Niyet istikameti belirler!

Bu düzende işçiler olarak bizim tek sermayemiz emek gücümüz. En öncelikli gayemiz ise onun karşılığında aldığımız ücretle hayatımızı idame ettirebilmek; ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek.

Nedir bu ihtiyaçlar? En temel olarak, gıda, barınma, ulaşım, sağlık, eğitim… Dört kişilik bir ailenin bu kapsamdaki zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak için gereken ücret ise 9 bin 931 TL. İşte o zaman, en azından, yoksulluk mertebesine ulaşmış oluyoruz!

Ancak bugün milyonlarcamız, yoksulluk sınırının bile fersah uzağındayız. Hatta son açıklanan verilere göre net asgari ücretimizle açlık sınırının bile 224 TL altındayız. Öncelikli çabamız aç kalmamak, açıkta kalmamak oldu. Mevcut koşullar ise ikisinin de olanaklarını fazlasıyla ağırlaştırmış durumda: Hem açız, hem açıktayız!

Bu noktaya birden bire gelmedik. Geçinemiyoruz dedik, az yiyin(!) dediler. İş bulamıyoruz dedik, herkes iş bulacak değil ya(!) dediler. Ekmeğimiz küçüldü dedik, olur mu ekonomi büyüyor(!) dediler… Bizleri, emeğimizi, ihtiyaçlarımızı, taleplerimizi, tepkimizi yok saymak için türlü türlü taklalar attılar. Herkes suçluydu, herkes sorumluydu; onlar hariç!

Oysa sorunların büyük çoğunluğu; kaynaklar patronlara, köprülere, Saray’a ya da mesela Diyanet’e değil de işçi ve emekçilere ayrılsaydı çözülürdü. Cengizlerin, Kolinlerin vergilerini silmeyip işsizler için kullansalardı mesela… Ama onlar işsizlik fonunu bile işverenler için kullandılar!

Neticede niyet istikameti belirler! İktidarın niyeti hiçbir zaman, işçi ve emekçilerin durumunu iyileştirmek, adil paylaşmak olmadı. Dayattıkları ekonomik yıkım modeli ile azdan alıp çoğa daha çok kattılar ki kârlı düzenleri bozulmasın, patronlardan gitmesin. Hâl böyle olunca, istikamet de büyüyen ve yaygınlaşan yoksulluk oldu, işsizlik oldu, açlık oldu, sosyal yıkım oldu…

Şimdi iktidar, yarattığı bu enkazın üzerinde ayakta durmaya çalışıyor. Bunun sürdürülebilir olmadığının farkındalar; şu ana kadar pek çok şeyi görmezden geldiler; ama kaybedecek şeyleri kalmamış olanların öfkesinin görmezden gelinemeyecek olduğunu biliyorlar. Ekonomi ile geldik ekonomi ile mi gideceğiz korkusu boşuna değil… Üstelik bugün emperyalizmin merkez üssünde, dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Almanya’da bile son seçim sonuçlarının ana belirleyenlerinden biri gelir ve servet dağılımındaki adaletsizlik olmuşken…

Peki, görmezden gelmeyecekler de ne yapacaklar, çözüm mü üretecekler? Bunun mümkün olmadığını 19 yıllık iktidarları boyunca her gün kanıtladılar. İnkârın, yalanın fayda etmediği yerde birçok kez yaptıkları gibi baskı ve saldırı politikalarına başvuracaklar. Tıpkı şu an en temel hakları için işyerlerinde mücadele eden, grev yapan işçilere yaptıkları gibi; barınma hakları için direnen öğrencilere uygun gördükleri gibi…

Bu yüzden, oldukça önemli bir yol ayrımında olduğumuzu bilmemiz gerek. Niyet istikameti belirler, dedik. Sınıf mücadelesinde ise niyet, program ve onun etrafındaki örgütlü güçtür. Bu sefer, istikameti belirleyen biz işçi ve emekçiler olabiliriz! İşçiden, emekçiden, ezilenden yana bir program etrafında örgütlenelim!

Yorumlar kapalıdır.