O zaman orada işiniz ne?

Söz konusu zamlar olduğunda işaret edilen hep maliyetler. Zamların bu maliyetler karşısında zorunlu olarak yapıldığını söyleyip duruyorlar. Özellikle de enerji ve gıda sektöründe… Sanıyoruz ki ortada büyük zararlar var. Oysa raporlar* diyor ki: “Petrol ve gaz devleri rekor düzeyde kârlar bildiriyor ve benzer eğilimlerin yiyecek ile içecek sektöründe de yaşanması bekleniyor.” Faturanın emekçilere kesilmesi durumunu daha iyi özetleyen bir tespit olabilir mi? Şu gerçek hiç değişmiyor: Kapitalist sistemde yoksulluk hiçbir zaman tek başına artmıyor! Yoksulluk yaygınlaşıyorsa biliyoruz ki servet de birilerinin elinde artıyor!

Artan maliyetler muhakkak var ama sistem bu maliyetlerin kârlara olabildiğince yansımaması üzerine kurulu. Her koşulda kâr oranlarının korunması, hatta artırılması esas alınıyor. Keza var olan ekonomik krizden de çıkışın kapitalistler açısından formülü bu! Bu nedenle işverenler, toplam üretim maliyetini kendi içinde dengelemek için işçi ücretlerini düşük tutmaya, onun üzerindeki baskıyı artırmaya çalışıyorlar.

Fakat diğer yanda enflasyon yükselmeye, benzinden ekmeğe, doğalgazdan suya her kalemde fiyatlar artmaya ve alım gücü hızla düşmeye devam ediyor. TÜİK’in açıkladığı son enflasyon oranı bile yüzde 69’u aştı. “Maliyetler arttı” diyerek fiyatların neredeyse her gün güncellenmesini gayet makul bulanlarsa aynı mekanizmanın söz konusu ücretler olduğunda işlemesine karşı çıkıyorlar.

Bizse ücretlerin enflasyon oranında her üç ayda bir otomatik olarak artırılması talebimizi ısrarla yineliyoruz! Bu talep, elbette öncelikle ücretli çalışanların alım gücünü korumayı hedefliyor. Yılın başından bu yana cebindeki üçte bir oranında erimiş emekçinin halen yükselen fiyatlar karşısında daha fazla ezdirilmemesinin öncelikli koşulu bu!

Ama aynı zamanda, bu talep enflasyonu hem sebep hem de koz olarak önümüze sürenlere karşı da bir cevap niteliği taşıyor ve tartışmayı onların kurduğu düzlemde yürütmeyi reddediyor: “Bu sorunu siz yarattınız ama bedelini biz ödüyoruz, bunu artık kabul etmiyoruz” demenin örgütlü bir ifadesi halini alıyor. Enflasyona sebep olan ekonomi politikaları karşısında her gün daha fazla fakirleşen emekçiler için bir güven alanı formülasyonu bu: “Enflasyonu önleyin, yok önleyemiyorsanız ücretlerimizi artırın! Her ikisini de sağlayamıyorsanız, o zaman orada işiniz ne?!”

*Oxfam’ın “Önce Kriz, Sonra Felaket” adlı raporu

Yorumlar kapalıdır.