Öngörü elbette gerçekleşti. Asgari ücret zammı henüz işçilerin eline geçmeden zamlar gelmeye başladı. Marketlerde aynı gün değişen etiketler, İstanbul'da toplu taşıma ücretlerine zamlar…!-->…
Bilanço yıllardır değişmiyor. Bu bilançoda sermayeye hep kâr, emekçilere ise zarar yazılıyor. 2022 de böyle bir yıl oldu. Kazananlar kazanmaya, kaybedenler kaybetmeye devam etti. Kazanan!-->…
Emek Çalışmaları Topluluğu’nun ağustos ayında yayımlanan 2021 İşçi Sınıfı Eylemleri raporu birçok detaylı verinin yanı sıra sendikalaşmanın işverenler açısından korkutucu anlamını bir kez!-->…
Sonda soracağımı başta sorayım: 1 Mayıs’ta “birlikte değiştireceğiz” diyen sendika konfederasyonları şu an neredeler? Birlikte neyi değiştiriyorduk?
Gıda ve yakıt fiyatları artıyor, alım!-->!-->!-->…
Emperyalist kapitalist sistemin 2008’den bu yana derinleşen krizi, bir süredir dile getirdiğimiz gibi “çoklu krizler” biçiminde açığa çıkıyor. Bu duruma iktidarların verdiği cevap ise!-->…
Türkiye’de emekçiler olarak ana gündemimiz uzun zamandır hayat pahalılığı. Enflasyonda artış, alım gücünde düşüş her geçen gün daha da hızlanarak sürüyor. Resmi enflasyon, nisan ayı resmi!-->…
Söz konusu zamlar olduğunda işaret edilen hep maliyetler. Zamların bu maliyetler karşısında zorunlu olarak yapıldığını söyleyip duruyorlar. Özellikle de enerji ve gıda sektöründe… Sanıyoruz!-->…
İçinden geçtiğimiz çoklu krizler dönemi emekçi kitleler için yoksulluğu ve güvencesizliği muazzam boyutta derinleştirdi. Tek Adam rejimi patronlarla işbirliği içinde, emekçileri faturanın!-->…
Tek Adam rejiminin ekonomi politikalarının vahim sonuçları derinleşiyor. Gerçek işsiz sayısı 8,8 milyona ulaştı. DİSK-AR’ın hazırladığı rapora göre; iktidar, geçtiğimiz yılla!-->…
Yıllık enflasyon yüzde 120’yi geçti. Kira, ulaşım, elektrik, doğalgaz ve eğitimden sağlığa alınan her türlü hizmet kaleminde fahiş zamlar söz konusu. Gıda fiyatları ise adeta günlük olarak!-->…
Alım gücünün hızla düştüğü ekonomik kriz döneminde, işverenlerin açıkladığı zam oranları ile birlikte dayatılan sefalet ücretlerine karşı işçilerin tepkisi de mücadelesi de dalga dalga!-->…
Bizler işçi sınıfı olarak zaten en başında mülksüzleştirilmiş bir sınıfız. Elimizde emek gücümüzden başka bir şey yok. İşsizlik, işten çıkarılma, istihdamın küçülmesi bu yüzden bizler için!-->…
19 yıllık iktidarının uzunca bir dönemi boyunca Erdoğan ve ona alkış tutan patronlar Türkiye ekonomik mucizesinden (!) bahsedip durdu hatırlarsınız. Buna göre; Türkiye, ekonomisi en hızlı!-->…
İşçi ve emekçilerin pandemi ve ekonomik kriz kıskacında bu denli ezilmesinin önüne geçilebilirdi ve bu ihtimal Kaf dağının ardında değildi. Pandeminin başından itibaren neredeyse malumun!-->…
Bu düzende işçiler olarak bizim tek sermayemiz emek gücümüz. En öncelikli gayemiz ise onun karşılığında aldığımız ücretle hayatımızı idame ettirebilmek; ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek.
!-->!-->!-->…
Hükümetlerin pandemi yönetimi politikalarının mevcut ekonomik krizi hızla bir sosyal krize doğru sürüklediğini bir süredir belirtiyoruz.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) "2020-2022!-->!-->!-->…
Bundan tam bir ay önce 1 Temmuz’da, iktidar pandemi yönetimindeki başarısını alkışlıyordu.
