Belediye işçileri nasıl KHK kazığı yedi?

2018 yılında hükümetin kamuoyuna 696 sayılı KHK ile “taşerona kadro verdik” diye sunduğu düzenleme aldatmaca çıktı. Belediye işçilerine gerçek kadro verilmediği gibi dayatılan KHK düzenlemesi ile birçok hak kaybının da önü açıldı. Daha önce bireysel sözleşme ile asgari ücretin yüzdelik farklarına göre ücret alan işçilerin yüzdelik farkları ortadan kaldırıldı ve ücretleri zaman içerisinde ciddi anlamda düştü.

Peki bunu nasıl yaptılar? 2018’de çıkarılan Yüksek Hakem Kurulu Toplu İş Sözleşmesi dayatması ile yaptılar. Tüm mali ve sosyal haklar bu sözleşmeye dayandırıldı. Bu düzenleme, parti fark etmeksizin tüm belediye yönetimleri tarafından sahiplenildi. İki kazançları oldu. Birincisi, taşeron şirketlere verdikleri fark kasalarında kaldı. İkincisi, örneğin asgari ücretin yüzde 100’ü ile çalışan işçiler birden asgari ücretin yüzde 8’i ile çalışmaya başladılar. Yani bir gecede yüzde 92 hak kaybına uğradılar. Daha sonraki yıllarda asgari ücrete gelen zamlar ücretlere yansıtılmadı, yüzde 8 ile devam edildi. Bir şekilde yetki alabilen sendikaların önüne bu TİS engel olarak çıkarıldı.

YHK TİS’i Temmuz 2020’de son buldu. Artık özgür toplu sözleşme yapma zamanıydı ve işçiler haklarına kavuşacaktı. Fakat bu defa da sendikaların kazığını yiyerek yine ortalama yüzde 8’e imzalar atıldı, halaylar çekildi. Bugün karşılaştığımız acı tablonun nedeni budur. Devletin bir organı gibi çalışan sendikalar, durumdan memnun bir şekilde, yapılanın hak kaybına yol açtığını söylemek ve buna karşı kitlesel şekilde direnmek yerine üye yapma telaşındaydılar. Hükümetin bu kara KHK’si işçileri asgari ücret sınırına çekti. Daha güvenceli çalışma adı altında uydurulan kadro verme sözü aslında sermayeye ve onların partilerine, o partiler içinde yıldızını parlatmaya çalışan siyasetçilere yaradı. Düzenleme işçilere yaramadı. Kısacası belediye işçileri dolandırıldı.

Bugün gelinen noktada mahalli idarelerde çalışan pek çok işçi hacizli durumda. Birçoğu kredi öteleme ile yaşamaya çalışıyor. İşçiler yıllar içerisinde ikinci iş yapar hale geldi. Pek çok işçi ikinci iş yapmasa geçinemeyecek durumda. Borçlu işçi sayısı her gün artıyor. Türkiye egemen sınıfları 2018’deki KHK hamlesi ile kamuda daha da ucuz işgücünü devreye sokup, bunu soğukkanlı bir şekilde uygulamış bulunuyor. Gerçek tablo budur. Bu tablonun püskürtülmesi mümkün. Hangi partili, hangi sendikalı olunursa olunsun bugün süregiden sendikal pratiğin dışına çıkmak için harekete geçmek lazım. Her işçi, sendikasını gerçek kadro, ilave tediye hakkı, başarılı toplu sözleşmeler yapmak konusunda sıkıştırmalı. Süreci sendikacılara bırakmamalı, kendisi hak sahibi olarak sahneye çıkmalıdır. Bunun dışında bu alanda çalışan işçilerin tabanda birliğini sağlamak, ücret ve sosyal haklar için mücadele etmek gerekiyor. Taşeron Belediye İşçileri Birliği bu konuda ortaya bir irade koymuş durumda. Bu eğilimi güçlendirmek işçi hareketi açısından önemli.

Yorumlar kapalıdır.