Belediye grevleri bitti, şimdi mücadeleye devam etme zamanı

Geçtiğimiz ay DİSK Genel-İş’te örgütlü belediye işçilerinin grevlerinin ortak noktası CHP’li belediye yönetimi ve SODEMSEN’in sefalet ücretleri teklif etmesi, Genel-İş Genel Merkezi’nin de şube iradelerini ve işçi taleplerini yok sayarak toplu iş sözleşmelerine imza atması oldu. Şubelerin teklif ettiği en düşük günlük brüt yevmiye Kartal’da 1900 lirayken 1430 liraya, Ataşehir’de 2100 lirayken 1460 liraya, Maltepe’de ise 2000 lirayken 1480 liraya imza atıldı. 30 Ekim’de greve çıkan Kartal’dan 19 Kasım’da greve çıkan Kadıköy’e kadar imza atılan ücretler azar azar artarken Kadıköy’de de en düşük günlük brüt yevmiye 1500 lira oldu.

SODEMSEN’in ilk olarak 1200 lira teklif ettiği Kartal Belediyesi işçilerinin greve giden süreçte haklı öfkesinin nedeni sadece çok düşük ücretler değil, aylardır fazla mesai ücretlerinin de ödenmiyor oluşuydu. Genel-İş Genel Merkezi’nin TİS’e imza atarak grevi sonlandırması üzerine temizlik şantiyesi işçileri fiili grevi iki gün sürdürdü ve bu süreçte işten atılanlar oldu. Yapılan görüşmelerde ocak veya şubat ayında ek protokol, atılan işçilerin geri alınması ve ödenmeyen fazla mesailerin bir kısmının ödenmeye başlaması sözü verilmesi üzerine fiili grev de sonlandı. Hiçbir somutluğu ve garantisi olmayan bu sözler veriledursun; grev sırasında CHP’li bir belediye meclisi üyesinin çöp toplayarak grev kırıcılığı yapmasına tepki gösteren Kartal Belediyesi işçisi Belgin Taş, bu anlaşmadan yaklaşık 10 gün sonra tazminatsız işten çıkarıldı. Şubelerin dile getirdiği belediye yönetiminin TİS masasına oturması talebi yalnızca Maltepe’de karşılık bulsa da, grevin 3. gününde imza atılan ücret, yönetimin bu hareketinin yalnızca göstermelik olduğunu ortaya koyuyor.

Kadıköy Belediyesi grevi ise yalnızca 1 dakika sürdü. Grev pankartı asılır asılmaz, anlaşma sağlandığı yönünde mesajlar atıldı işçilere. Belediyenin bu takdire şayan hızı, genel merkezin yine imza atacağının ve işçilerin greve çıkartılmayacağının önceden belli olduğunu ayan beyan ortaya koyuyor. Buna rağmen grev pankartının asılmasını beklemek, bürokrasiyi karşısına alan DİSK Genel-İş İstanbul Anadolu 1 No’lu Şube yönetimini açıkça cezalandırmaktır. Şube yönetimi, hazırladıkları özgür toplu sözleşmenin sendika ve işveren tarafından yok sayılması nedeniyle istifa etti. Tabanın desteğini de alan bu karar, Kadıköy Belediyesi’nde örgütlülük zemininin olduğunu gösteriyor. Ve bundan sonraki süreçte bu örgütlülüğün diğer şubeler ve mücadeleci üyelerle birleşerek Genel-İş’te köklü bir değişiklik yaratma hedefiyle güçlendirilmesi gerekiyor. Keza şube yönetimi üyeleri, yönetimden istifa etmelerine rağmen sendikalı olmayı sürdürerek insanca bir yaşam ve çalışma koşulları için mücadeleye, işçi ve emek düşmanlığı yapanların yanında değil karşısında durmaya devam edeceklerini söylediler. Belediyelerdeki grev sürecinde, çoğu sendikal mücadelede bir kısırdöngü gibi karşımıza çıkıp duran “sendikaları terk etme” çağrıları görmüştük. Aslında örgütsüzlüğe davet anlamına gelen bu tür çağrılar karşısında bizim tutumumuz her zaman çok net oldu: Sendikaları terk etmesi gereken işçiler değil bürokrasidir! Dolayısıyla Kadıköy Belediyesi’nden mücadele dostlarımızın örgütlülüğü sürdürme kararını bu açıdan kıymetli buluyoruz.

Kadıköy Belediyesi’ndeki mücadelenin dikkate değer yanlarından biri de sendikal feminist mücadele perspektifiydi. Doğrudan kadın işçilerin talep ve ihtiyaçlarından beslenerek hazırlanan, toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik talepler de ücret talepleri gibi reddedildi. Gerek bu gibi feminist politikanın yansıması olan, gerekse de çalışma koşullarına dair idari maddeler kabul görmek şöyle dursun, pek çoğu tartışılmadı bile. Bunun temel sebebi ise, tıpkı AKP’nin MİKSEN ile yaptığı gibi, SODEMSEN aracılığıyla CHP’nin de çerçeve sözleşmeleri dayatması. Belediye işçilerine reva gördüğü ücretlerle Şimşek planına verdiği desteği tasdikleyen CHP, kadınların eşitlik mücadelesine yönelik ikiyüzlü tutumunu da böylece sergilemiş oldu.

Yorumlar kapalıdır.