Aylardır “geldi, geliyor” denilen aşılar memlekete ulaşmış, aşılama nihayet hız kazanmaya!-->!-->!-->…
Bugün 1 Temmuz…
Salgın sürüyor. Yeni varyantlar birçok ülkede yeni önlemleri gündeme taşıyor. Türkiye’de 1. doz aşılamada bile daha henüz 35 milyona ulaştık. Hükümetin, aşılamanın!-->!-->!-->…
Bir ay önce plansız ekonomi nedeniyle patates-soğan üreticilerinin zararlarını konuşuyorduk. Neredeyse bir ay sonra bu sefer de yaş çay üreticilerinin isyanı ile karşı karşıyayız. Ancak!-->…
Başka bir yazıda yine dikkat çekmiştim: Artık her şey bir "sorun" haline geldi. İstihdamdan, eğitimden, sağlıktan, kadından, çevreden (ve daha onlarcasını sayabiliriz), neden bahsedersek!-->…
Yalan, inkâr, baskı… Bunların, Tek Adam rejiminin artık olağan yönetim araçları olduğuna uzun süredir değiniyoruz.
Gerçekler ömrünü kısaltmaya başladığında, onu ters yüz etme pahasına!-->!-->!-->…
Koronavirüs salgınına ilişkin Türkiye’de ilk vakanın duyurulması üzerinden bir yıl geçti. Bu bir yılın işçi ve emekçiler için özeti ise tek kelime ile ifade edecek olursak "kayıplar" oldu.!-->…
“Bilin ki örgütlü emek; karşısında duran hiçbir kişi, kurum ya da örgüte pabuç bırakmayacak. İşçi kadınlar olarak sözümüze güvenebilirsiniz.”
Bu sözler, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası!-->!-->!-->…
Yoksulluk ve işsizlik kitleselleşti. Bugün hiçbir gelire sahip olmayanların sayısı muazzam boyutlara ulaştı.
Geliri olanlar ise yüzde 50’leri bulan mutfak enflasyonu karşısında eriyen!-->!-->!-->…
Sorunlarımız pandemi ile başlamadı, bunu biliyoruz.
Pandemi, kapitalizmin son 12 yıllık krizinin içinde vuku buldu.
Bu yıllar içinde; emekçi halklar artan işsizlikle, alım gücündeki!-->!-->!-->!-->!-->…
Pandemide neler normalleştirildi?
Mesela 2 milyon işçinin rızaları aranmaksızın ücretsiz izne çıkarılması…
Daha fazlasının Covid-19 nedeniyle kısa çalışmaya geçirilmesi…
İşsizlik!-->!-->!-->!-->!-->!-->!-->…
Meclis tatile girmeden hemen önce sözde istihdama özde işverene kalkan olma gayesiyle yeni teşvik paketleri gündeme gelmişti. Meclisin tatile girmesi ile kısa süreliğine rafa kalkan bu!-->…
Normalleşmeye dönüşün dördüncü ayında gördük ki iktidarın normalleşme politikalarından kasıt pandeminin normalleştirilmesiymiş!
Covid-19’a yakalanmak, bu hastalıkla yaşamak, bu!-->!-->!-->…
Kadın cinayetlerine karşı önlem almayan iktidarın, kadınların hayatlarını ve haklarını koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme yönündeki açıklamalarına karşı kadınlar bir ayı aşkın!-->…
Pandemi koşullarında dört ayı aşkın zaman geçti.
Bu sürede tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yoksulluk, hayat pahalılığı, güvencesizlik, kısaca işçinin emekçinin belini büken ne!-->!-->!-->…
“Yeni” normalin eskisinden farkını henüz görememişken, bir de “yeni” çalışma biçimleri gündemimize girdi.
İşçi ve emekçiler içinse mevzu oldukça eski.
Çünkü "yeni" diye sunulan,!-->!-->!-->!-->!-->…
Tüm dünyada ekonomik ve politik olarak ciddi etkileri olan Covid-19 salgını, hükümetlerin önceliği her daim sermayedarlara veren politikaları nedeniyle yaygın bir kitlesel hoşnutsuzluğu da!-->…
Sermaye için kutu kutu paketler açanların sıra işçi-emekçiye gelince “biz bize yeteriz” dediklerini gördük…
Biz kendimize yetmeye çalışırken, elimizdeki tek güvence olan işsizlik!-->!-->!-->…
Bazı olayların hayatlarımızda turnusol etkisi var.
