz” diyen sendika konfederasyonları şu an neredeler? Birlikte neyi değiştiriyorduk? Gıda ve yakıt fiyatları artıyor, alım

Beklemek mi, geleceği örgütlemek mi?

Türkiye’de emekçiler olarak ana gündemimiz uzun zamandır hayat pahalılığı. Enflasyonda artış, alım gücünde düşüş her geçen gün daha da hızlanarak sürüyor. Resmi enflasyon, nisan ayı resmi

O zaman orada işiniz ne?

Söz konusu zamlar olduğunda işaret edilen hep maliyetler. Zamların bu maliyetler karşısında zorunlu olarak yapıldığını söyleyip duruyorlar. Özellikle de enerji ve gıda sektöründe… Sanıyoruz

Biz geleceği istiyoruz!

19 yıllık iktidarının uzunca bir dönemi boyunca Erdoğan ve ona alkış tutan patronlar Türkiye ekonomik mucizesinden (!) bahsedip durdu hatırlarsınız. Buna göre; Türkiye, ekonomisi en hızlı

Niyet istikameti belirler!

Bu düzende işçiler olarak bizim tek sermayemiz emek gücümüz. En öncelikli gayemiz ise onun karşılığında aldığımız ücretle hayatımızı idame ettirebilmek; ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek.

4 milyar insan…

Hükümetlerin pandemi yönetimi politikalarının mevcut ekonomik krizi hızla bir sosyal krize doğru sürüklediğini bir süredir belirtiyoruz. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) "2020-2022

Bugün 1 Temmuz, peki yarın?

Bugün 1 Temmuz… Salgın sürüyor. Yeni varyantlar birçok ülkede yeni önlemleri gündeme taşıyor. Türkiye’de 1. doz aşılamada bile daha henüz 35 milyona ulaştık. Hükümetin, aşılamanın

Çözümden konuşmanın vakti!

Yalan, inkâr, baskı… Bunların, Tek Adam rejiminin artık olağan yönetim araçları olduğuna uzun süredir değiniyoruz. Gerçekler ömrünü kısaltmaya başladığında, onu ters yüz etme pahasına

Normal olmayan kapitalizmin kendisi!

Pandemide neler normalleştirildi? Mesela 2 milyon işçinin rızaları aranmaksızın ücretsiz izne çıkarılması… Daha fazlasının Covid-19 nedeniyle kısa çalışmaya geçirilmesi… İşsizlik

Buyurun, yeni istihdam teşvikiniz!

Meclis tatile girmeden hemen önce sözde istihdama özde işverene kalkan olma gayesiyle yeni teşvik paketleri gündeme gelmişti. Meclisin tatile girmesi ile kısa süreliğine rafa kalkan bu

Seçenek tek: Uygula!

Kadın cinayetlerine karşı önlem almayan iktidarın, kadınların hayatlarını ve haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme yönündeki açıklamalarına karşı kadınlar bir ayı aşkın

Normaliniz çok esnek ve güvencesiz!

“Yeni” normalin eskisinden farkını henüz görememişken, bir de “yeni” çalışma biçimleri gündemimize girdi. İşçi ve emekçiler içinse mevzu oldukça eski. Çünkü "yeni" diye sunulan,

Hepsini gördük!

Sermaye için kutu kutu paketler açanların sıra işçi-emekçiye gelince “biz bize yeteriz” dediklerini gördük… Biz kendimize yetmeye çalışırken, elimizdeki tek güvence olan işsizlik

“Tüm o kadınlar için…”

Sorunların çözümü için tespiti şart. Ancak söz konusu kadına yönelik erkek şiddeti olduğunda bu çabadan uzak, hatta tersine onu görünmezleştirme, fazlasıyla göz önündeyse

Kapitalizmin çelişkisi

“Sınırlı kaynaklar, sonsuz ihtiyaçlar” Bu ikilem tanıdık geldi mi?.. Kapitalizm mevcut ekonomik ilişkileri bu karşıtlık çerçevesinde açıkladı ve varlığını hep bu temelde

Yetki var, sorumluluk yok!

Çorlu tren kazasını hatırlıyorsunuz, değil mi? Tren, Edirne Uzunköprü’den İstanbul’a doğru yola çıkmış, Çorlu’da raydan çıkarak devrilmişti. 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi

İşyerlerinde kadın kurulları

Bir önceki yazıda, kadın işçi kurullarının Türkiye’de sendikaların gündemine girmesini sağlayan süreci kısaca özetlemeye çalışmıştım. Temel amaç, işyerinde kadına yönelik şiddet ve tacizle

Kadın cinayetleri önlenebilir!

Emine Bulut 18 Ağustos günü öldürüldü. 23 Ağustos’ta sosyal medyaya düşen görüntüler sonrasında haberdar olduk. Ağustos ayında öldürülen 49 kadından sadece biriydi. Belki öldürülen diğer