Okur mektubu: “İşsizliğin çözümü var ama işlerine gelmiyor!”
Merhaba Gazete Nisan okurları,
Ben uzun süredir iş arayan bir işsizim. Daha önceki işimden sendikalı olduğum için çıkarılmıştım. Pandemi ile beraber işsizlik artış gösterdi. İş bulmak ise epey zorlaştı. Resmi rakamlara göre yüzde 11,4 gibi bir işsizlik oranı varken işsiz sayısı 8,5 milyon kişi. Bunlar resmi rakamlar! DİSK-AR araştırmalarına göre ise işsizlik daha da vahim durumda. Bu tablo bizlere kader gibi sunularak var olan işimize dört elle sarılmamız ve şükretmemiz öğütleniyor. İşsizlik, ücretlerimizi sürekli baskılamada bir araç olarak kullanılıyor. Öte yandan, işsizlik sadece rakamlarla tarif edilebilecek bir sorun değil. Ekonomik krizde hayat bu kadar pahalılaşmışken, ücretlerimiz erimişken, bir de işsizlik ile başa çıkmak stresli ve yıpratıcı bir süreç oluyor. Hayat standardını minimuma çekip, aslında gerekli olan harcamaları gereksiz kategorisine alıp bunları bir kenara atmak zorunda kalıyorsun.
Diğer yandan, sürekli iş başvuruları yapmak ve sonuç alamadığın iş görüşmelerinde bulunmak oldukça yıpratıcı oluyor. Belediyelerin bölgesel istihdam ofisleri sözde işsizlikle mücadele edip işsiz vatandaşlara iş bulduklarının propagandasını yapadursun, gerçekler belediyelerin propaganda ettiği gibi değil. Uzun süredir İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin istihdam ofislerinde başvurusu bulunan biri olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim. İstihdam ofisleri istihdam yaratıp işsizliğe çözüm bulmaktan öte modern çağın köle pazarlarını andıran iş teklifleri ile dolu. 10, 11, 12 saat mesailerin olduğu işleri bizlere lütuf gibi sunarak bu çalışma saatlerinin meşrulaştırılmasını sağlıyorlar. Genelde haftalık izin 1 güne inmiş durumda. 12 saat mesai ve haftada 1 günlük izin ile haftalık 70 saat çalışmanın olduğu işler var. Ve bu işlere sosyal demokrat olduğunu söyleyip, sosyal belediyecilik yaptığını iddia eden belediyeler aracılık ediyor. Vardiyalı sistemle çalışan işyerlerinde 2 vardiya 12 saat işgünü normalmiş gibi kabul ediliyor. İşçinin kendisini yeniden üretmesine dahi izin verilmeden ertesi gün işe gelmesi bekleniyor. Bu çalışma saatlerinden sonra ne kendine ne çevrene ayırabileceğin bir zaman kalıyor. Sosyal hayat çalışmaktan ibaret bir hal almış durumda.
İşsizlikle gerçekten mücadele etmenin bir yolu var. Tüm işlerin çalışabilir nüfus arasında bölüştürülerek 6 saat 4 vardiya sistemine geçilmesi buna bir çözüm olur. Ücretlerde herhangi bir kesinti olmadan 6 saate çekilen çalışma süreleri ile daha insani koşullarda çalışmak mümkünken, kölece çalışma ve kölece yaşam bizlere dayatılıyor. Çünkü bu durumu değiştirecek bir çözüm, bizi daha çok sömürerek daha çok kâr etmek isteyen patronların işine gelmiyor! Bu nedenle, bu çalışma düzeninden ve işsizlikten ancak bizler bu taleplerimiz için mücadele edersek kurtulabiliriz.
İstanbul’dan işsiz bir işçi
Yorumlar kapalıdır.