Açık ki koronavirüs salgını tüm sistem için bu işlevi
şimdiden gördü.
Kapitalizmin doğayla kurduğu ilişkiyi de insanla kurduğu!-->!-->!-->!-->!-->…
Sorunların çözümü için tespiti şart. Ancak söz konusu kadına yönelik erkek şiddeti olduğunda bu çabadan uzak, hatta tersine onu görünmezleştirme, fazlasıyla göz önündeyse!-->…
“Sınırlı kaynaklar, sonsuz ihtiyaçlar”
Bu ikilem tanıdık geldi mi?..
Kapitalizm mevcut ekonomik ilişkileri bu karşıtlık çerçevesinde
açıkladı ve varlığını hep bu temelde!-->!-->!-->!-->!-->…
Çorlu tren kazasını hatırlıyorsunuz, değil mi?
Tren, Edirne Uzunköprü’den İstanbul’a doğru yola çıkmış, Çorlu’da raydan çıkarak devrilmişti. 25 kişi yaşamını yitirdi, 328 kişi!-->!-->!-->…
Bir önceki yazıda, kadın işçi kurullarının Türkiye’de sendikaların gündemine girmesini sağlayan süreci kısaca özetlemeye çalışmıştım. Temel amaç, işyerinde kadına yönelik şiddet ve tacizle!-->…
Kadına yönelik şiddet ve onun en yaygın biçimi olan taciz yalnızca sokakta değil, işyerlerinde de kadınların önemli sorunlarından biri. Bu açıdan sendikaların da önemli gündem maddelerinden!-->…
Emine Bulut 18 Ağustos günü öldürüldü. 23 Ağustos’ta sosyal medyaya düşen görüntüler sonrasında haberdar olduk. Ağustos ayında öldürülen 49 kadından sadece biriydi. Belki öldürülen diğer!-->…
Yaşam bugün her alanda bir mücadeleyi gerektiriyor.
Gündemimiz ne çok sorun üzerine kurulu düşünsenize!
Hayat pahalılığı, işsizlik, iş cinayetleri, kadın
cinayetleri, cinsel istismar,!-->!-->!-->!-->!-->…
23 Haziran’da yenilenen İstanbul belediye başkanlığı seçimleri, iktidarın tarihsel seçim yenilgisini 800 bini aşan oy farkı ile pekiştirmiş oldu. Kitleler, oy hakkının gaspı girişimine!-->…
Türkiye’nin en büyük şirketi olma unvanı ISO 500 verileriyle
bir kez daha tescil edilen TÜPRAŞ, aynı dönemde işçilere uygulamaya çalıştığı
hak gaspları ile gündemde…
Aynı listede 5.!-->!-->!-->…
Hemen hemen her şeyin; yediğin ekmeğin, içtiğin suyun,
barındığın evin paralı olduğu bir sistemde, tüm bunları karşılamak için tek
sermayeni, emek gücünü, satamazsan ne olur?
İşte!-->!-->!-->!-->!-->…
Yerel seçimlere, ekonomik durum karşısında kitlelerin hoşnutsuzluğunun arttığı bir dönemde girdik. Bu durum, emekçiden yana bir alternatifi yükseltmek için önemli bir fırsat sunuyordu.
!-->!-->!-->!-->…
2018 yılında Türkiye’de en az 255 kadın “erkekler”
tarafından öldürüldü. Öldürenlerin yüzde 64’ü kocaları ve sevgilileriydi...
Bu veri, Bianet’in 1 Ocak 2018 - 31 Aralık 2018!-->!-->!-->!-->!-->…
Murat Ülker, Erman Ilıcak, Hüsnü Özyeğin, Rahmi Koç, Ferit Şahenk… Bu isimleri muhakkak tanıyorsunuz… Peki, en önemli ortak özellikleri ne biliyor musunuz? Hepsi aynı listenin bileşenleri……
Yıl 2011.
AKP’nin özelleştirmeler furyasında sıra İDO’ya (İstanbul Deniz Otobüsleri AŞ) gelmiş.
Dönemin İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, bu özelleştirme sonucu elde edilecek…
2018, iktidarın 2023 hayallerini yitirdiği yıl oldu.
Oysa Tek Adam rejimi 24 Haziran seçimlerinin lehine sonuçlanması ile birlikte yeni rejimin kurumsallaşması yolunda son adımı atmış,…