Rakamlar gizlenerek gerçekler örtülemez!

Bilindiği gibi AKP iktidarı 2016 yılına kadar, dünyadaki ekonomik genişlemeye de paralel olarak, enflasyonu tek haneli rakamlarda tutmayı başarmıştı. 2017 yılından itibaren ise enflasyon iki haneli rakamlara çıkmış, o yıl yıllık enflasyon yüzde 11,92 olmuştu. 2017 yılından itibaren enflasyon oranları her yıl hızlanarak artmış, 2020 yılında ise büyük ekonomist(!) AKP şefi Erdoğan’ın “faiz sebep, enflasyon neticedir” buluşu ve döviz kurunun önündeki yapay engelleri kaldırmasıyla -ki yıllarca dövizi sabit tutabilmek için damat Bakan Berat Albayrak tarafından milyarlarca doların heba edildiği gerçeği de bir tarafta dururken- enflasyon 2021 yılı son ayında durdurulamaz bir yükseliş kaydetti.

Gerçekler devrimcidir, hiçbir şekilde perdelenemez!

Yanlış ekonomi politikaları ve buna bağlı olarak hızla yükselen fiyat artışları, enflasyon rakamını açıklayan TÜİK’in toplumun her kesimi tarafından sorgulanmasına neden oldu. Zaten devletin tüm kurumlarına güvenin dipte olduğu bir dönemde TÜİK’in de sorgulanması kaçınılmazdı. Nitekim gerçek enflasyon oranlarını saklamaya ve çarpıtmaya çalışan TÜİK bürokratları 2021 yılı sonuna gelindiğinde bu vazifelerini yerine getiremez oldular. 2021 yılı Aralık ayı enflasyonunu yüzde 13,52 olarak açıklayan TÜİK başkanının yerinden edilmesi çok uzun sürmedi. Bu durum zaten güvenilirliği sorgulanan TÜİK’in, inandırıcılığını iyiden iyiye kaybetmesine neden oldu.

Tüm bu gelişmeler neticesinde gündeme, gerçek enflasyon verilerini açıklamaya çalışan bazı akademisyenler ve araştırmacılarla kurulmuş Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) girdi. Nitekim ENAG ile TÜİK’in verileri arasında neredeyse uçurum düzeyinde farklar ortaya çıkıyor, ENAG’ın gerçek enflasyonu yansıttığı inancı güçleniyordu.

Gerçek enflasyon verilerinin geçerliliği kabul edilmiş bir kurum tarafından ay ay veriliyor olması tabii ki iktidarı ve şefini rahatsız etti. Tıpkı akaryakıt fiyatlarını günlük açıklayan EPGİS’in bastırılması gibi, ENAG’ın rakam açıklamasını engellemeyi ve bu amaçla yasa çıkarmayı ihmal etmedi AKP hükümeti. Çıkarılacak yasa ile TÜİK’ten başka bir kurumun enflasyon rakamı açıklaması yasaklanacaktı.

Ancak şu kesin ki gerçekler bu şekilde perdelenemez. Hangi yasaklayıcı yasa çıkarılırsa çıkarılsın emekçiler ceplerindeki yangının farkındadır.

Kaynaklar patronlar değil emekçiler lehine kullanılsın!

Emekçilerin her gün fakirleştiği, enflasyon artışları altında ezildiği bu talan düzeninin en önemli sebebi, Tek Adam rejiminin tüm ülke kaynaklarını patronlara peşkeş çekmesidir. İşçilere, çiftçilere, kamu emekçilerine ve tüm emekçilere sefalet zamları verilirken ülkedeki bir avuç zengin ihalelerle, vergi aflarıyla, karşılıksız kredilerle ihya ediliyor. Emekçilere yüzde 5-10 zam çok görülürken, ülkenin tüm gelirleri dış borç faizlerine gidiyor. Kamunun kaynakları bu ülke emekçilerine harcanmalı, dış borç ödemeleri derhal durdurulmalıdır.

Ayrıca asgari ücretin insan onuruna yaraşır yaşam koşullarını sağlayacak bir seviyeye yükseltilmesi ve tüm emekçilerin ücretlerine 3 ayda bir enflasyon oranında zam yapılması talebi de bu dönemde oldukça önem kazanmaktadır. Zira halihazırda birçok emekçinin maaş zamları ya yıllık ya da 6 aylık periyotlarla gerçekleştirilmektedir. Ancak enflasyon her ay yeni rekorlar kırmakta, maaş zam ayı gelene kadar emekçilerin geçim sıkıntısı artmaktadır.

Yağma ve talan ekonomisi yıkılmadan emekçilere rahat yüzü yok!

Yaşanan bu gelişmeler bize göstermektedir ki, ekonomik bir çöküşle karşı karşıyayız ve bunun en önemli müsebbibi Tek Adam rejimidir. Bu çöküşe karşı emek ittifakının kurulabilmesi için mücadele etmekten başka bir çıkış yolu yoktur. Bundan önceki iktidarlar gibi bu iktidar da sermaye sınıfına hizmet eden bir iktidardır. Bu yüzden AKP iktidarının başında olduğu yağma ve talan ekonomisi aslında kapitalist sistemin vücut bulmuş halidir. Bu ekonomi zengini daha zengin ederken fakiri daha da fakir kılmaktadır. AKP yerine gelebilecek herhangi bir başka burjuva iktidarı son tahlilde yine emek düşmanı ekonomi politikalarını sürdürecektir. İşte tam da bu nedenle seçim gündemine karşı işçiden, emekçiden ve tüm ezilenlerden yana bir anayasa için bağımsız ve egemen kurucu meclis talebi önem kazanmaktadır. Verilecek her mücadele, yapılacak her eylem, her grev, her direniş emekten yana bir anayasa oluşturmayı ve emekçilerin iktidarını kurmayı hedeflemelidir.

Yorumlar kapalıdır.